Öncel Öziçer yazdı: 'Gözden düşmüş star hırçınlığı'

"Evet, gözden düşmüş star hırçınlığı diye bir şey var, bu kesin... Aslında gerçek star gözden de düşmez, o ayrı konu..."

Öncel Öziçer yazdı: 'Gözden düşmüş star hırçınlığı'
Söylemezsem Olmaz programında geçen gün Banu Alkan ve Salih Güney epey bir esti gürledi.
Ben izlerken sinirim tepeme çıktı ama anladığım kadarıyla hedeflerindeki meslektaşlarım durumu o kadar ciddiye almadılar ki hiçbir tepki vermediler.
Bu, o 'hırçın eskiler' adına daha vahim bir durum tabii ama anladıklarını sanmıyorum.

Önce Banu Alkan'a gelelim.
Temiz magazinciliğin temiz insanı sevgili Sinan Özedincik, programa telefonla bağlanan Banu Alkan'a herkesin konuştuğu o soruyu sordu: "Banu Hanım sizin için yıllardır pinti denilir, bu konuda ne söylemek istersiniz?" dedi.
Gayet normal bir soru...
Yıllardır taksicisinden manavına, kasabına kadar İstanbul'da Banu Alkan'ın aldığı hizmet karşılığında para ödememesiyle ilgili dert yanmayan yoktur.

Fakat Banu Alkan bunu duyunca delirdi.
Hakaretler havada uçuştu...
Çünkü alışmış kendisini programına çağırıp yalandan pohpohlayan, aslında dalga geçen ama bunu abartılı iltifatların arkasına saklayan sahtekar program sunucularına, gerçek bir gazeteci sorusuyla karşılaşınca afalladı.
Sinan'a aptal dedi, bağırdı, çağırdı.
Bunu adı pintilik mi yoksa beleşçilik mi orasını bilemem ama sadece şu Alaçatı esnafının Banu Alkan'la olan anılarını buraya yazsam şaşırır kalırsınız.
Buraya bir iki kez gelmeye kalktı kendisi.
Fakat restoranından otelcisine kadar herkes duruma çabuk ayılınca buradan istediği gibi nemalanamadı ve şürekasını da alıp gitti ve bir daha gelemedi.
Çünkü yemek yediği yerlere para ödemedi, kaldığı otellere de...
"Sonra ben size yollarım" dedi ve o paralar bir türlü gelmedi.
Birebir şahit olduğumuz olaylar bunlar... Dedikodu değil yani...
Aslında detaylarıyla anlatmak lazım ama inanın yazmaya utanırım. Gerek de yok zaten...
Ha çıkar bana da "aptal aptal konuşma" deme gafletinde bulunursa o zaman veririm o detayları, insan içine çıkamaz...

Gelelim Salih Güney denen kişiye...
O da İkinci Sayfa programının sunucuları Gülşen Yüksel ve Müge Dağıstanlı için etmediği lafı bırakmadı.
Neler demedi ki? "Zıpçıktı karılar.. Terbiyesizler... Hadsizler... Ahlaksızın önde gidenleri... Kim bilir kendileri ne b.klar yiyorlar ki bana jigolo dediler..."
Oysa ona jigolo diyen Gülşen ve Müge değildi...
Evet yıllardır var bu iddialar... O da bir röportajında bu iddiaların çıkış nedeni olarak 16 yaşındayken 35 yaşında zengin bir kadınla beraber olmasını açıklayınca Müge ve Gülşen de programda "Salih Güney sonunda jigolo dediğini itiraf etti" demişler.
Eee gerçekten itiraf değil de ne şimdi bu?
Ben kızların yerinde olsam bu hakaretler karşısında çok büyük bir tazminat davası açardım.
Ama onlar cevap verme tenezzülünde bile bulunmadılar. Belki de en iyisini yaptılar, bilemiyorum.

Bazı insanlar çıkıp biz 40 yıllık sanatçıyız demiyorlar mı bir de?
Haydi oradan ne sanatçısı?
Hangi rolünüzle ödül aldınız? Hangi filminiz 7. sanatın tarihine geçti? Senaryosu birbirinin aynı olan, insan aklının almayacağı mantık hatalarıyla dolu, insanların izlerken gülüp geçtiği, bir kaç günde çekilen filmlerle mi sanatçı olunuyor?
Şu medya var ya şu medya... İşte her şey o medyanın yıllarca bazı isimleri gereksiz yere yıkayıp yağlaması yüzünden oldu..
O bazıları o yüzden bu kadar şımarıp, kendini fasulye gibi nimetten saydı.
Gerçekler konuşulmadığı için...
"Aman çamur üstümüze sıçramasın" korkusundan...
Artık yeter! Herkes haddini bilsin... Kimse kimseyi aptal yerine koymasın!
Ay bir de arada pırıl pırıl genç yeteneklere b.k atmıyorlar mı? Bak, vallahi çok sinirleniyorum!

Öncel ÖZİÇER