Onur Tuna: 'Biz yapılmamışı yapıyoruz!'

"Hayat Devam Ediyor"daki 'Sıraç' karakteriyle bir anda tüm Türkiye’nin tanıdığı bir oyuncu haline gelen Onur Tuna, son dönemin en büyük prodüksiyonlu işlerinden biri olan Filinta’yla ekranda…

Onur Tuna: 'Biz yapılmamışı yapıyoruz!'
Onur Tuna'nın Akşam'da yayınlanan röportajı...

Filinta ile yolunuz nasıl kesişti?
Bu proje için Kudret Sabancı’yla görüştüm. Kudret Hoca, okuduğunda aklına gelen ismin ben olduğumu söyledi. Hızlı gelişti aslında bakarsınız. Kudret Hoca konuşmak için çağırdı ve sonra anlaştık. Temmuz’un ilk haftasından beri yoğun bir şekilde çalışıyoruz.

Nasıl bir karakter Filinta?
Hikaye 19’ncu yüzyılın ikinci yarılarında geçiyor. Filinta Mustafa dönemde yaşayan, herkesten bir adım önde düşünmeyi seven akıllı, zeki bir zabit. Silah kullanmayı ve dövüşmeyi, kılıç kullanmayı seven bir karakter. Bir tuzağa düşüyor, o tuzaktan kurtulmaya çalışırken hem kendi adaletini arayacak hem de diğer insanlara adalet dağıtacak.

Bu projeyi kabul etmenizdeki en büyük neden neydi?
Öncelikle Kudret Sabancı diyebilirim. Sonra ise senaryo. Alışılagelmişin dışında, kronolojik hata bulamayacağınız ve olayların nakış nakış işlendiği senaryosu etkiledi. İzleyiciye ve oyuncuyu da ayakta tutan senaryo tipi bu zaten. Dolayısıyla böyle senaryonun içinde, bu karakteri oynamak kabul edilemeyecek bir şey değildi.

1 AYDA 70 TANE İĞNE OLDUM

Aksiyon sahneleri için eğitim ve dersler aldınız mı?
Evet özel dersler aldım. Kılıç ve dövüş sanatları üzerine çok yoğun, günde iki üç antrenman yaptım. Sakatlandım bir defa. Dört aydır sırtımda üç fıtık var. Bir ay içinde de ödem giderici 70 tane iğne yedim sırtımdan. Antrenman yaparken kendi isteğimle takla atma girişiminde bulundum duvardan sıçrayıp. Yapabildiğim bir şeydi fakat üçüncü denemede ambulansla kaldırdılar beni. Biraz kilo da kaybettim ama dublör kullanmayı da düşünmüyorum.

Son dönemde ekrandaki Osmanlı dönemi işi diziler için ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de toprak hikayesi üzerine çekilmiş yüzlerce dizi var. Mahalle arası dizileri, gençlik dizilerini sayabilirsiniz ama kaç tane Osmanlı dizisi var? Zaman içerisinde belli dönemler var bu dönemlerde iyi gidiyorsa arz talep açısından üretilmesi çok normal. Bu saltanat feodal düzen ve padişah ilişkisini anlatan bir yapım değil. Bu diziyi, Muhteşem Yüzyıl ‘dan ve Diriliş’ten ayıran özellikler var. Dünyamız çok canlı, sokaklar kalabalık. İnsanlar şık giyimli. İstanbul’daki ticari ilişkiler, sokaktaki hırsızlıklar, bir ülkeyi ticaret merkezini çökertmek için yapılacak komplo teorilerini anlatan dönem dizi yok. Biz yapılmamışı yapıyoruz.
 
Tarihle aranız nasıldır?
Tarihe ilgim var. Belli kronolojik tarihi bilirim. Bunlardan herkes bahseder ama bu projeyle olaylardan ziyade halk nasıl yaşamış, dükkanlar, insanlar, neler konuşuyormuş, ne kadar kozmopolitmiş, ticaret nasılmış gibi detayları da öğrenmiş oldum.
 
Maliyetli ve pahalı bir prodüksiyon var. Reyting olarak iddialı mısınız, kaygılarınız var mı?
Bu bir ekip işi. Sadece kameranın önüne geçmiş insanların yaptığı bir iş değil. Sabaha kadar benimle beraber yüzlerce insan çalışıyor. Mesela, ben zıplarken arkadan biri daha zıplıyor. Onların eş zamanlı olması için gecede 12 kez zıplıyoruz. Bunlar zaman demek. Çatışma sahnesini biz altı günde çektik. Birkaç saniye izlediniz. Bunu normal dizi şartlarında dört günde kaset teslim etmeye çalışan bir proje olsaydık bunun için altın gün şansımız olmayacaktı. Zaman, maddiyat ve büyük prodüksiyonla bu işi yapacak çok insan var.

Bobby Roth’la neler konuştunuz?
Ben üniversitedeyken gecede beş bölüm Prison Break izlerdim. Onun gelip koltuğuna oturduğu projede yer alıyorum bunlar mutluluk verici şeyler ama unutulmaması gereken bir şey var. Bu projeyi Kudret Sabancı yönetiyor.

Rol arkadaşınız Damla Aslanalp’le uyumlu bir ikili oldunuz mu?
Damla’nın enerjisi çok yüksek ve iyi biri. Bir set ortamında aranacak tek şey, huzurlu ve mutlu insanlardır. Dizi, sinema gibi değil. Gidiyorsa, insanlar 10 yıl birlikte çalışıyorlar. Damla’da bu özelliklerin hepsi var. Damla bir konuda sıkıntı çektiğinde her zaman ona elimden geldiğince yardım ediyorum.

EVDE VAKİT GEÇİRMEYİ SEVERİM

Boş zamanlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
O kadar yoğunum ki, haftanın altı günü günde 13 saat çalışıyorum ve fırsat bulunca uyuyorum. Set dışında gördüğüm bir adam var, o da platonun dışındaki benzinlikte su aldığım bir adam. Bir tek onu ve platodaki insanları görüyorum. Okumayı, gitar çalmayı severim. Evde vakit geçirmeyi severim.

Oyunculuk yapmasanız hangi meslekle uğraşmak isterdiniz?
Hayatım boyunca şu olacağım demekte kararlı olamadım. Yazmayı, çizmeyi, şarkı söylemeyi hep o şekilde geçti çocukluğum. Yine bu tarz sanat alanında bir iş yapardım ama oyunculuğu bir ömür yapmak istiyorum. 

Yolda yürürken tanınmak nasıl bir duygu?
Sokakta insanların, güzel ve kötü şeyler söylemesi doğal. Biz göreceli bir iş yapıyoruz. Hamlet’i herkes farklı oynar. Olumlu ya da olumsuz eleştirilere açık bir hayat sürmeye kendimi alıştırmaya çalışıyorum. İnsanlar güzel şey söyleyince tabii ki motive oluyorum. Bizim işimiz seyirciyi inandırmak. Yolda Mustafa dediklerinde işimi iyi yapmışım demektir.
Konular Röportaj