Oyuncu Başak Daşman'dan olay açıklamalar

Başak Daşman, ‘Payitaht Abdülhamid’in yeni sezonunda hırslı "Lila" karakteriyle karşımıza çıkıyor. Daha önce de kötü rollerde izlediğimiz Daşman, “İzleyici kötü rolleri seviyor” diyor.

Oyuncu Başak Daşman'dan olay açıklamalar
Akşam Life'tan Bilgen Bülbül'ün röportajı...

‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinin oyuncu kadrosuna bu sezon dâhil oldunuz. Nasıl bir karaktere hayat veriyorsunuz?


Hırslı, karanlık, hayallerine ulaşmak uğruna her şeyi yapabilecek bir karakter. Asıl adı Lila. Sarayda Şivenaz diye biliniyor. İyi eğitimli ve zeki bir kadın... Mısır da doğup büyümüş dindar bir Yahudi. Mısır prensi Fuat ile nişanlanıyor. Ailesine kendini kanıtlamak ve Osmanlı’nın parçalanmasını sağlamak istiyor.

Nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz?

Muhafazakâr, bir Yahudi Lila. Onu dünyaya karşı öfkelendiren şeyleri bulup karakteri bununla beslemek gerekiyordu. Öfke, koyu bir inanç ve yeterince sevilmemişlik birleşince, karakter yapabileceği tüm kötülüklere ikna olmaya başlıyor.

Kötü role hayat vermek tedirgin etti mi?

Tedirgin olmadım, kötü rolleri seviyorum ben. Ayrıca Türk seyircisi de kötü rolleri seviyor. Daha önce defalarca kötü karakter oynadım. Hepsinde çok sıcak iletişimim oldu izleyicilerle aramda.

Abdülhamid dönemine dair öğrendiğiniz yeni şeyler oldu mu?

Tabii öğrendim. Örneğin benim okuduğum Mimar Sinan Güzel Sanatların, (o dönemdeki adı Sanayi-i Nefise) Abdülhamid döneminde kurulduğunu biliyordum. Ancak Abdülhamid döneminde bu kadar çok modern eğitim veren okul açıldığını bilmiyordum ya da ortaokuldan itibaren yabancı dil öğreniminin zorunlu hale geldiğini, sanata bu kadar düşkün olduğunu…

Oyuncunun aldığı ödüller başarılı olduğunu gösterir mi?

Başarı kavramından toplumun genelinin anladığı şeyi anlamıyorum öncelikle. Çok para kazanmak, geniş kitlelerce onaylanmak falan mesela bir insanı başarılı yapmıyor gözümde. Ancak bunu bir kenara bırakırsak, ödülü aldığına göre, başarılı bir performans sergilemiş demek ki.

Bu sektör güven vermiyor

Mesleğiniz için yaptığınız en büyük fedakârlık ne oldu?

Düzensiz bir hayat yaşamak zorunda olmak aslında yaptığım en büyük fedakârlık. Neticede en önemli şey insanın fiziksel ve ruhsal sağlığı... Günün gecenin belli olmadığı bir iş... Üstelik kendini güvende hissedebildiğin bir işte değil.

Aşksız bir evlilik saçma!

Evliliğe bakış açınız nasıl?


Evliliğin, karşında duran kişiyle ilgili olduğuna inanıyorum. Âşık olup, güven duyduğun biri olmadan, evlilik gibi bir şey hakkında istek duymak saçma bana göre.
Konular Röportaj