Ozan Dolunay: "Aşk anlatılmaz yaşanır"

"Yüksek Sosyete"nin 'Mert’i Ozan Dolunay, “Aşk tanımlanabilecek bir şey değil. En kutsal duygulardan biri, hatta belki de en kutsalı” dedi.

Ozan Dolunay: "Aşk anlatılmaz yaşanır"
Sözcü'den Yüksel Şengül'ün röportajı...

– Yüksek Sosyete ve Mert karakteriyle ilgili neler söylersin?


Yüksek Sosyete dizisi benim şimdiye kadarki en fazla sorumluluk aldığım ve kendimi profesyonel anlamda işime daha hakim bulduğum bir projedir. Birçok meslekte olduğu gibi oyunculukta da kendini geliştirmenin bir sınırı yok, ben her zaman bunu hedefliyorum. Bu durum tabi ki beni inanılmaz motive ediyor ve işime dört elle sarılmamı sağlıyor. Mert çok özel ve çok sevdiğim bir karakter.

– Ortak ya da zıt yanlarınız…

Ortak yanımız çok. O da benim gibi çocuk kalmayı seviyor, büyümek istemiyor. Kendisi için yaşıyormuş gibi gözükse de etrafındaki insanları memnun etmek için çaba sarf ediyor. Kırılgan ve duygusal bir karakter. Çok zeki ama hayatı kafasıyla değil kalbiyle yaşıyor. Hayata optimist yaklaşması bana benzemiyor.

Mert'ten çok daha şanslıyım

– Rol icabı da olsa, bir holdingin varisi (Çalhan Holding) olmak nasıl bir duygu?

Para günümüz dünyasında büyük güç anlamına geliyor. Mert zengin bir dünyanın içinde. Ancak gerçek hayatta Mert'ten daha şanslıyım. Çünkü ailem hayatta ve benim yanımda. Annem, babam ve dünyalar güzeli bir kız kardeşim var. Varsın Mert gibi holdingim olmayıversin.

– Dizinin adı Yüksek Sosyete. Senin sosyeteye bakışın nasıldır, o ortamlarda bulundun mu hiç?

Aslında pek bulunduğumu söyleyemem, şaşaalı dünyalar pek hoşuma gitmez. Daha sade bir hayat yaşıyorum, Mert'e göre özellikle. Ama o hayatı yaşayan insanları yargılamadım. Bazı insanlar paradan, gösterişten başka şeylere değer vermiyorlar, çok acı bir durum.

Engin, hem abim hem iyi dostum

– Setteki ortam nasıl?

Çalıştığım ekibi biraz tanıdıktan sonra Yüksek Sosyete'yi kabul ettim. Tercihimin doğruluğu ortada. Engin (Öztürk), Hazar (Ergüçlü), Meriç (Aral) ve diğerleri harika insanlar. Dizimizin tüm ekibi uyumludur. Adeta bir büyük aile olduk.

– Engin Öztürk, kamera karşısında olmadığında nasıl birisi?

Engin (Öztürk) özel bir adam. Birbirine kardeş kadar yakın iki arkadaşı oynuyoruz, dışarıda da durum buna benziyor. O benim hem abim hem de iyi bir dostum. Ağırbaşlı ve aynı zamanda komik bir adam. Birbirimizin işini çok kolaylaştırıyoruz…

İçimde bir çocuk var

“Mert beni özgürleştiriyor” demişsin…

Oyunculuğun kendini tanıma ve içindekileri keşfetmeye dayanan bir yolculuk olduğunu düşünüyorum. Hepimizin içinde birçok farklı karakter yatar. Bunların içinde en baskın olanı da “kendim”i oluşturur. Diğer yan karakterler hayatımızda hep vardır ve oyunculukta bu yan karakterlerden çok yardım alırız. Bu süreçte Mert karakteri sayesinde büyümek zorunda olmadığımı, büyüsem de içimdeki o çocuksu mutluluğu kaybetmemem gerektiğini anlıyorum. İnsanlar büyüdükçe mutsuzlaşıyor. Çocuk olmak ise en güzel özgürlüktür.

OYUNCULUĞA AŞIK OLDUM

– Makine mühendisliği okuyorsun… Okul ne durumda?

Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği son sınıftayım. Mezun olmam için son iki dersim kaldı. Ancak, makine mühendisliği değil oyunculuk yapmak istiyorum.

– Oyunculuk nasıl oldu?

Aslında oyunculuğa geçişim biraz sürpriz oldu diyebilirim. Makine mühendisliği eğitimimin yanında sanat tarafımı da kuvvetlendirmek için CRAFT Oyunculuk Okulu'na başladım. İlk başta oyunculuğun aslında düşündüğüm şeyden çok farklı olduğunu öğrendim ve duyguların ne kadar önemli olduğunun farkına vardım. Sonra eğitimim süresince tiyatronun insanı iyileştirebileceğini anladım ve oyunculuk kutsal bir şey haline geldi.

– Sonra…

Sonra, iki yıllık eğitimimin sonunda bir reklam filmi için gittiğim görüşmede şansım yaver gitti ve ilk işim için bir teklif aldım. Kabul ettim, kısa süre sonra da ilk yönetmenim Cem Karcı ile tanıştım. Onun bana verdiği güven ve eğitimle, çok sevdiğim iki hocam Çağ Çalışkur ve Nazlı Benan Özkaya'nın aşıladığı özgüvenle oyunculuğa aşık oldum.

Keşfedecek çok şey bulunuyor

– Bir makine mühendisi olmanın oyunculukta avantajı söz konusu mu?


Oyunculukta avantaj olabilir. Ancak oyunculuk sadece problem çözebilmeyi değil problem yaratabilecek kadar cesur ve denemeye açık olmayı da gerektirir.

– Oyunculuktaki hedefin...

Oyunculukta onlarca farklı teknik ve yaklaşım vardır ve ben hepsini öğrenmek istiyorum. Yurtdışında gitmek istediğim eğitim akademileri var, bana farklı yaklaşımlar kazandırabileceğine inandığım yerler, oralara gitmek istiyorum. Kendimde ve dünyada keşfedilecek çok şey var.

Aman nazar değmesin

– Örnek aldığın oyuncular.

Christoph Waltz'un ve Johnny Depp'in yarattığı karakterler çok ilgimi çeker. Kevin Spacey, Benicio del Toro ve Matthew McConaughey de örnek aldığım oyunculardır.

– Tatlı Küçük Yalancılar'da rol arkadaşın olan Melisa Şenolsun'la birlikteliğin devam ediyor mu?

Evet, devam ediyor ve de aman bozulmasın, nazar da değmesin.

– Aşkı nasıl tanımlarsın?

Aşk tanımlanabilecek bir şey değil. En kutsal duygulardan biri, hatta belki de en kutsalı. Aşk anlatılmaz, yaşanır.
Konular Röportaj