Reha Muhtar: "Cengiz Semercioğlu'na 50 Liralık lahmacun muamelesi çekenler, IPhone olayında niye sus pus oluyorlar?.."

Reha Muhtar'dan çarpıcı tespitler

Dün tahmin ettiğim gibi oldu... Bazı kimliği belirsiz, küfürlü mailler aldım iPhone’larla ilgili...

Bu küfürleri atan ya da attıranların beni tanıdıklarını zannederdim...

Demek hiç tanımıyorlar beni...

Küfürlerin arasında şöyle yazıyorlar:

- “Telefonun kapalı olması, hattın kapalı olması demek... Güvenlik şifresi ise telefonun...”

Oysa iPhone’un yaptığı milyonlarca insanı mağdur eden bir programlama hatası...

Bu kadar gelişmiş bir teknolojiyi piyasaya sürerken, artık hat kapatmanın hiçbir anlamı olmadığını bilmesi gerekiyor...

Bir hırsızlık halinde telefonu çalanlar zaten hattı kullanamıyorlar...

Hattı kullanırlarsa yerleri anında tespit ediliyor ve yakalanıyorlar...

Cep telefonu hatları artık hırsızların yakalanması için en önemli iz sürücü...

***


Eve hırsız girdiğinde, araştırma yapan polisler bana defalarca tek bir soru sordular:

- “Cep telefonunuzu da çaldılar mı?.. Eğer çaldılar ve bir yeri aradılarsa, onları hemen yakalarız...”

Oysa hırsızlar akıllıydılar ve benim cep telefonlarından birkaç mükaleme tutan ve yerlerini deşifre edecek telefon konuşmalarına tamah etmediler elbette...

İlk yaptıkları şey, sim kartını atıp, telefona sahip olmak oldu...

iPhone’un kapalı olmasının hat kapanması olduğunu küfürler eşliğinde psikolojik baskı yaratarak bana söyleyenler, akılları sıra var olan güvenlik skandalını kamufle edecekler...

Telefonu kapatıyorsanız, telefonun bütün bilgilerinin de kapanması lazım...

Telefonun bütün bilgileri ortada, fakat siz telefonunuzu kapattığınızı zannedeceksiniz, gelen geçen de o telefondaki bilgileri kullanacak...

İsteyen siz telefonu kapalı tutarken, o bilgileri istediği telefona geçirecek, belgeleri ve bilgileri yok edecek ve siz hala telefonunuzun kapalı ve güvende olduğunu zannedeceksiniz...

Yok öyle bir şey...

Bu durumun ortaya çıkmasını küfür mailleri yollayarak engelleyemez kimse...

iPhone’un yaptığı bir bilgisayar programı hatası...

Telefon kapandığında kişisel telefon bilgileri ulaşılmaz hale gelmeli...

Belki internet bağlantısı açık kalabilir, onun telefonla ilgisi yok ancak telefon bilgileri tamamen kapalı olmalıydı...

*****

CENGİZ SEMERCİOĞLU VAKASI VE MEDYA ETİĞİ!..

Dün birçok telefon geldi bana;

“Benim de başıma aynı şey geldi” diyordu telefondakiler...

Geçtiğimiz günlerde Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu’nun Samsung telefonuyla ilgili başına gelenlere baktıkça, içimden gülüyordum...

Türkiye medyası, küçük bir olaydan günlerce “tefrika çıkartıp” kendisinin ne kadar etik! davrandığını göstermeye çalışır...

Maça Kızı otelde lahmacunun elli liraya satıldığını gösterip ne kadar da “halkçı ve fakirden yana” bir medya olduğunu ispat! etmeye yönelir...

Aynı medya Bodrum’da 10 milyon dolara satılan evler hakkında hiç sesini çıkarmaz...

“Arkadaş 10 milyon dolara yazlık ev mi olur, bu paraya New York’ta Central Park’ın karşısında ev alırsın... Paris’te Avenue Foch’ta dubleks çakarsın” demez...

Medyadaki etiği gerçekten sorgulamak istiyorsanız, “haber ile reklam bağlantısı” arasındaki ilişkileri iyice incelemiş olmanız gerekir...

Hangi haberciler, hangi reklam bağlantılarından dolayı hangi haberleri yapmazlar?..

Hangi işverenlerden “reklam vermelerini ister”, reklam vermedi mi de ürünlerini tukaka ederek üstüne gider?..

***


Kamuoyunu bu derece yakından ilgilendiren, herkesin özel bilgisini deşifre eden, bunun ötesinde eşini, sevgilisini aldatanların başına bela olacağından başlı başına bir toplumsal magazin boyutu olan koskoca haber neden görmezden gelinir?..

Reklam bağlantılarıyla bu konunun arasında bir bağlantı var mıdır?..

Bunlar etik!! medyamızın ele aldığı konular değildir...

“50 liraya lahmacun olur mu?.. Cengiz’in telefon faturası nerede?..” gibi global!! sorular daha keyifli ve toplumsal ahlaka uygundurlar!!!

Cengiz’in (Semercioğlu) iki bin liralık cep telefonunu nasıl aldı diye başına gelmedik kalmadı...

Hürriyet’in koskoca ombudsmanı sevgili kardeşim Faruk Bildirici bile konuya dahil oldu...

Olsun varsın da...

Sevgili Faruk ve diğer ombudsmanlardan bu vesileyle bir ricam olacak...

“Lahmacun elli lira olur mu, Cengiz telefon mu aldı gibi!”, incir çekirdeğini doldurmayacak promosyon bağlantılarına son verip büyük voleler üzerine bir çalışma yaparlarsa hem beni hem de duyarlı kamuoyunun merakını tatmin ederler...

Medyada yer alan reklamlarla, hazırlanan sayfalar ve yapılan haberler, manşetler arasındaki ilişkileri bir etüt etseler diyorum...

Bu konuda okul arkadaşım Faruk’a sonsuz derecede güvenim var...

Eski sosyalistlerdendir...

İsterse Leyla Zana’yı yazdığı kitap çalışması gibi muhteşem bir çalışma yapar...

Tarihe ibret belgesi olur, gelecek kuşaklar yararlanır!..

İşkembeden sallayanlar da tarihe karışır!..

Mutlaka yapacaktır da bunu Faruk...

Belki şimdi değil...

Reha Muhtar