Rıdvan Dilmen: "İzmir Marşı'na itirazım yok!"
Rıdvan Dilmen: "İzmir Marşı'na itirazım yok! İtirazım tribündeki kutuplaşmaya. Bu marş 5 sene önce söyleniyor muydu"
Dünkü açıklamaları olay yaratan ünlü futbol yorumcusu Rıdvan
Dilmen’in röportajı bugün de sürüyor. “Tayyip Erdoğan’ı
seviyorum, bu ülke için şans görüyorum” diyen Dilmen, açtı
ağzını yumdu gözünü: “İsteyen eleştirsin, en azından ben bu
konuda omurgalıyım. Her iki taraftan çıkar için omurgasız olanlar
var ki işte onlara saygım yok!”
* İlk günden beri AK Parti’li miydin?
15 sene önce iktidara geldikleri zaman ben AK Partili falan
değildim. Her gün şunu duyuyordum; “Eyvah kafeler
kapanacak, mini etek yok artık, şu olacak, bu
olacak”. 15 sene geçti, hâlâ bir şey olduğu yok ama
aynı şeyler söyleniyor. Oysa hiçbir şey olmadı, herkes memnun
hayatından.
Yaptıkları haber için hapis yatan gazeteciler var ama…
- Hukuki konularla ilgili adaletsiz bir durum varsa, yanlış
yapılıyor. Ben insanların çok büyük devlet suçu işlemediyse, ahlak
suçu işlemediyse tutuksuz yargılanmasından yanayım. Ben tutuklu
gazetecilerin, Enis Berberoğlu’nun ne yaptığını bilmiyorum ama
ortada devlete ihanet varsa, suçlu ben de olsam cezasını çekmem
lazım. Ben neden gazetecilerin cezaevinde olmasını isteyeyim?
Tutuksuz yargılansınlar. Özellikle sanat ve spor camiasında bu
konularda çok daha kaypak insanlar var.
Kim onlar? Neye göre kaypaklar, neye göre
omurgasızlar?
- Son röportajım ya, bunu da açık açık söyleyeyim; her iki tarafta
da birçok omurgasız sanatçı var. En azından ben kendimi omurgalı
olarak görüyorum. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seven, onu bu ülke
için bir şans gören biriyim. Kim neyi seviyorsa da saygı duyarım,
beni ilgilendirmez. Peki şu önde gelen sanatçı, oyuncu, sporcu
kişiliklerine ne diyeceğiz? Dizi oyuncusu “Ben
Selahattin Demirtaş’a oy vereceğim” diyor. Saygı
duyarım. Ama aynı oyuncu TRT’ye dizi yapmaya başlıyor, bir anda sus
pus! Hadi yine söylesene.
Bu oyuncunun kabahati değil ki. Ekmek parası ne yapsın? TRT
dizisinde de oynuyor…
- İlkeli solcu söylemeye devam eder ama…
Ama konuşursa hükümete yakın kanallardan iş
alamayacak.
- Ki almalı… Peki solculuk, devrimcilik bu mudur? atv’de program
yaparken a demeyenler sonra çıkıp akademisyenler için imza
atıyorlar. Niye atmadın daha önce? Menfaat peşinde olmayan, ilkeli,
omurgalı solculara sonsuz saygım var. Öyle pek çok arkadaşım var
benim… Tersinden gidelim. Hükümete yakın grupta çalışırken de bu
tarafa çakmaya başlıyorlar. Ben CNN TÜRK’te de çalışsam, Halk TV’de
de çıksam, ahaber’de de konuşsam çizgim belli; Recep Tayyip
Erdoğan’ın yönetimini de, ailesini de, kendisini de çok seven bir
insanım. Herkese, her görüşe de saygı gösteriyorum. Ama bizlerin de
bir gerçeği var; bu siyasi çekişmede daha fazla yıpratılmaya
çalışıldığımızı biliyoruz.
Diğer tarafta da omurgasızlar var diyorsun…
- Olmaz olur mu… Cumhurbaşkanı’nın yanında çıkar için olanlara da
karşıyım. Boşanması olay olan ünlü bir şarkıcı, 15 Temmuz’dan
önceki bir röportajında şöyle demiş: “Cumhurbaşkanı’nın
davetine gitmek, iktidarın politikasını benimsemek anlamına
gelmiyor. Sadece bir davete icabet etmektir. Orası devletin bir
kademesi, siyasi parti temsilciliği değil.” Bir
sanatçıya yakışan güzel bir cevap değil mi? Ama aynı sanatçı kazanç
elde edeceğim diye 15 Temmuz’dan sonra “En büyük AK
Parti, en büyük Erdoğan, onun için ölürüm, uçarım,
kaçarım” diyorsa işte bu ikiyüzlülüktür,
omurgasızlıktır. Buna saygı duymuyorum.
ARDA TÜRKİYE’YE GELECEKSE GALATASARAY’DAN
BAŞKA TAKIMA GELMESİN
Arda Galatasaray’a gelmeli mi?
- Türkiye’ye gelecekse eğer Galatasaray’dan başka bir takıma
gelmesin. Ben Fenerliyim, çok isterim Arda’yı bizim takımda görmeyi
ama onun iyiliği için Galatasaray’da oynasın derim. Çünkü
Galatasaray’a yakışıyor.
Güntekin Onay’la yollarınız ayrıldı, eksikliğini hissedecek
misin?
- Az önce konuştum Güntekin’le. Uzun yıllar çalıştık, şahane bir
adam. Çok güzel günlerim geçti onunla. Kendisine başarılar dilerim.
Ama daha ilk altı programda bile Murat Kosova tercihinin çok doğru
olduğunu anladım. 2 bin programda Güntekin’i yedim, Allah ömür
verirse 2 bin programda da Murat’ı yerim.
Sezonun en beğendiğin üç transferi?
- 1- Elia (Başakşehir), 2- Pepe (Beşiktaş), 3- Valbuena
(Fenerbahçe).
Yorumculuktan mı daha çok para kazanılıyor, teknik
direktörlükten mi?
- İyi teknik direktörlükten çok para kazanılır.
Ona rağmen neden yapmıyorsun?
- Çok şükür ben de televizyondan iyi para kazanıyorum. Ama teknik
direktörlükte vergi yok biliyorsun, temiz alıyorlar. Allah daha çok
versin de piyasa da çok yükseldi bu arada ha…
En beğendiğin futbol yorumcusu kim?
- Ömer Üründül.
ÜÇ İLİŞKİMDE DE TERK EDİLDİM
Evliliklerin, ilişkilerinden de bahsedelim biraz…
- Hayatımda ikisi evlilik olmak üzere üç büyük ilişkim oldu. Üçünde
de terk edilen ben oldum. Düşündüm “Neden böyle
oldu?” diye. Sonunda karar verdim; “Demek
ki problem sende Rıdvan” dedim.
“BENİ DE TAYYİP BEY’LE TANIŞTIR”
DİYENLER SONRA BANA ÇAKIYOR
Referandumda evet dediğin için seni eleştiren sanatçılar da
vardı…
- Doğru, hatta biri öncesinde Acun’a ve bana “Ne olur
beni de Tayyip Bey’le tanıştırın” diyordu. Sonra
abi-kardeş bana çaktılar. Yapmayın işte bunu! Beğenmeyebilirsiniz,
oy vermeyebilirsiniz ama bir öyle bir böyle yapmayın. Oy vermeseniz
de Tayyip Bey kucağını açar size. Kenan İmirzalıoğlu’yla gittik bir
gün, oturup siyaset de konuştular. Kenan, AK Partili mi? Hatta 1
saat sonra kalkacaktık, “Oturun biraz
daha” dedi Cumhurbaşkanı. Sonunda sarıldılar,
kucaklaşıp ayrıldılar. Kenan da şaşırdı buna, çok heyecanlandı, çok
sevindi.
15 TEMMUZ GECESİ HUBER
KÖŞKÜ’NDEYDİM
Boğaz Köprüsü’nün adını 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak
değiştirmek senin fikrin miydi?
- Demokrasi nöbetleri sırasında Ziya Enişte (İlgen) ile bulduğumuz
bir fikirdi. Bunu ilk dile getiren ben olduğum için bana mâl
edildi.
15 Temmuz’u nasıl yaşadın, neredeydin?
- Söyleyeyim mi? Hiç açıklamadım ama bunu…
Şimdi daha çok merak ettim…
- Evdeydim. Radyoterapi gördüğüm zamanlar. Mustafa Abi’nin
(Erdoğan) yanına gitmek istedim. Kavacık
sapağından geçmeme izin vermediler. O da Anadolu yakasına
geçememiş, Huber Köşkü’ne dönmüş. Ben de Avrupa yakasına geçemedim,
döndüm. O sırada işadamı Cemil Kazancı aradı “Neler
oluyor?” diye. “Darbe başlamış,
neredesin?” dedim. “Beykoz’da
teknedeyim” dedi. Yanına gidip tekneye atladım, Cemil
Kazancı’yla Beykoz’dan Tarabya’ya geçtik. Yollar kapalı, yürüyerek
Huber Köşkü’ne gittim. Mustafa Abi oradaydı, Selçuk Bey’in
(Bayraktar) babası, Sümeyye Hanım, Bilal
Bey oradaydı. Onlar gece 12’den sonra Tayyip Bey’i karşılamaya
gittiler. Sabah 06.30’a kadar Huber Köşkü’nde kaldım.
Neler yaşadınız o gece? Korkmadın mı?
- Gece boyu F16’lar geçip bomba etkisi yarattı, hiç de korkmadım.
Yalnız çok az sayıda görevli vardı, helikopter pistini
kapatmışlardı. Gencecik polisler elleri tetikte bekliyorlardı.
Hatta F16 tacizleri sonrasında “Kısıklı’ya bomba
attılar” diye Mustafa Bey’e telefon geldi,
“Yok onlar F16’ların taciz uçuşları” diye
karşı tarafı sakinleştirdi.
SİYASETE GİRMEYİ ASLA
DÜŞÜNMÜYORUM
Siyasete girmeyi düşmüyor musun?
- Asla.
Spor Bakanlığı falan teklif edilse?
- Asla. Asla. Bırak seçimi falan şu an verseler kabul etmem. Çünkü
yapamam. Yöneticilik gücüm ve kabiliyetim yok benim. Ama yarın öbür
gün Tayyip Bey “Sana şu görevi veriyorum”
derse sözümüz olmaz.
Neredeyse 15 yıl oldu teknik direktörlüğü bırakalı. Hiç
özlemiyor musun takım yönetmeyi?
- Üç şey yaptım ben hayatta; bir futbolculuk, iki teknik
direktörlük, üç yorumculuk. Dünyaya yine gelsem yine futbolcu
olurum, bugün imkanım, sağlığım, yaşım yetse yine futbol oynamak
isterim. Şu anda üçüncüsünü yapıyorum. İkincisini, Türkiye’deki
futbol düzeni değişmedikçe asla yapamam. Hem sağlık nedeniyle
yapamam hem de Türkiye’deki bu futbol düzeninde antrenörlük
yapılmaz.
* Takımların şampiyonluk yüzdesi nedir?
- Şampiyonluk yarışında Beşiktaş bir adım önde. Yüzde 35 Beşiktaş…
Yüzde 30 Galatasaray… Yüzde 30 Fenerbahçe… Yüzde 5 de
Trabzonspor…
Fenerbahçe için Aykut Kocaman doğru tercih mi
sence?
- Kesinlikle.
Yakın arkadaşın olduğu için böyle diyorsun değil
mi?
- İnan o yüzden değil. Antrenörlüğüne çok inanıyorum. Ama… Aması
var; Türkiye ligi gerçeğine dönmesi lazım. Yani oyun riski alması
lazım, risk almadan olmaz.
İZMİR MARŞI’NI BAĞIRA BAĞIRA
SÖYLEDİM
İzmir Marşı için ne diyorsun peki? Çok
eleştirildin…
- “İzmir Marşı yasaklanmalı” kelimesini
asla kullanmadım. Ben maçtaydım, İzmir Marşı’nı söyledim. Sağımda
oğlum Erdi, solumda kızım Eda’yla gümbür gümbür bağırarak söyledim.
Nerede söyleniyorsa geleyim ben de söyleyeyim. Çıkıp yayınımda da
söyleyeyim istersen. Benim itirazım tribünlerdeki kutuplaşmaya. Bu
marş 5 sene önce söyleniyor muydu?
Bu dozda değil. Referandum öncesi dozu
yükseldi…
- Ne zaman bestelendi peki?
100 yıl olmuştur, Kafkasya Marşı olarak…
- Bunca zaman neredeydi insanların aklı? Sonunda bakın iş nereye
geldi; Konya seyircisi Beşiktaş’a “PKK
dışarı” diye bağırıyor, Beşiktaş seyircisi Konya’ya
“IŞİD dışarı” diye bağırıyor. Bak nereden
nereye geliyoruz. Yoksa İzmir Marşı’nı ben sonuna kadar açar
dinlerim.
TAYYİP BEY RAHATSIZ BU
OLANLARDAN
Ama diğer taraftan “Yaşa Mustafa Kemal Paşa” pankartı
alınmıyor stada…
- Çok güzel noktaya değindin. Bildiğim için anlatayım. Maçlarda
stada sokulacak her türlü pankart 2 gün önce Federasyon’a
bildirilmek zorundadır. Federasyon da uygunsa izin verir. Atatürk
pankartına hangi federasyon hayır diyebilir? Ama pankart için kimse
başvurmamış. Buna rağmen stattaki güvenlik görevlisinin Mustafa
Kemal Atatürk’ü gördüğü zaman izin mizin beklemeden o pankartı
içeri alması lazım. O da işgüzarlık yapıp almamış. Ne hakla
almıyorsun, al be kardeşim.
Atatürk pankartı stada alınmazken, Başakşehir maçında
açılan “Başkomutan Erdoğan” pankartı için 2 gün önceden
Federasyon’dan izin alınmış mıdır sence?
- Bak sana ilginç bir şey anlatayım. Bir gün Rizespor maçını
izliyoruz, rakibini şimdi hatırlamıyorum. Mustafa Erdoğan, Ziya
Enişte (İlgen), ben… Onlar da haklarını helal
etsinler, böyle çok gündeme gelmek isteyen insanlar değillerdir.
Rize seyircisi “Recep Tayyip Erdoğan”
diye bağırmaya başladı.
Benim yanımda aile Federasyon yetkililerini arayıp “Bu
işleri bıraksınlar, Allah aşkına yapmayın bunları”
dedi. Tayyip Bey’in kendisi de rahatsız bunlardan, istemiyor böyle
şeyleri.
Senin Sayın Cumhurbaşkanı’yla sık sık görüştüğünü, sahurlar
yaptığınızı biliyorum. Hatta Acun Ilıcalı ile Sow gibi bazı
futbolcular, şarkıcılar falan da katılıyordu değil mi o
sahurlara?
- Çok sık değil ya. Sayın Cumhurbaşkanı müsait olduğu zaman
görüşebiliriz ancak. 4 yıl üst üste sahur yaptığımız doğrudur.
Evinde ağırlıyordu bizi. Sanatçılar, spor camiasından insanlar
falan… Hatta her seferinde namazı Sayın Cumhurbaşkanı, önümüze
geçerek kıldırıyordu. Vakti olduğu zaman gelenek olarak devam ettik
sahurlara. Acun, Fatih Hoca (Terim) falan
vardı. Doğru söyledin, Sow da vardı, Athena Gökhan vardı… Allah
razı olsun, Tayyip Bey ve ailesi en kötü günümde, hastalığımda,
cenazemde hep yanımdaydılar. Anamın cenazesine kardeşi, eniştesi
hepsi geldiler. Tayyip Bey devamlı aradı. Kendisi yurtdışındaydı
gelemedi, daha defnedilmeden aradı.
BUGÜNDEN İTİBAREN BEYAZ SAYFA
AÇIYORUM
Bu röportajdan sonra sana küsen çok olacak…
- Kimseye konuşmayacağım. İlk ve son kez sana konuşuyorum. Bugünden
itibaren kendime beyaz bir sayfa açıyorum. Beyaz sayfa teslimiyet
değil. Beyaz sayfa barış demek. Kimseyle küs kalmayacağım. Şunu
bilsinler; ben herkesle dostum. Benimle dost olmak istemezlerse
eyvallah olmasınlar. Dost olmak istemeyenlerin de canı sağ olsun.
Ama ben bu röportajla birlikte kimseyle kavga etmek istemiyorum
artık. Eğer bugüne kadar kırdıklarım varsa hepsi haklarını helal
etsin. Ama bu röportaj yüzünden bana saldırıp hakaret ederlerse
yine sadece seninle konuşacağım. Çünkü anlattıklarımı ve
anlatacaklarımı senden başkası yazamaz…
AZİZ YILDIRIM YANITI
Aziz Yıldırım’ın başkanlığı bırakması gerekmiyor mu
artık?
- Ben Türk futbol tarihinin en büyük başkanı olarak görüyorum Aziz
Yıldırım’ı. Ali Koç’u kendisi işaret etti, doğru zamanı da kendisi
karar verecektir.