Sacit Aslan yazdı: "Ağrı Dağı'nın Zeus'u"
"... Sapıklık ne çeşitliymiş, dahası da var yazmakla olmaz en iyisi bir hayvansever, bir Prof. Doksad gibi bilim insanı ve Zeus Bülent Ersoy şu işi ekranlarda tartışıp sonlandırırlar inşallah."
Üşüdükleri için kürk giymek zorunda kalan iyi kalpli teyzeler,
neneler için battaniyeden tulum giydirme önerimin benimsendiğini ve
modelistlerin üzerinde çalışmak istediğinin sevinci içindeyim,
polar, kaşmir tulumlar üzerinde de çalışmak istiyorlar, kim bilir
sonra defile bile yaparız divalı, havalı bir defile...
Bülent Ersoy’umuzun gitgide ivme kaydeden konuşmalarından önce
dünyaya bir bakalım...
Michael Jackson’un sapkın davranışlarıyla ilgili bizzat olayları
yaşayanların tanıklığı dehşet verici, bu taciz vakaları gerek
çocuklara gerek kadınlara artık örtbas edilemiyor. Weinstein yani
Miramax’ı bitirdiler, Fox kurucusu Roger ailesi fücceten gitti,
Kevin Spacey filmin ortasında yok edildi, sahneler yeniden çekildi,
Roman Polanski ABD’ye adım atamıyor ki; şimdi koskoca bir kadın
olan kız davacı değil, zaten resim çektimeye evine anası götürmüş,
hakim bu adamı tutuklamadan ölmeyeceğim meali sözler ediyor...
Peki bizim sapıklar ne durumda?
Tık yok, herhalde bizde sapık yok, sadece Bülent Ersoy’un bula bula
bulduğu hayvanseverler var...
Hayvan severler için ne demiş; Dünya tatlısı, güzeller güzeli,
müdanasız ve kendi tabiriyle ‘Ağrı Dağının
Tepesinde 46 numara olduğu tahmin edilen ayaklarını sallayan ve
(Allah Korusun ayakkabısı düşerse altında kalanın vay
haline) aşağıdaki sineklerin vız geldiği Ağrı
Dağı'nın Zeus’u Divamız...
‘Ben bu insanların çok normal olmadığını ve hasta ruhlu
insanlar olduğunu düşünüyorum.’ Bu tip insanlar
hayvanla öpüşen, salyalarıyla oynayan insanlar ama yine de saygı
duymak gerekir. ’Normal ve Anormal
insanlar' hususunda bilirkişi olarak Zeus Bülent
Ersoy şahane bir seçim... Normal olmayan insanlara saygı duyması da
anlaşılabilir bir demokrasi örneği... “Ancak, acaba
evlenip çocuk sahibi olamayıp, bir köpek ya da kediden mi haz
duyuyor? Bunları bilemiyorum onun için kendimi onların seviyesine
indirmeyi düşünmüyorum" diyor. Devamında yani bir
nevi sapık mı oluyor şimdi hayvanseverler? Ama Zeus Diva saygı da
duyuyor, ikisi bir arada pek iyi olmamış.
Sayın Psikiyatrist Prof. Dr. Kerem Doksad’ın şu sözlerine kulak
verecek olursak ki elbette hocamız Bülent kadar pratiğin içnden
gelme değil ama işin bilimsel yanına vakıf ve şöyle diyor:
‘Senelerdir bu konuda ders veririm. Eğer hayvanlarla
ilişki kurmak geçici bir dönemde ve kırsal kesimde olmuşsa buna
sapkınlık denmez ama kişinin işlevselliğini bozarsa ve evli
barklıyken hayvanlarla ilişki kurarsa buna Zooflili denir.
Erkeklerde sıktır. İşlevselliği ve evlilik kurumunu
yıpratır.'
Lakin hayvanı kucağa alıp sevmek, bakmak, beslemek zoofili mi
oluyor, bu konuları değerli kardeşim Fatih Altaylı neden tartışmaz,
memlekette bu kadar sapık elini kolunu sallar gezerken kabak
hayvanseverlerin mi başına patlatılmak isteniyor kıllandım vallahi.
Kavramlarda birbirine yakın şu meseleleri iyice yerine oturtmak
lazım hayvanlara işkence yapıp kesenler azmasın. Doksad Hocanın
yazısında ‘Eşcinsellik 1994’ten beri psikiyatride
bir hastalık olmaktan çıkarıldı; transvestizm (karşıt-giyicilik)
ise bir sapkınlıktır.’ diyor.
Transvestizm (Karşıt-Giyicilik): Genellikle
eşcinsellikle iç içedir. Eşeysel, çekirdek cinsel kimlikler
heteroseksüel iken, cinsel rol kimliği karşı cinsiyete kaymıştır;
yönelim de genellikle kendi cinsiyetine karşıdır veya biseksüeldir.
Erkeklerde daha sık görülür.Transvestik Fetişizm: Cinsel haz
amacıyla karşı cinsiyet gibi giyinmektir. Kadınlarda nadirdir.
Ergenlikte başlar. Ekserisi heteroseksüeldir ve kendi karşı cinsten
partnerleriyle bu işi yaşarlar. Eşeysel ve cinsel kimlikler
normaldir, yönelimde de sadece cinsel faaliyet dönemine özgü
karşıt-giyicilik davranışından ibaret bir sapma söz konusudur. Az
bir kısmı Cinsel Kimlik Bozukluğu ve
transseksüaliteye (cinsiyet
değiştirme) kayar. Şikâyetçi bulunmadığı sürece
bu böyle sürer ve bu sebeple, gerçek sıklığı bilinmemektedir. Az
sayıda benliğe yabancı vakada davranışçı terapinin etkili
olabildiğine dair bildirimler mevcuttur.
Ürofili, Koprofili: İdrar ve gaitadan zevk
duyma ile karakterizedir. Genellikle altta yatan ağır bir kişilik
bozukluğu veya akıl hastalığın düşündürür.
Sapıklık ne çeşitliymiş, dahası da var yazmakla olmaz en iyisi bir
hayvansever, bir Prof. Doksad gibi bilim insanı ve Zeus Bülent
Ersoy şu işi ekranlarda tartışıp sonlandırırlar inşallah. Yoksa
Bülent’in polemikleriyle çocuklara musallat asıl sapıklar unutulup
hayvanseverlere saldırılacak işin tadı kaçtı...
Sacit ASLAN