Sema Denker yazdı: "İpek Açar'a Haksızlık"

"...Bırakalım hayatın içine karışsın İpek Açar... Sosyal medyasını istediği gibi kullansın......"

Sema Denker yazdı: "İpek Açar'a Haksızlık"
Meydan Gazetesi'nden Sema DENKER'in yazısı...

Bana da sürekli yazıyorlardı...

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada da gözüme takıldı...

Rahmetli Kayahan'ın eşi İpek Açar'la ilgili yapılan yorumlara baktım da ne kadar ağır şeyler yazılmış...

Hep söylerim yine söyleyeceğim...

Bizim millet kadar pervasızca, acımasızca eleştiren başka bir millet daha yoktur... Hangi ara bu kadar kötü olduk, anlamıyorum...

Ustanın vefatından bir süre sonra İpek Hanım, hayatında hiç kullanmadığı kadar sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanmaya başladı... Kızıyla birlikte sosyal etkinliklere katılıyor, davetlere, konserlere gidiyor. Yani hepimiz gibi yaşamın içinde yer alıyor...

Sırf bu yüzden de eleştiriliyor...

Neymiş efendim, Kayahan'ın yasını tutmuyormuş, ölen öldüğüyle kalırmış, hayatını yaşıyormuş, meğerse bu anı bekliyormuş, muş da muş...

Aslında bu eleştirilerin yapılmasında Kayahan'ın kızı Beste'nin de payı var. Algı operasyonu yaptı.

Biliyorsunuz geçen ay Aslı Gönül, yardım amaçlı düzenlenen bir defileye çıktı...

Hiç susmayan ve her fırsatı değerlendiren Beste Horavan, çıktı şunları söyledi; "Babam mankenlik yapmama izin vermemişti. Kardeşim Aslı Gönül'ün de göz önünde olmasını hiç istememişti. Ama babam öldüğünden beri ortadalar. İçim acıyor. Eminimki babam yattığı yerde rahatsız ve huzursuz oluyordur..."

Tabii bizim millet durur mu? Bu yazıdan almış gazı, yazmış da yazmış. İpek Hanım'ı yerden yere vurmuş...

Bu ne cüret! Bu ne ayıptır yahu!

Rahmetli Kayahan Bey, yapı olarak sosyal biri değildi...  Hatta asosyaldi...

Acarkent'teki evinde bir müzik odası, o odada da kendine ait bir dünyası vardı...

Davetlere, etkinliklere katılmayı hiç sevmezdi. Hele magazin basını ile hiç işi olmazdı. Sadece albümden albüme gazeteciler ile bir araya gelir, o röportajlarda eşini, çocuğunu yanına alırdı, hepsi bu kadar.

Bir iş yapmadığı sürece de evinden dışarı çıkmazdı... Gitmezdi bir yere... Çünkü çok tutumluydu...

Onun için birçok şey gereksiz harcamaydı ve gereksiz harcama yapılmasından asla hoşlanmazdı.
Böyle prensipleri olan biriydi...

İpek Açar, 16 yıl boyunca eşinin bu yaşam tarzına ayak uydurdu...

Hem kızını hem de kendisini magazinden uzak tutmayı başardı. Sosyal hayatın içinde yer almadı, hiçbir davetlere, konserlere gitmedi...  Sahneye çıkmadı, gereksiz harcamalardan hep kaçındı!
Kayahan'ın koyduğu kurallara harfiyen uydu...

Kızını da o kurallar çerçevesinde büyüttü.

Aksi olamazdı zaten...

Tamam, yapı olarak İpek Açar da Kayahan gibiydi... Şöyle ki;

Ağır ve olgun...

Ancak eminim zaman zaman canı eşiyle dışarıda sosyalleşmek, bir konsere, tiyatroya gitmek istemiştir... Yaşadığı tutumlu hayattan bunaldığı, daraldığı anlar eminim ki çok olmuştur...  Sorarım size kaç kişi para için böyle bir hayata dayanır ki...

İpek Hanım da sevmese, saygı duymasa, "Başlarım paraya da pula da" der, tazminatını paşa paşa alır, çekip giderdi... Sonuçta genç bir kadın... Ama yapmadı...

Yani zor bir meseleydi Kayahan'ın eşi olmak...

Bunu Beste'de çok iyi bilir... Sırf bu kurallar ve kısıtlamalar yüzünden ergenlik döneminde az babasıyla kavgalar etmedi, az küsmediler. Babasını az üzmedi... Onun için de zordu Kayahan'ın kızı olmak... Ama o hep aklına estiğini yaptı...  Özgürce yaşadı... İyi de yaptı. Eleştirmiyorum...

O yüzden Beste de İpek Hanım'ı eleştirmesin... Onu anlamaya çalışsın...

Bırakalım hayatın içine karışsın İpek Açar...

Sosyal medyasını istediği gibi kullansın...

Arkadaşlarıyla buluşsun, davetlere gitsin...

Bırakalım da yasını bize göre değil, kendine göre tutsun, yaşasın...

Olur mu?

SEMA DENKER - MEYDAN GAZETESİ / [email protected]