SEVİŞMEYEN KADIN ÖLSÜN
“İki Melek” adlı son albümüyle listelere hızlı bir giriş yapan Bengü, Arena dergisinin yeni sayısı için Mehmet Turgut’un objektifinin karşısına geçti.
Albüm satışlarınız nasıl? Krizden dolayı önceki
albümlere göre bir azalma var
mı?
- Benim tam tersi, daha önceki albümlere göre bir artış var ama
genel olarak müzik piyasasının son durumu 5-10 yıl öncesine göre
daha olumsuz. Çünkü insanlar başka kanallardan da şarkılara
ulaşmaya çalışıyor.
İnternetten şarkı indirilmesi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
- Gerçekten müziği seven ve işimize saygı duyanların bunu
yapmayacağını düşünüyorum. Bunun bir emek olduğunun ve bir
karşılığının olduğunun bilincinde olurlarsa, müzik dünyası yaşamaya
devam edecek.
Sizce neden Kenan Doğulu değil de Serdar Ortaç desteğiyle
patlama yaptınız?
- Aslında hepsi bir şans ve süreç, yoksa emek azlığı diye bir şey
yok. Kenan’ın da bana emeği çok fazladır, ama o zamanlar daha
tecrübesizdim. 21 yaşında bir genç kız tabii ki tek albümle büyük
bir patlama yapamazdı. Zaten iyi ki de öyle olmuş. Adım adım bu işi
hissetmek önemli. Serdar’ın şarkılarıyla daha iyi uyum sağladım,
bana daha çok yakıştı. Serdar’la dostluğumuz da aynı şekilde daha
farklı.
Bu albümde neden hiç Kenan Doğulu şarkısı yok?
- Bu albümde aslında Kenan’la konuştuk, aramızda bir haberleşme
oldu ama niye bilmiyorum, kısmet olmadı yine. Almıyorum ya da o
vermiyor gibi kesin cümleler yok. İleride daha çok albüm yapacağım,
o zaman olur.
İstemiş miydiniz peki?
- Gidip özellikle haydi demedim ben de, öyle gelişti. Özel bir
nedeni yok ama.
AŞK İNSANA ÇOK ŞEY KATIYOR
Monica Bellucci’nin dediği gibi sizce de sevişmeyen
kadın ölsün mü?
- Ciddi ciddi katılıyorum bu söze, bence de sevişmeyen kadın ölsün.
Doğru söylemiş; sonuçta aşk çok güzel bir şey ve insana çok şey
katıyor. Aşk ve Monica’nın söylediği söz, yani sevişme birbiriyle
örtüştüğünden, biri olmazsa diğeri de olmayacağından ve doğanın
gereği zaten bu olduğu için söylediği şeyde kesinlikle haklı.
Sizce ilişkilerin daha uzun soluklu olması için erkek ya da
kadın başka kişilerle görüşmeli, ufak da olsa flört etmeli
mi?
- Kesinlikle hayır! O birazcık üç maymunu oynamak olur. İlişkilerde
hiçbir zaman üçüncü kişilere yer yoktur.
Bir zamanlar bilinçsiz davranmış olabilirim
İlk çıktığınız zamanla bugünü kıyasladığınızda kendinizi
nasıl değerlendirirsiniz?
- O zamanlar daha toy, saf, bilinçsiz hareketlerde bulunmuş
olabilirim. Aradan geçen her senede daha çok şey öğrendim.
Hayatınızın iplerini elinize aldığınızı ilk ne zaman
hissettiniz?
- Üniversite için tek başıma İstanbul’a okumaya geldiğimde... 17
yaşında bu kadar büyük bir şehirde tek başına durmak birçok şey
öğretiyor insana.
“Yurtdışında olsaydım daha farklı yerlere gelirdim”
diyor musunuz?
- Evet, çünkü yurtdışında müzik piyasasına verilen önem Türkiye’de
yok. Telif hakları, dinleyenlerin müziğe ve sanatçıya verdikleri
değer biraz daha farklı ama ülkemde müzik yapmaktan gururluyum.
Bu camiada olmanızdan kaynaklanan bir yorgunluk var mı
içinizde?
- Benim hayatımda ‘camia’ olarak gördüğüm bir şey yok. Genelde
kendimi bir fanusun içine koyup hayatımı öyle yaşıyorum. O yüzden
bir zorluğunu görmedim. Tabii ki bazen yorulduğunuz oluyor ama
“Yılların yorgunluğu var” demem için daha çok erken.
Başkalarıyla kıyaslanmak gücüme gidiyor
Rakiplerinizle kıyaslanmak sizi rahatsız ediyor
mu?
- Bu doğal bir şey. Ama birilerini kendime rakip gibi görmek hoşuma
gitmiyor, rahatsız ediyor beni. Ben 16-17 yaşından beri sahnenin
tozunu yutan ve bu işe gerçek bir yetenekle başlayan bir
şarkıcıyım. Başka bir meslekten gelmediğim, hayatımın da müzikten
ibaret olduğunu düşündüğüm için başkalarıyla karşılaştırılmak
gücüme gidiyor.
Artık pek polemiğe girmiyorsunuz. Bundan sonra ne derlerse
desinler kimseye cevap vermeyecek misiniz?
- Evet, hiç kimseye cevap vermeyeceğim. Zaten kimse de herhalde bu
albümden sonra bana kalkıp kötü bir şey söyleyemez, ancak tebrik
eder.
Neden şimdi böyle bir yol seçtiniz?
- Çünkü o, bu tarz polemiklerin çok yaşandığı, magazinin başka bir
boyutta olduğu bir dönemdi. Ben de onun içinde bulundum. İstedim,
istemedim bunu tartışamayız ama evet, vardım. Şimdi dönüp
baktığımda bunun artık bana yakışmadığını anladım. Bir şeyler için
kendi kendime çabalayıp kendim söylemektense insanların beni takdir
etmesi, ‘bir numarayım’ diyeceğime ‘sen bir numarasın’ denmesini
duymak daha hoşuma gidiyor.