Sezen Aksu'dan akademisyenler için çağrı

Minik Serçe Sezen Aksu: "Ülkemizi küçük düşürmeden..."

Sezen Aksu'dan akademisyenler için çağrı
Cumhuriyet'ten Selin Ongun'un yazısı...

Yayın yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Silivri’deydi. Güneydoğu’daki sokağa çıkma yasakları, 100’lü günlerin üzerine çıkmamıştı henüz. “Halimiz” diyerek yönelttiğimiz söyleşi talebimize, pek çok isimden işittiğimiz o ihtiyatlı cümlelerle süslenmiş bir “bağışlayın” cevabı vermemişti Aksu. Net konuşan bir mektup göndermişti Cumhuriyet’e.

“Silivri Evim Oldu” başlığıyla yayımladığımız o mektup şu cümlelerle başlıyordu:

“İzmir’deyim. Gözümü annemin üzerinden ayırmadan oturuyorum. Dayımın tabiri ile ‘bağ arası’ gözlerini araladığında içim taşarak... Biraz evin havasından, biraz da saksıyı durduramadığımdan pek konuşmak gelmiyor içimden. Bir haber kanalı sürekli açık. Kaygılıyım, acı çekiyorum. Annem için... Memleketim için... İkisi tuhaf bir şekilde birbirine karışıyor.”

Tamamlamak üzere olduğumuz mart ayı ile birlikte annesi Şehriban Hanım’ı kaybetti Aksu. Başsağlığı dilemek üzere aradığımızda en çok onu söylüyordu: “Buradan da geçeceğiz...”

Zihinleri bulanık

“Barış İçin Akademisyenler” girişiminin hazırladığı barış bildirisini imzaladıkları için tutuklanan üç akademisyenden biri olan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Esra Mungan’ın “içeriden” yaptığı açıklamadan alıntılayalım: “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Kitapsız kalmak benim için psikolojik bir işkenceydi.”

“Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim” sözlerinin çarpıtıldığını söyleyerek Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcılığı görevinden istifa eden Prof. Dr. Bülent Arı ise şöyle diyordu: “Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır. Onlar bu yanlışların hiçbirini yapmazlar, o beyannamenin ben neresinden tutayım. Daha önce Jön Türkler’in yaptığı gibi ateşe sürüklüyorlar Türkiye’yi. Türkiye’nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları. Çünkü zihinleri berrak. Üniversite ve sonrası durum çok vahim çünkü gidişatı okuyamıyorlar, zihinleri bulanık.”

Daha fazla küçük düşürmeyin

Şimdi soru belli: “Üniversiteye sabah sekizde giderdim, ışıkları akşam ben söndürüyordum. Burada önemli olan öğrencilerimin eğitim haklarının elinden alınmış olması. Öğrencilerim yüzüstü kaldı” diyen Esra Hoca’ların tecridinden nasıl geçeceğiz?

Sözü dolandırmıyor Aksu: “Türkiye’yi ileriye götürecek olanlar akademisyenlerdir. Ülkemizi daha fazla küçük düşürmeden akademisyenlerin derhal serbest bırakılması gerekir. Benim fikrim budur.”

(SELİN ONGUN / CUMHURİYET GAZETESİ)