Show TV'de esen 'vantilatör' rüzgarları!

Demet Akbağ yıllar önce ilk işi ile star oldu. Saf, temiz, ergenlik bunalımları geçiren GANİMET karakteriyle gönüllere taht kurdu.

Bir kadın oyuncunun hemde duygusal komedi de ve böylesi masum bir işle star olması alışılmış bir iş değildir.

Daha sonra sanat yaşamında pek çok işte yer aldı, durmadan çalışan sayılı oyunculardan, Maşallah hiç durmadı.

I Love Lucy uyarlaması pek iyi fikir değildi, ABD'yi yıkmış bir dizi zar zor gitti. Daha önce Yasemin denemiş olmamıştı, Demet'in ki de olmadı ama devam etti.

Demet Akbağ ilginçtir olmamışı bile oldurup devam ettirir, ayağının uğuru mu, yoksa bilinen güçlerin dayatması sonucu mu? Varın siz karar verin artık...

Bir Demet Tiyatro kendi starlarını çıkarırken Akbağ kendini ezdirmedi, derken filimlerde hep fedakar, vurdu mu ses çıkartan  'Anadolu Kadını' tiplemelerine sardı, 'Hükümet Kadın' filminde sözü tok doğuluydu, çocuğu için görücülerin   yabancı dil bilir mi sorusuna, 'Yabancı bilir,  Türkçe' derken herhalde Kürtlerin gönlünde konumunu da pekiştirdi.

Biraz abartıyı sever, olsun razıyız, grotesk mi diyorlar ne, envai çeşit şive yapar ona da peki.

Sevdaluk diziside pek gönüllere taht kuramadı ama bu sefer Karadenizli bir kadındı.

Filimlerinde starlığı zorladı, meslek yaşamı istikrarlı bir sürekli çalışma çizgisini takip etti, hep onöre edildi ama sanki artisti bir şeyler hep eksik kaldı, elbette ilk masumiyet devam edemez ama bir şeyler vardı oturmayan zorlama kalan.

Filimleri arasında en popüler olan Ata ile çektiklerinde Seda Sayan parodisi karakter  filan derken Demet Akbağ son olarak  Ekranlara 'Demet Akbağ ile Çok Aramızda' ile geldi.

Biraz araştırdım bu nerden esinlenme, yeni moda tabiri ile nerden araklama diye. Öğrendim;

ABD'de yıllarca sürmüş, radyoda başlayan   televizyonlarda devam eden 'Candid Camera'  yani 'saklı kamera' tarzı bir iş.  Benzerleri çok yapıldı.

Ama en acımasız haini bu oldu. Woody Allen'in bile senaryolarından bazılarını 1960 larda yazdığı bu reality show'un daha baştan problemleri var.

Zaman iyi seçilmiş, neredeyse izleyecek bir şey bulunamayan bir gecede ilk beş içinde yer almış tamam da, orijinalinin  ratinginin ABD de 27 – 31 e kadar çıktığı bir showdan bahsediyoruz, share değil rating, koca kıtada hemde neyse bunlar ince işler bana ne! Peki neden olmamış?

Ben onu bunu bilmem, lafı dolandıran, goygoycu TV eleştirmeni takımından değilim dümdüz söyliyeyim söyleyeceğimi.

Demet Akbağ, samimi değildi, höt, zöt, kaba, arkadaşlarına kötülük yapmak için düzenlemeler yapan ve sonunda kontrolü daima elinde tutan bir karakter olmuş, ve üzülerek söyleyeyim sevimsizlik diz boyuydu. Rejiden emirler yağdırmaya ne meraklıymış da haberimiz yokmuş.

Şakalara alet edilenlerin zekalarıyla alay noktası onları ilgilendirir, onlarda samimi değildiler, sanki hepsi rollerini oynayıp  görevlerini yaptılar.

Yapılan şakaların:

Sosyolojik anlamı var mıydı, hayır.

İnsan psikolojisinde neyi anlattı güldürerek, ben anlamadım anlayan varsa buyursun.

Candid Camera Şakaları 'Böh diyelim bakalım ölecek mi bayılacak mı, yiyecek mi' tarzı basit bir iş olarak algılanmış. Ve sonuç eşşek şakaları olmuş.

Halbuki Funt'ın bu reality show'u 1964 yılında Cornell Üniversitesinin eğitim araştırma ve çalışmaları arşivine girmiş bir iş. İşin meraklısı bir iletişimci arkadaşımdan aldım bu bilgiyi ayrıca gizli değil wikipedi de yazıyormuş.

İsmi ise hiç olmamış, 'Demet Akbağ ile Çok Aramızda' duymayan kalmayan işin aramızdası mı olur, velhasıl titizliğiyle maruf Demet hatun bu işte itibarından yemiş, değmiş mi bilemem ama yazık olmuş.

Medya ilişkiler zincirinde yerini bulmuş ve arkadaşa para kazandırma operasyonu!...

Sacit ASLAN