Simge Sağın: "Tek idolüm babam"
Son yılların en başarılı kadın vokallerinden biri olan Simge , GZone dergisi için içten bir söyleşi gerçekleştirdi.
GZone'dan Mert Bell'in röportajı...
"Yeni Çıktı" albümü çok iyi şarkılarla dolu olmasına rağmen hak ettiği ilgiyi görmedi, bunu neye bağlıyorsun? O albümün ardından hevesin kırıldı mı?
Müzisyen bir ailede büyümüşsün. Çocukken müzikte
idollerin kimlerdi?
Tek bir idolüm vardı, o da babamdı. Evde müzik sesi eksik
olmazdı. Hayran hayran onu dinlerdim.
Müzikle ilk buluşman nasıl oldu, kendine müzikten bir
kariyer yapmaya nasıl karar verdin?
Dediğim gibi babam müzisyendi. Çocukluğumda çok büyük
hayranlık ve sevgi ile müzikle tanıştım ve küçüklüğümden beri evde
müzik sesi hiç eksik olmadı. Taa o zaman müzik ile uğraşmaya karar
verdim. İlerleyen yıllarda da İ.T.Ü. Devlet Konservatuvarı'nı
kazandım. Müziğe olan tutkum işim oldu. Büyük bir aşk benim
için!
Albüm yapma aşamasına kadar neler
yaşadın?
Bu alanda mutlu olduğumu fark ettiğim andan itibaren okulunu
okuyacağıma karar vermiştim. Zaten babam da ''Bu işi
yapmak istiyorsan, okulunu okumalısın.' diyerek bana
destek oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na
girdim ve bir yandan okurken, diğer yandan aktif olarak iş hayatına
başladım. Bir çok isme uzun yıllar vokalistlik yaptım,
biliyorsunuz. Zamanının geldiğini hissettiğim anda da ilk albümümü
yayımladım.
"Yeni Çıktı" albümü çok iyi şarkılarla dolu olmasına rağmen hak ettiği ilgiyi görmedi, bunu neye bağlıyorsun? O albümün ardından hevesin kırıldı mı?
Hevesim kırılmadı aksine daha da heveslendim diyebilirim.
Evet, dediğiniz gibi albümdeki şarkılar çok iyiydi fakat bu bir
ekip işi. Şarkılar ne kadar iyi olursa olsun bir işin başarıya
ulaşabilmesi için aranjöründen basın danışmanına kadar tüm ekibin
aynı ruhta, aynı frekansta olması gerekiyor. “Yeni Çıktı” benim
için büyük bir adımdı diyebilirim.
“İçim dışım birdir. Beni dışarıdan nasıl
görüyorsanız, içeride de öyleyim aslında…”
Özellikle son 2 yıldır şarkılarınla gündemde sıkça yer
almana rağmen senin kişiliğin hakkında çok şey bilmiyoruz. Kendine
saklı bir insan mısın?
İçim dışım birdir. Beni dışarıdan nasıl görüyorsanız, içeride
de öyleyim aslında. Kendime saklı değilim, tam tersi sosyal ve dışa
dönük bir insanım. Arkadaşlarımla, sevdiklerimle ve ailemle vakit
geçirmeye bayılıyorum. Bir dakika bile boş durmayı sevmiyorum.
Hayatımda dürüstlüğe çok önem veririm.
Evde ve dışarıda zamanını nasıl geçiriyorsun? Hayatta
neler seni keyiflendiriyor?
Sürekli müziğin içerisindeyim. Zamanımın çoğu üretmek ve
çalışmakla geçiyor. Boş zamanlarımda ise sevdiklerimle beraber
vakit geçirmeye çalışıyorum. Evdeyken mutlaka yemek yaparım.
Hayatta en keyif aldığım şeylerden biri kamp yapmak. Fırsat
buldukça Ege sahillerine kaçıp, kamp yapmayı tercih ediyorum. Onun
haricinde haftada en az üç gün pilates ve yoga yapıyorum.
Pop müzikte erkeklerin aksine kadınlar ligi çok
kalabalık ve herkes çok hırslı. Bu aşırı rekabetçi durum sana ne
hissettiriyor?
Her işte rekabet vardır. Rekabet olan yerde her zaman daha iyi
işler ortaya çıkar. Son dönemde müzik sektöründe büyük değişimler
yaşandı. Özellikle dijitalleşmenin sonucunda değişen dengeler ve
yeni sistem müzik ile kendini ifade etmek isteyen herkese imkan
sağladı. Bu durumdan gayet memnunum. Çeşitlilik ve farklılık
her zaman güzeldir.
Sen ve İrem Derici'nin poptaki yeni güçlü kadın
dalgası olacağına inanıyoruz. Sana da artık sizin zamanınız gelmiş
gibi geliyor mu?
Çok teşekkür ederim. Bu bir anda yakaladığım bir durum değil.
Çok uzun zamandır müzik sektöründeyim. Zamanı geldi mi gelmedi mi
inanın bilmiyorum. Ben sadece üretmeye ve içimden geleni ortaya
koymaya devam ediyorum.
Peki Demet Akalın mı Gülşen mi Hande Yener
mi?
Hepsi alanında başarılı ve kendini ispatlamış sanatçılar. Bu
işin mutfağında büyük emekler var. Ben kıyaslama yapmanın doğru
olduğunu düşünmüyorum.
Birlikte çalıştığın müzisyen ve şarkıcılardan en çok
kimlerden etkilendin?
Hepsi birbirinden başarılı ve alanında iyi olan isimlerdi.
Birbirinden ayırmak inanın mümkün değil. Hepsinden öğrendiğim çok
farklı şeyler var.
“Hiçbir şarkım Miş Miş gibi olmayacağı gibi,
hiçbiri bir Yankı bir Kamera veya bir Prens & Prenses gibi de
olmayacak…”
Kimleri dinlemekten keyif alıyorsun?
Güzel olan her tür müziği dinliyorum. Rasmus Faber dinlemeyi
çok seviyorum. Dinlerken kendimi çok iyi hissediyorum. Onun
haricinde Amy Winehouse'ı severim. Erykah Badu'ya da bayılırım.
Tarz olarak bu elektronik müzik ilgimi çekiyor. Madeon'u severim o
anlamda. Daft Punk'ta dinlerim. Son dönemlerde Bruno Mars'ı çok
dinliyorum. Son olarak dünyadaki pop örneklerinden vermem gerekirse
eğer Katy Perry diyebilirim.
"Miş Miş" gibi çok başarılı bir şarkıdan
sonra yeni şarkı seçiminde başarısızlık endişen oldu
mu?
Miş Miş büyük bir şanstı benim için. Çok başarılı bir işe imza
attık ve bundan sonra üzerine ne koyabiliriz, nasıl yapabiliriz
diye endişe duymadım değil. Fakat bu başarısız olur muyum düşüncesi
değil sadece üzerine ne koyabilirim düşüncesiydi. Yaptığımız
işlerin hepsi birbirinden farklı. Hiçbir şarkım Miş Miş gibi
olmayacağı gibi hiçbiri bir Yankı bir Kamera veya bir Prens Prenses
gibi de olmayacak.
“Prens & Prenses" gibi arabesk tınıları
içeren şarkıları bile saf pop ağzıyla, hiç ağdalandırmadan
yorumluyorsun. Bu pop müzikte artık hasret kaldığımız bir durum.
Senin için bilinçli bir tercih mi?
Prens & Prenses 3 yıldır aklımızda olan ve bekleyen bir
şarkıydı. Ersay Üner tüm marifetini döktü yine ortaya. Dediğim gibi
bu tamamıyla bir ekip işi. Siz bir şarkı yorumluyor ve insanların
beğenisine sunuyorsunuz fakat bu işin arkasında koca bir ordu var
aslında. Tüm ekibime tekrar teşekkür ederim.
Ozan Bayraşa ile kimyanız çok iyi tuttu. Peki yeni
hedefiniz nedir? Artık yeni bir albüm yapman gerekmiyor mu sence
de?
Kesinlikle. Albüm hazırlıklarımız çoktan başladı bile. Şarkı
seçimlerimiz devam ediyor. Yaza yeni bir şarkı hazırlığındayım.
Sonbahar gibi yeni albümümü yayımlamak istiyorum. Çok
heyecanlıyım.
"Yankı" geçen yılın en iyi şarkısıydı, o
şarkıyı bu kadar özel yapan neydi sence?
Çok teşekkür ederim. Şahane bir çalışma oldu bizim içinde. Miş
Miş'ten sonra insanlar da, ben de ne geleceğini merak ediyorduk
açıkçası. Yankı'nın derin bir duygusu var bana sorarsanız. Şarkının
sözünün bestesinin aranjesinin sıfır hata olduğunu düşünüyorum.
Kalabalık bir ekip çalışması oldu ve herkes ruhunu kattı bu işe.
Şarkıya hizmet eden doğru bir hikaye ve kurgulanmış klip eşliğinde
Türk pop müziğinde uzun yıllar dinlenilecek bir şarkı oldu.
Eskişehir 222'deki canlı performanslarını dinlemiş
biri olarak sahnede çok rahat olduğunu biliyorum. O tecrübeyi nasıl
kazandın? Gelecekteki konser planların neler?
Vokalistlik yaptığım dönemlerde bütün çalıştığım sanatçıların
sahnelerini çok iyi gözlemledim ve onlardan çok şey öğrendim. Çok
çabaladım diyebilirim. Konserlerimiz devam ediyor sevenlerimle
buluşmak, şarkılarımı söylemek hayatta aldığım en büyük keyif
diyebilirim
Videolarındaki görseller de çok iddialı, hep farklı
işler ortaya koyuyorsun. Video yaratım sürecine ne kadar dahilsin,
nelerden ilham alıyorsun?
Ben en çok işime yatırım yapmayı seviyorum. En iyisinin olması
ve içime sinmesi için elimden geleni yapıp, tüm süreçte dahil
olmaya çalışıyorum. Bütün projelerimin prodüktörlüğünü ben ve Ozan
yapıyoruz. Bu da bir ekip çalışması. Hangi proje için kimi
seçtiğiniz çok önemli. O noktada biraz araştırmacı biraz da
şanslıyım diyebilirsiniz.
"Kamera" şarkısının talihsiz
bir seçim olduğunu mu yoksa talihsiz bir dönemde mi piyasaya
sürüldüğünü düşünüyorsun. Hak ettiği ilgili görmediğini
düşünüyoruz.
Kamera şarkısının da enerjisi çok yüksekti ve güzel tepkiler
aldı. Youtube grafikleri ve radyo grafikleri aynı şeyi söylemiyor.
Aslında dinlenme olarak yeteri kadar insana ulaştı ama izlenme
olarak dediğiniz gibi izlenmedi…
“LGBT'nin yaptığı çalışmalar ile farkındalık
yarattığını düşünüyor ve takdir ediyorum…”
Türkiye'deki LGBTİ hareketinin son yıllarda ilerleme
kaydettiğini, daha görünür olduğunu düşünüyor musun?
Kesinlikle ilerleme kaydettiğini düşünüyorum. İnsanların
fikirlerini daha açık görüşlü olarak ortaya koyabildiklerini,
LGBT'nin yaptığı çalışmalar ile farkındalık yarattığını düşünüyor
ve takdir ediyorum
Kendini şu an Türkiye'de sanatını icra ederken özgür
hissediyor musun? Sence daha çok özgürlük kazanmak için için neler
yapmalıyız?
Dünyada insanların genel olarak özgür olduklarını
düşünmüyorum. Özgürleşebilmek için bir çok kuralı kaideyi yok
saymak gerekiyor. Toplumların kendilerine göre değer yargıları var.
Bu yüzden sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada sonsuz özgürlüğün
olduğuna ve olabileceğine inanmıyorum. Ben sadece işimi hissettiğim
ve doğru gördüğüm şekilde yapmaya çalışıyorum.