Varol Ersoy: "Reha Muhtar kankası Cengiz Semercioğlu'na destek vermek isterken çam üstüne çam devirdi.."
Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar, hediye cep telefonu karşılığı
reklam yazısı yazan kankası Cengiz Semercioğlu’na destek verdi ama
bunu yaparken deyim yerindeyse kaş yarıp, göz çıkardı.
Önce Reha Muhtar’ın “CENGİZ SEMERCİOĞLU VAKASI VE MEDYA ETİĞİ”
başlıklı dünkü yazısını okuyalım:
“Dün birçok telefon geldi bana;
’Benim de başıma aynı şey geldi’ diyordu telefondakiler...
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu’nun Samsung
telefonuyla ilgili başına gelenlere baktıkça, içimden
gülüyordum...
Türkiye medyası, küçük bir olaydan günlerce ‘tefrika çıkartıp’
kendisinin ne kadar etik! davrandığını göstermeye çalışır...
Maça Kızı otelde lahmacunun elli liraya satıldığını gösterip ne
kadar da ‘halkçı ve fakirden yana’ bir medya olduğunu ispat! etmeye
yönelir...
Aynı medya Bodrum’da 10 milyon dolara satılan evler hakkında hiç
sesini çıkarmaz...
’Arkadaş 10 milyon dolara yazlık ev mi olur, bu paraya New York’ta
Central Park’ın karşısında ev alırsın... Paris’te Avenue Foch’ta
dubleks çakarsın’ demez...
Medyadaki etiği gerçekten sorgulamak istiyorsanız, ‘haber ile
reklam bağlantısı’ arasındaki ilişkileri iyice incelemiş olmanız
gerekir...
Hangi haberciler, hangi reklam bağlantılarından dolayı hangi
haberleri yapmazlar?..
Hangi işverenlerden ‘reklam vermelerini ister’, reklam vermedi mi
de ürünlerini tukaka ederek üstüne gider?..
Kamuoyunu bu derece yakından ilgilendiren, herkesin özel bilgisini
deşifre eden, bunun ötesinde eşini, sevgilisini aldatanların başına
bela olacağından başlı başına bir toplumsal magazin boyutu olan
koskoca haber neden görmezden gelinir?..
Reklam bağlantılarıyla bu konunun arasında bir bağlantı var
mıdır?..
Bunlar etik!! medyamızın ele aldığı konular değildir...
’50 liraya lahmacun olur mu?.. Cengiz’in telefon faturası nerede?..
’ gibi global!! sorular daha keyifli ve toplumsal ahlaka
uygundurlar!!!
Cengiz’in (Semercioğlu) iki bin liralık cep telefonunu nasıl aldı
diye başına gelmedik kalmadı...
Hürriyet’in koskoca ombudsmanı sevgili kardeşim Faruk Bildirici
bile konuya dahil oldu...
Olsun varsın da...
Sevgili Faruk ve diğer ombudsmanlardan bu vesileyle bir ricam
olacak...
’Lahmacun elli lira olur mu, Cengiz telefon mu aldı gibi!’, incir
çekirdeğini doldurmayacak promosyon bağlantılarına son verip büyük
voleler üzerine bir çalışma yaparlarsa hem beni hem de duyarlı
kamuoyunun merakını tatmin ederler...
Medyada yer alan reklamlarla, hazırlanan sayfalar ve yapılan
haberler, manşetler arasındaki ilişkileri bir etüt etseler
diyorum...
Bu konuda okul arkadaşım Faruk’a sonsuz derecede güvenim var...
Eski sosyalistlerdendir...
İsterse Leyla Zana’yı yazdığı kitap çalışması gibi muhteşem bir
çalışma yapar...
Tarihe ibret belgesi olur, gelecek kuşaklar yararlanır!..
İşkembeden sallayanlar da tarihe karışır!..
Mutlaka yapacaktır da bunu Faruk...
Belki şimdi değil... ”
***
Nasıl; birçoğunuz Reha’nın ne demeye çalıştığını anlamadınız değil
mi?
Özeti şu:
“Bizim ülkede bütün gazeteler reklam için haber yaparlar, bazı
haberleri de reklam gelirleri düşmesin diye görmezden gelirler… Bu
durumda Cengiz’in reklam karşılığı aldığı 2 bin liralık bir cep
telefonunun lafı mı olur?”
***
İnsan Reha gibi zamanında milyon dolarlık transferler yapıp,
Boğaz’ın en pahalı yalılarından birinde oturursa, elbette 2 bin
liralık hediye telefon kendisi için pek fazla bir anlam
taşımaz…
Bak kardeşim Reha:
Bilirim; Cengiz senin karagün dostundur…
Ne zaman bir kaçamağın ya da yanlışın olsa hemen cankurtaran simidi
niyetine bir yazı yazar ve senin nefes almanı sağlar…
Görünen o ki şimdi sen de ona borcunu ödemeye çalışıyorsun…
İyi de bari biraz mantıklı ol Reha…
Ayıbın, ahlaksızlığın, suçun büyüğü küçüğü olmaz…
Sen hiç mi hukuk dersi okumadın?
Diyelim ki okumadın; peki hiç gazete de mi okumadın?
Bu ülkede aç kaldıkları için bir çekmek çalan ve bu yüzden 6 yıl
hapis cezasına çarptırılan çocuklar olduğunu da mı bilmiyorsun
Reha?
Büyük ahlaksızlıkların hesabı sorulmuyor diye, küçük
ahlaksızlıkları kendiliğimizden yok mu saymalıyız senin mantığına
göre…
O zaman hiç haber yapmayalım Reha?
Yolsuzlukları, ahlaksızlıkları, usulsüzlükleri hiç gündeme
getirmeyelim.
***
Daha ne diyeyim Reha…
Medya etiğini küçüksemek, etik lafının yanına ünlem işareti koymak
sana pek yakışmış…
Çünkü sen; üç kuruşluk reklam geliri yani raiting uğruna bu ülkede
haberciliğe çağ atlatan adamsın!
Böyle bir destek yazısı da en çok sana yakışırdı!
VAROL ERSOY