Yaşam kaynağı suyu bol bol için

Hayati fonksiyonlarımızın sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için su tüketmek çok önemli. Ancak azı zarar, çoğu da… Önemli olan dengeli bir şekilde su tüketimini sağlamak.

Yaşam kaynağı suyu bol bol için
Akşam'dan Nil Şahin Gürhan'ın yazısı...

SUSAMADAN SU İÇELİM 

Yaşam kaynağımız su canlılığımızın devamı ve metabolizmamızın çalışması için en temel maddelerden biridir. Yemek yerken ağzımıza aldığımız ilk lokmadan itibaren çiğneme başladığında tükürük yapısındaki su göreve başlar ve sindirim sisteminde çözücü olarak görev alır. Vücut ısımızın dengelenmesi suyla sağlanır. Kanımızın yüzde 90’ı sudur dolayısıyla kan dolaşımında suyun hayati önemi vardır. Zararlı atıkların vücudumuzdan atmak için de suya ihtiyacımız vardır, idrarımızın yüzde 97’si sudan oluşur. Kısacası her zaman her koşulda vücudumuzun sürekli suya ihtiyacı vardır. Normal şartlarda kanımızda sodyum konsatrasyonunun artması durumunda su içme ihtiyacı oluşur ve susama hissi başlar. Kanda sodyum konsantrasyonunun yüzde 1 oranında artması bile susamayı başlatır. Susamak beyindeki hipotalamus tarafından kontrol edilir. Ancak yoğun stres, aşırı çay kahve tüketimi, hareketsiz yaşam ve su içmeme alışkanlığı gibi birtakım faktörler susama hissini gölgeleyerek yeterli su tüketimini engelleyebilir. Ayrıca hastalık durumunda susama azalır. Bebekler ve yaşlılarda da yeterli ölçüde susama olmayabilir. Metabolizmamızın sağlıklı ve dengeli çalışması için her gün en az 1.5 litre su içmeliyiz. Özel durumlarda, soğuk algınlıkları, zehirlenme, enfeksiyon gibi sağlık problemleri yaşadığımızda, zayıflama diyetlerinde, sıcak havalarda, spor yaptığımızda, çok çay kahve tükettiğimizde, ağır yemekler yediğimizde vücudumuzun su ihtiyacı artar. O zamanlarda 2- 3 litre hatta kişisel farklılıklara bağlı olarak 4 litre bile su tüketmeniz gerekebilir. Susamayı beklemeden bol bol su içmeliyiz. Ancak aşırı zorlayıp mide bulantısı raddesine getirip sudan nefret etmemek şartıyla. Özellikle emziren annelerin su tüketimi çok daha önemli, yeterli su içmezse yeterli sütü olamaz.

DENGELİ OLMALI 

Ayran, taze sıkılmış meyve suları, az şekerli limonata, açık bitki çayları su kaybını destekleyecek içeceklerdir.  Taze sebze ve meyvelerin yapısındaki su da su ihtiyacını destekler. Ne kadar çok mevsim meyvesi ve sebzesi yersek vücudumuzun su dengesi o kadar iyi sağlanır. Vücudumuzda alınan ve atılan su dengeli olmalıdır. Vücudumuzda su kaybı idrarla, nefes ve terleme yoluyla olur. Yaz aylarında sıcak havalarda terlemeyle su kaybı daha çok olur. Yoğun egzersiz ve enerji kaybında, zayıflama diyetlerinde de su kaybı çoktur. Bu durumlarda daha fazla su içerek su dengesini sağlıklı ölçülere getirebiliriz. Ancak fazla su alır ve bu suyu yeterince atamazsak ödem oluşur. Kaybettiğimiz kadar su tüketmezsek de yetersiz suya bağlı dehidratasyon dediğimiz su kaybı gelişir. Vücudumuz, sahip olduğu suyun yüzde 1-2’sini kaybetmeye başladığında performansta azalma görülür. Aşırı su atımı, diyare (ishal), aşırı kusma ve şiddetli yanıklarla meydana gelebilir. Su kaybı devam ettikçe sağlık durumu daha da kötüleşir. Vücudumuzdaki suyun yüzde 20’sinin kaybı ise ölümle sonuçlanır. Hassas su dengesini bozmamak için susamadan su içme alışkanlığı kazanılmalıdır. Çünkü susuzluk hissi vücuttan bir miktar su kaybedildikten sonra oluşur. Susuzluğun olumsuz etkilerinden korunmak adına gün içinde sosyal ve yaşam koşullarımıza göre ayarlayarak bizi rahatsız etmeyecek şekilde sık sık su içmeliyiz. 

NİL ŞAHİN GÜRHAN / AKŞAM