Yüksek Sadakat: 'Eurovision gay bir organizasyon'

Yüksek Sadakat, finale kalamadıkları Eurovision şarkı yarışmasını ‘Dünyanın en gay organizasyonlarından biri’ diye tanımladı.

Yüksek Sadakat: 'Eurovision gay bir organizasyon'

 “Yarışmadan önce gittiğimiz ülkelerde televizyon programlarına çıktık, röportajlar verdik. O kadar şey soruyorlar ki... Eurovision dünyadaki en büyük gay organizasyonlarından biridir. Bizim cinselliğe bakışımızı da sordular.

* Bize, ‘Burada pek çok insan eşcinsel, sizlerse maço tipli adamlarsınız. Pop değil, rock müzik grubusunuz. Ne işiniz var burada?’ diyen bile oldu.

* Eşcinsel değiliz ama dünyayı değiştirmeye çalışan insanları hiçbir zaman elimizin tersiyle itmedik.   Orada sizin yaratacağınız  kamuoyu çok önemli.”

“ALBÜMDE BiR YERE KADAR SERTLEŞEBiLiYORUZ”

Yeni albümleri ‘Renk Körü’nün daha sert, daha rock’n roll olduğunu   söyleyen Yüksek Sadakat grubundan Kenan Vural , “En sıkıntılı an, provalarda  bir fikir ortaya atıldıktan sonra onu çalmak yerine eleştirmek” diyor.

* Yeni albümünüz ‘Renk Körü’nün oluşum sürecinden bahseder misiniz biraz?
Kenan Vural:  Eurovision’a gitmeden önce albüm kayıtlarını kafamızda bitirmiştik. ‘Onlar Bizi Dinlerler’, ‘En Büyük Aşk’ ve ‘Küçük Kral’ı döndükten sonra kaydettik. Miksler,  mastering, fotoğraf çekimi derken bu zamana kadar geldik. 

* Bu albümün, ‘Katil&Maktül’den  farkı ne?
K.V.:  Şarkıların sözel yapısında belirgin bir fark var. ‘Katil&Maktül’, bir hayal kahramanın hayatına açılan pencereydi. ‘Renk Körü’  ise kadın- erkek ilişkileri üzerine tartıştığımız ve bir şeyler anlatmaya çalıştığımız şarkılar silsilesi. Bu albümde ben dört tane şarkı yazdım. Bunların ikisinin bitmesine yakın Kutlu’nun (Özmakinacı) dokunuşları oldu.   Bu da bir ilk.

* Röportaja başlamadan önce rock’n roll bir albüm yaptığınızı söyleyenler olduğundan bahsettiniz...
K.V.: Evet, dinlettiğim  arkadaşlarımdan genelde aynı şeyleri duydum. Bu albümün biraz daha sert, daha rock’n roll olduğunu söylediler. Bana bir gün şöyle bir soru da geldi: “Konserlerinizde çaldığınız müzik albüm kayıtlarına göre daha sert, bilerek mi yapıyorsunuz?” Hayır bunu bilerek yapmıyoruz. Albümde bir yere kadar sertleşebiliyoruz sonuçta.

* Beş kişi birlikte hareket ediyorsunuz... Çatıştığınız zamanlar oluyor mu?
Alpay Şalt:  Prova aşamalarında, parçaların düzenlemesi yapılırken tabii ki çok tartışmalar oluyor. Çünkü işe yoğunlaştığınız zaman herkes kendi fikrini hararetle savunuyor. 
K.V.:   En sıkıntılı an, provalarda bir fikir ortaya atıldıktan sonra onu çalmak yerine eleştirmek. Hiç öyle kırıcı tartışmalarımız olmaz ama. Sonuçta herkesin istediği şey parçayı olabildiğince iyi noktaya getirmek. Hepimizin müzikle ilgili olgunlaşmış fikirleri var. 

* Albümdeki favori şarkılarınız?
A.Ş.:  ‘Sen Kanma Yarınlara’  bayağı enteresan bir parça oldu, ben onu beğeniyorum. Bir de albüme koymadığımız bir parça vardı, favorim oydu benim. 
K.V.: ‘ Onlar Bizi Dinlerler’ çok eğlenceli bir parça. ‘Haydi Gel İçelim’in devamı gibi. Aynı enerjiye sahip. Sıralama “O parçanın arkasından hangisi güzel olur?” diye devam etti. Ben hepsini dinlerken ve söylerken acayip zevk alıyorum.

“Sonuç bizi de üzdü”

* Eurovision Şarkı Yarışması sizin için nasıl bir deneyim oldu?
A.Ş.:  Öyle bir organizasyonun içinde bulunmak, başka sanatçılarla müzik üzerine konuşabilmek... Bunlar çok büyük deneyimler. Üzerine  para verseniz yapılmayacak şeyler. Onun için çok şanslıyız.

* Çıkan sonuçtan sonra “Ya hayranlarımızı kaybedersek” diye düşündüğünüz oldu mu? Böyle bir korku yaşadınız mı?
K.V.:  Bizi tanıyan ve seven insanlar yaptığımız müzik üzerinden bizi değerlendiren insanlar. Bu grup Eurovision’dan başarı sağlamayarak döndü, sevmeyelim bunları artık. Böyle bir şey demeleri mümkün mü? Müziğinizi anlayarak sizi seviyorlarsa, sırt çevirmezler. Aksine ben başarısızlık gibi görünen bu derecenin bizi seven insanlarla aramızda daha sıkı bir bağ oluşturduğunu iddia ederim. Çünkü böyle geri dönüşler aldık.
A.Ş.:  Tabii biz de iyi bir derece getirmek isterdik. Olmadığı için üzüldük ama bu dünyanın sonu değil. Elimizden geleni yaptık. Parçamıza da güveniyorduk. Olmadı.

* Bu yılki Eurovision temsilcimiz Can Bonomo için neler söyleyeceksiniz?
A.Ş.:  Can Bonomo güzel işler yapan biri. Bazı arkadaşlar “Pek tanımıyoruz” diye konuşmuşlar...  Yeteri kadar sesini duyuramadı. Ben iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. Değişik işler yapan birisi. Güzel bir parça yapacağına inanıyorum.

* Temsilci olmak nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
K.V.:  Hem tarihinizi hem kültürünüzü iyi bilmeniz ve bunları da yabancı bir dil konuşarak adam gibi anlatmanız gerekiyor. Yarışmadan önce gittiğimiz ülkelerde televizyon programlarına çıktık, röportajlar verdik.  O kadar şey soruyorlar ki... Eurovision dünyadaki en büyük gay organizasyonlarından biridir. Bizim cinselliğe bakışımızı da sordular.  Bize, “Burada pek çok insan eşcinsel, sizlerse maço tipli adamlarsınız.  Pop değil, rock müzik grubusunuz. Ne işiniz var burada?” diyen bile oldu.  Eşcinsel değiliz ama dünyayı değiştirmeye çalışan insanları hiçbir zaman elimizin tersiyle itmedik. Orada sizin yaratacağınız kamuoyu çok önemli. 

*Siz nasıl bir izlenim bıraktığınızı düşünüyorsunuz?
K.V.:  İlk yaptığımız basın toplantısından sonra 100’den fazla gazeteci bizi ayakta alkışlayarak uğurladı. Hem şarkımızla hem duruşumuzla o yarışmada ilk üçten sonraki bir derecede olmamıza bizden çok Avrupa basını şaşırdı. Ama bizim şunu anlatmamız gerekiyor; Eurovision bir hayat memat meselesi değil,  Avrupa Yayın Birliği’nin düzenlediği bir festival.  Yarışma da biraz bunun baharatı. Önemli olan orada bulunmak.

SENEM AYDIN



Konular Röportaj