‘Karanlıklar hormonu' gece lambasını sevmiyor
‘Karanlıklar hormonu' gece lambasını sevmiyor
Ankara Endomer Pediatrik Endokrinoloji Merkezi Başkanı Doç.Dr.
Ergun Çetinkaya, çocukları büyüten büyüme hormonunun gece uyurken
daha fazla salgılandığını belirterek, “Büyüme hormonunu arttırıcı
özelliği olan melatonin hormonunun salınımı engellememek için
çocuklarımızın yatak odalarında gece lambalarını yakmamamız ve
karanlıkta uyumalarını sağlamamız daha doğru olur” dedi.
Melatonin'in hücreleri yenileyici, bağışıklık sistemini
düzenleyici, vücudun biyolojik ritmini ayarlayıcı, anti-oksidan ve
yaşlanmayı geciktirici özellikleriyle her derde deva hormon
olduğunu vurgulayan Doç.Dr. Çetinkaya, bu hormonun gece
salgılandığı için ‘Karanlıklar hormonu' olarak bilindiğini söyledi.
Özellikle büyümeyi artırıcı ve ergenliği başlatıcı özelliklere
sahip melatoninle ilgili olarak açıklama yapan Özel Ankara Endomer
Pediatrik Endokrinoloji Merkezi Başkanı Doç.Dr. Ergun Çetinkaya,
“Işığı sevmeyen, ışıkla karşılaştığında engellenen melatonin için
yatak odalarımızdan, özellikle çocuklarımızın uyuduğu odalardan
gece lambalarını kaldırmamız gerekiyor” dedi. Melatoninin sağlıklı
yaşam için çok önemli olduğunu vurgulayan Doç.Dr. Çetinkaya,
çocuklarda büyümeyi artırıcı bir hormon olan melatoninin
bilinmeyenlerini anlattı:“Çocuklarımızı ‘Uyusun da büyüsün’
ninnileriyle uyuturuz. Gerçekten de eskiler doğru söylüyorlar.
Çocuklar uyudukça büyürler. Bu konuda büyümeyi artırıcı bazı
önlemler vardır. Bunlardan biri de yaşamımızda büyük öneme sahip
olan melatonin hormonu. Bu hormonun üretimi ve salınımı karanlık
ile başlar, aydınlık ile sona erer. 23.00- 05.00 saatleri arasında
salgılanan melatonin 02.00-04.00 arasında en yüksek değerlerine
ulaşır. Aydınlık döneminin uzaması veya aniden ışığa çıkılması
melatonin üretimini durdurur.”
Doç.Dr. Çetinkaya, hücreleri yenileyici, bağışıklık sistemini
düzenleyici, vücudun biyolojik ritmini ayarlayıcı, anti-oksidan,
yaşlanmayı geciktirici özellikleri olan melatonin hormonu konusunda
yapılan araştırmayla ilgili bigi verdi. Doç.Dr. Çetinkaya,
“Özellikle görme engelli kişilerde kanser olma riskinin diğer
kişilere oranla çok daha az olmasının sebebini görme engellilerde
melatonin hormonunun fazla olmasıdır” diye konuştu.
Doç. Dr. Çetinkaya, melatonin hormonunun yeterince salgılanmadığı
durumlarda vücut direncinin düştüğünü, hücrelerin yeterince
yenilenemeyeceğini bildirirken, “Vücudumuzun biyolojik saati
korunup, ritmi ayarlanamaz ve ‘jetlag' diye tanımlanan, genellikle
uzun süreli uçak yolculuklarından sonra görülen klinik bulgular
ortaya çıkar. Bunlar; uykusuzluk, yorgunluk hissi, iştahsızlık,
hazımsızlık, zihinsel ve fiziksel performans kaybı, reaksiyon
zamanında uzama, hafızada azalma gibi bulgulardır” dedi.
Geceleri her yerin ışıl ışıl aydınlık olmasının yaşamımızı aslında
olumsuz etkilediğini belirten Doç.Dr. Çetinkaya, “Bu farkında
olmadan insan hayatında melatonin hormonunun azalması anlamına
geliyor. Işıklı ortamlar bu hormonu azaltırken aynı şekilde
depresyon da melatonin hormonunu olumsuz etkiliyor. Bu nedenle
depresyon tedavisinde kullanılan birçok ilaç melatonin seviyesini
arttırarak etki eder” dedi.
Ankara Endomer Başkanı Doç.Dr. Ergun Çetinkaya, karanlıkta uyumak
gerektiğini gerekiyorsa solgun ve kırmızı ışığın tercih
edilebileceğini anlatırken “Televizyon karşısında uyuklamamalıyız.
Düzenli ve yeterli uyumalıyız. Mümkünse gece çalışmalarını gündüze
kaydırmalıyız. Stres, üzüntü ve öfkeden uzak durmalıyız. Alkol,
sigara, kahve, fazla çay tüketmemeli, uykudan önce egzersiz
yapmamalıyız” diye konuştu.
Melatonin için vişne, lahana, badem, fındık, yer fıstığı, kızılcık,
papatya çayı, anason-rezene çayı, soya fasulyesi, ton balığı
yememiz gerektiğini belirten Çetinkaya, bu gıdaların akşam
saatlerinde alınmasının daha faydalı olduğunu söyledi. Çetinkaya,
“Melatonin ilaç olarak alınabilir mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Melatonin ilaç olarak özellikle jetlag için kullanılmaktadır.
Bilinçsiz ve düzensiz kullanımı hiçbir şekilde tavsiye edilmez.
Nedeni sadece geceleri yükselen bir hormon olması nedeniyle yüksek
olmaması gereken gündüz saatlerinde kan düzeyini yükseltecek
şekilde ilaç alımının yarar yerine zarar vermesidir. Dolayısıyla
doğal yollarla vücudun kendi salgısını arttıracak davranış
kalıplarına geçilmesi daha uygun olur.”