’Evde kalmış Nisa Nur’dan açıklamalar...
Eylem Yıldız, Asmalı Konak'ta evin küçük kızıydı. 2005'te 'Umut Veren Genç Kadın Oyuncu' ödülünü aldı. Şimdi ise 'Çakıl Taşları'nda 'evde kalmış Nisa Nur'u canlandırıyor.
Televizyon izleyicisi Eylem Yıldız’ı Asmalı Konak’ta aşklarıyla
biraz sorun yaratan ’Zeynep’ rolüyle tanıdı. 2005’te Atıf Yılmaz’ın
filmi ’Eğreti Gelin’le sektördeki şansını ikiye katladı. Uzunca bir
ara verdiği televizyona bir komedi dizisiyle döndü. Eylem Yıldız,
Fox TV’deki ’Çakıl Taşları’nda, ’evde kalmış’ Nisa Nur için dikkat
çekici bir performans gösteriyor şimdi.
Yıldız’la yoğun geçen çekimlerinin arasında kısa da olsa görüşme
fırsatı bulduk.
- Nisa Nur rolü hangi yönüyle çekici geldi
size?
Çok renkli bir karakter; her an her şeyi yapabilecek komik biri.
Dizilerde böyle rolleri yakalamak kolay değil. Oyunculuk gerektiren
bir karakter. Bir oyuncu için komedide oynamak zevkli bir şeydir.
Dram bir yerden sonra sıkıcı hale dönüşebiliyor.
- Önceki rollerinizden biraz farklı
galiba...
Evet öyle. İlk defa yaşıma uygun birini oynuyorum. Daha önce lise
öğrencisi, üniversite öğrencisi gibi hep yaşımdan genç karakterleri
oynadım. Pek çok kişi komedinin bana yakıştığını düşünüyor. ’Evde
kalmış’ sıfatı yakıştırılan kızlardan biri Nisa Nur. Annesi
evlendirip mürüvvetini görmek istiyor, o da bir yandan buna
inanmış. Ama diğer yandan okumak da istiyor. Aslında çok zeki bir
kız, fakat farkında değil.
- Bir oyuncu karizmatik rollerde görünmeyi daha çok istemez
mi?
İnsan bir yerde belki de gençlikten ya da konservatif eğitimden
olsa gerek, ağır rollerin karizmatik oyuncusu olmak istiyor. Benim
için de uzun süre geçerliydi bu. Komediden kaçtım kaçabildiğim
kadar. Fakat şimdi hayatımın neşeli ve eğlenceli bir dönemindeyim
ve öyle akmasını istiyorum. Bir de 10 yıldır bu sektördeyim, artık
daha cesur davranabiliyorum.
- Özellikle oynamak istediğiniz bir rol var
mıdır?
Bizim Türk sinemasında kadın karakter sıkıntısı var, hep gölgede
kalır kadınlar. Güçlü kadınları oynamak istiyorum. Mesela Halide
Edip Adıvar’ı, beni fiziksel olarak benzettikleri Cahide Sonku’yu
oynamak isterim.
- Aynı zamanda tiyatrocusunuz. Yedi yıl Erzurum Devlet
Tiyatrosu’nda oynamışsınız...
Hala Devlet Tiyatrosu oyuncusuyum, sekizinci yılımdayım. Sezon
açıldığında, Erzurum’a bazı oyunlarda oynamak için yine gideceğim.
Yalnızca Erzurum’la kalmıyor bir de, Doğu’daki diğer şehirlere
turneye çıkılıyor.
ERZURUM’DA YAŞAMAK İSTANBUL’A GÖRE FARKLI VE ZOR
- Erzurum’da tiyatro yapmak zor olsa
gerek...
İstanbul’daki tiyatro seyircisi sakin ve oyunları kendisini
dışarıda tutarak izliyor. Erzurum’da ya da Doğu’daki diğer
şehirlerde seyirci daha katılımcı ve coşkulu oluyor. Her zaman dolu
salonlarda yoğun ilgiyle karşılaşıyorsunuz. Oradaki coşku oyuncuya
da bulaşıyor, daha çok zevk alarak oynuyorsunuz. Ama sahneden
indiğinizde işler değişiyor. Erzurum’da yaşamak, bulunmak çok
mutluluk duyulacak bir durum değil. Hayat burayla
karşılaştırılamayacak kadar farklı ve zor.
- Adana Altın Koza Film Festivali’nde ’Umut Veren Genç
Kadın Oyuncu’ ödülünü almıştınız. Aradana geçen zamanda umduğunuzu
bulabildiniz mi?
Sinema açısından bakarsak pek bulduğumu söyleyemem. Karşıma çıkan
her filmde oynamak gibi bir niyet taşımadığım için, önerilen ama
yer almak istemediğim sinema projeleri de oldu. Uzun bir yolculuk
olarak görüyorum bu işi. Sabır ve biraz da inatçılık gerektiren bir
alan sinema. Bundan sonra iyi bir sinema projesiyle karşılaşacağıma
inanıyorum.
- Birlikte oynamayı çok istediğiniz bir oyuncu var
mıdır?
Şener Şen’le birlikte, baba kızı oynamayı çok
istiyorum.
- Göksel’in klibinde gitar çalıyordunuz, onun öncesinde de
Mor ve Ötesi’nin klibinde görmüştük sizi. Müzikle özel olarak
ilgilenir misiniz?
Göksel çok yakın arkadaşım, mor ve ötesi’nin klibinde de yine
arkadaşlık ilişkisi nedeniyle oynamıştım. Gitar çalıyorum. Aslında
yola ilk önce müzisyen olmayı isteyerek çıkmıştım. Ortaokuldayken
klasik gitar dersleri alıyordum bunun için. Uzun bir süre çalıştım
ama çok başarılı değildim, iyi kulağım yoktu. Vasat bir gitarist
olabilirdim. Oyunculukla da ilgilenmem o sıralarda gitarı bırakmamı
kolaylaştırdı.
DÜNYAYI GEZİYORUM
- Müzik dışında vakit geçirdiğiniz başka uğraşlarınız
var mı?
Seyahat etmeyi çok severim. Genelde kazandığım paraları dünyayı
gezerek harcıyorum. Bunu da çoğunlukla tek başıma yapıyorum.
Gittiğim yerlerde kalma sürem de genellikle üç haftadır. Orayı
anlamaya yetecek bir süre.
- Bize bu yaz bitmeden gitmemiz için nereyi
önerebilirsiniz?
Çok etkilendiğim yeri söyleyerek cevap vereyim. İki yıl önce
Kudüs’e gitmem benim için bir milattır. O günden beri herkese
diyorum; ’Dünyayı anlamak istiyorsanız mutlaka Kudüs’e
gitmelisiniz.’ Dünyadaki, Ortadoğu’daki savaş ortamının,
bölünmüşlüğün bir laboratuarı. İsrail ile Filistin’in eşitsiz
konumu ve gerginlik çok açık biçimde hissettiriyor bunu. Beni daha
çok Yahudilere benzetiyorlardı. Mesela bazı yerlerde Müslüman
olduğumu göstermek için Fatiha okuyordum, şaşırıyorlardı.
- Parti düzenlemeyi sevdiğinizi de
duymuştum...
Evet vaktiyle öyleydi. İnsanları bir
araya getirmeyi ve eğlenmeyi seviyorum. Şimdi artık daha sakin bir
hayat yaşıyorum, duruldum sanırım. Ama ’partilemeyi’ hala
seviyorum, yakında yine bir parti yapabilirim.
Eyüp Tatlıpınar - Akşam