'ACI AŞK' İLİŞKİLERİ SORGULUYOR
"Acı Aşk" filminin oyuncuları neler söyledi?..
* Öncelikle üçünüzü de tebrik etmek istiyorum. “Acı
Aşk”ı çok sevdim. Peki siz senaryoyu ilk okuduğunuzda neler
hissettiniz?
- Songül Öden: Önce “Bu filmde oynamam” dedim. Ayşe’yi anlamakta
güçlük çektim. Songül Öden olarak yargıladım karakteri ve
inandırıcı bulmadım. Bir süre ara verdim, sonra tekrar gittim
bilgisayarın başına. ışte o zaman her şey değişti.
- Halit Ergenç: Ben de senaryoyu ilk okuduğumda bu kadar şey üst
üste gelemez dedim. Ama sonra düşündüm de hayatta her şey
olabiliyor.
* Peki Songül, sonra ne oldu da bayıldın bu
senaryoya?
- S.Ö: Bu benim ilk sinema filmim ve farklı bir şeyde oynama fikri
hoşuma gitti. Acayip, bulmaca gibi bir senaryonun içinde buldum
kendimi. Onur Ünlü oyuncuya tuzaklar kuran bir senarist. Bir süre
sonra ilk başta yadırgadığım Ayşe’yi savunur hale geldiğimi
gördüm.
AYŞE, GURURUNU AYAKLAR ALTINA ALDI
* Gerçekte Ayşe gibi misindir?
- S.Ö: Duygusal konularda cesur olduğumu düşünmüyorum. Daha klasik
biriymişim gibi geliyor.
* “Acı Aşk”, filmin hikayesine uyan bir isim
mi?
H.E: “Seni Tanrım Bile” bana daha güzel
geliyor. Zaten senaryonun üzerinde ilk başta bu yazıyordu. Ama “Acı
Aşk” da oldu. Çünkü filmin çıkış noktası Orhan ve Ayşe’nin ihaneti
devreye girince farklı bir dönemece giren aşkı...
* Orhan’ın mı yoksa Ayşe’ninki mi daha acı
aşk?
- H.E: Ayşe’ninki daha acı. Aldatılmak, aldatıp pişman olmak kadar
acı vermez. Aldatıp sonra pişman olmak, kendi hatanla birini
kaybedip sonrasında acı çekmek kolay olmasa gerek.
- S.Ö: Bir kadının aldattıktan sonra pişman olması ve sevdiği
erkeğin ayaklarına kapanması kadar zor bir şey yok herhalde.
Onurunu ayaklar altına almak kadın için hiç de kolay değil.
* Cansu, filmde canlandırdığın Oya bir fotoğraf sanatçısı.
Sen de fotoğraf çekiyorsun. Oya’nın fotoğrafçı olması tesadüf mü,
yoksa Onur Ünlü fotoğrafçılığından haberdar olduğu için mi Oya’yı
böyle şekillendirdi?
- Cansu Dere: Kesinlikle tesadüf oldu. Senaryoda Oya zaten
fotoğrafçıydı.
* İleride bir sergi açar mısın?
- C.D: Yok sanmıyorum.
- S.Ö: Cansu ajan gibi çalışıyor. Çaktırmadan çektiği çok şey var.
Çalmış hayatları, karelere aktarmış gizlice.
- C.D: Fotoğrafçılar için hep söylenir bu. Ama ben üstüme
alınmıyorum. Senaryo yazanlar da hayat çalıyor sonuçta.
* Halit, sen Orhan’ı sevdin mi?
- H.E.: Orhan bugüne dek tanıdığım herkesten, benden bile daha
cesur biri. Kadere ve hayata meydan okuyor. Ayrıca oynaması da
keyifli bir karakter.
CEYDA’NIN ANNESİNDEN YARDIM ALDIM
* Filmde bir doğululuk meselesidir gidiyor. Orhan’ın aldatılmaya
olan tepkisinin doğululukla ne alakası var?
- H.E: Ben olayı Orhan’ın yetişme tarzına ve yaşadıklarına
bağlıyorum. Zengin bir ailenin çocuğu ve hayatı boyunca problem
çözmek zorunda kalmamış. Onun en büyük sorunu, sorun çözme
yeteneğinin olmaması. Hayatında yaşadığı ilk sorunda bütün dünyası
yıkılıyor. Asıl mesele bu bence. Olaylarla başa çıkabilme yeteneği
olsaydı kendine bir dönem tanırdı, hemen ikinci bir ilişkiye
başlamazdı. Film boyunca hayatı tanıyor, hızlandırılmış bir kurs
görüyor.
* Orhan’ın edebiyat öğretmeni olmasının filme katkısı nedir
sence?
- H.E: Düşünce zenginliği ve ruhunun naifliğini öne çıkarıyor. Bir
de şuradan bakmak lazım ki, dili çok iyi kullanan insan zengin bir
beyne sahiptir. ıyi sunuculara bakın, uzun bir cümleyi çok iyi
toparlarlar. ıyi konuşan bir insan aynı zamanda zeki de bir
insandır. ışte o adam bir canavara dönüşürse ne yapacağını tahmin
bile edemezsiniz.
* Cansu, sen filmde kör bir kadını canlandırıyorsun. Nasıl
bir hazırlık dönemi yaşadın?
- C.D: Rolümün en lezzetli ve beni filme çeken kısmıydı. Ceyda
Düvenci’nin annesi görme engelli. Onunla sohbet ettik. 6 Nokta
Körler Derneği’ne gidip oradakilerle konuştum. Yavaş yavaş çıktı
ortaya karakter...
* Filmdeki Seda karakteri üniversite öğrencisi ve kendinden
yaşça büyük bir erkeğe kur yapıyor. Böyle tipler hakkında ne
diyeceksiniz? Sizce bu kadar cüretkâr olabilirler mi?
- S.Ö: Kesinlikle... Özellikle okullarda, kadınla çocuk arasında
kalmış, kadın olmak isteyen, erken büyümeye ve yükselmeye hevesli
tipler var. Onları tehlikeli buluyorum.
- H.E: Buna benzer bir şey “Aliye”ye de konu olmuştu. Bu tarz
kadınlar olabiliyor. Kadının var oluş savaşı erkeğinkinden farklı
bir noktada olduğu için Seda eşine az rastlanır bir durum
değil.
İNSAN SIKIŞINCA HER ŞEYİ YAPABİLİR
* En çok hangi sahnede zorlan-dınız? Cansu en çok dönme dolap
sahnesinde zorlanmış mesela...
- C.D: Yok öyle bir şey. Aksine çok da eğlendik o sahnede. Saçma
bir haberdi. Beni en çok araba içindeki sahne etkiledi. Gün
ışığından etkilendim.
- H.E: Ağladığım masadan kalkıp, sevgilimle farklı bir telefon
konuşması yapıp, geri döndüğümde ağlamaya devam ettiğim sahnede
zorlandım. Orada Orhan tam bir şizofren tavır sergiliyor bence.
Başka bir insan oluyor ve geri gelip ağlayarak tekrar utanmadan
kadının elini tutuyor.
* Sence bir erkek bu kadar iğrenç olabilir mi?
- H.E: Olur tabii. ınsanoğlu her şeyi yapabilir. Bir kere sıkışmaya
görsün... Hayat onu sınarsa, o noktaya getirirse, en yapmam dediği
şeyi bile yapabilir insan.
- C.D: Bence de. Her şeye müsait insanoğlu. Ama ben en çok şunu
merak ediyorum, beklenmeyen davranışları yapan insanlar kendilerini
haklı buluyorlar mıdır acaba?
- S.Ö: Bence buluyorlardır.
UZUN VADELİ İNTİKAM TEHLİKELİ BİR ŞEY
* “Acı Aşk”, intikam duygusunun yoğun olduğu bir film... ıntikam
duygusu için ne diyeceksiniz?
- C.D: Bende intikam denen o duygu yok. Kin beslemem. Çabuk
sinirlenir, öfke patlaması yaşar, hemen sönerim. Biriktirmediğim
için kin duygusu barınmıyor bende. ınsan kin ve öfkeyle kendini
kirletir. Uzun vadeli intikam ise tehlikeli bir şey.
- H.E: Hayatın boyunca o kini beslemek, kendine eziyet bence. Hayat
intikam duygusu besleyip mutsuz olacak kadar ucuz değil.
- S.Ö: Ben de anlık tepkiler gösteririm ama intikam almayı
sevmem.
* Son olarak Halit’e sormak istiyorum. Film Orhan’ın
aldatılmasıyla başlayıp, yaşanan süreci anlatıyor. Bir sure
Orhan’la yaşamış ve onu anlamaya çalışmış biri olarak cevap
verirsen, filmin başında Orhan aldatılmasıydı nasıl biri
olurdu?
- H.E: Orhan Ayşe’den bu darbeyi yemeseydi hiç böyle aldatan, üç
kadını aynı anda idare etmeye çalışan, kötülük yapmaktan çekinmeyen
bir adam olmazdı. Çünkü en başta öğrencilere olan tavrını, duruşunu
görüyoruz. Evli barklı, çoluklu çocuklu, Ayşe’ye sadık bir adam
olarak sürdürürdü hayatını.
ALDATANLARIN KARŞISINA İLAHİ ADALET ÇIKAR
* Filmde aldatmalara verilen tepkiler çok farklı. Siz
aldatıldığınızda alacağınız en büyük intikam ne
olurdu?
- S.Ö: Susmak ve gitmek. Telefonlara çıkmamak. Kendimi
saklamak.
- H.E: O insan hayatıma hiç girmemiş gibi davranırdım herhalde. Ona
ceza vermek ve bedelini ödetmek bana düşmez. Ben ilahi adalete ve
tabiatın doğal dengesi olduğuna inanıyorum. O kişiyi yok saymak en
doğrusu.
- C.D: Bütün kadınlar her şeyi göze aldım der aslında ama çevrede
bu işin üçüncü sayfa hikayelerine bile gittiğini görüyoruz.
FİLMDEKİ EROTİZM KISA VE ANLIK
* Halit, bu filmde üç kadınla birlikte oluyorsun. Ve bu
birlikteliklerden sevişme sahneleri olarak
bahsediliyor.
- H.E: Herkes sevişme diyor ama sevişme yok bence bu filmde.
Televizyonda herhangi bir dizide gördüğünüzden fazlasını
göstermiyoruz. Sadece o sahneler sonrasını anlatabildiği için
sevişme olarak algılanıyor. Oysa ki hepsi çok kısa ve anlık.
Çıplaklık ve sevişme yok. Sadece izleyici kafasında bunu
toparlıyor. Belli bir erotizm var ama bu çıplaklıktan değil, işin
iyi kotarılmış olmasından kaynaklanıyor. Başlangıcına inanınca
devamının da gelmiş olabileceğini düşünüyor izleyici.
Hürriyet