Açlıkla susuzluğu birbirine karıştırmayın!

Cinsiyete ve yaşa göre değişmekle birlikte insan vücudunun yüzde 70'i sudur. Hiçbir şey yemeden bir ay kadar yaşayabilmek mümkün iken, su içmeden ancak 2-3 gün canlı kalınabilir. Besinlerin sindirimine yardımcı olan su, besin maddelerini hücrelere ulaştırır ve hücrelerde oluşan atık toksik maddelerin temizlenmesini sağlar.

Sözcü Gazetesi'nden Nazan Doğaner Halıcı'nın haberine göre İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, böylesine hayati bir öneme sahip olan suyla ilgili şu bilgileri verdi…

KALP HASTALIKLARINDAN KORUR

"Az miktarda su kaybı bile vücudun dengesini bozar, yorgunluğa, konsantrasyon azalmasına ve ağrılara neden olur. Sağlıklı yaşamak ve kilo almamak için doğru su tüketimi çok önemlidir. Su, bazal metabolizmayı hızlandırır. Bazal metabolizmanın hızlanması; istirahat halinde ve uyurken daha fazla enerji tüketmek demektir. Bu da daha az kilo almak anlamına gelir. Yeterli ve doğru su içenlerde kanser riskinin azaldığı saptanmıştır. Kalın bağırsak, mesane ve göğüs kanseri, yeterli su içenlerde daha az görülmektedir. Alkali suyun kanser gelişimini yavaşlattığı ve tedaviye olumlu yanıtı hızlandırdığı bilinmektedir. Günde 5 ve daha fazla bardak su içenlerde kalp hastalığından ölüm riski, günde 2 bardak ve daha az içenlerden çok daha az bulunmuştur. Çünkü su damarlarda dolaşan kanın akıcılığını artırarak kalbi korur.

PH DEĞERİ KAÇ OLMALI?

Sağlıklı suyun en önemli özelliği; mikrobiyolojik, fiziksel, kimyasal ve radyoaktif kirlenmeden arınmış yani kokusuz, saf, berrak, pH değeri ve mineral içeriği yüksek olmalıdır. Suyun içindeki hidrojen ve hidroksil iyonlarının miktarı suyun pH değerini belirler. Hidrojen fazla ise su asidik, hidroksil fazla ise alkalidir. Alkali su, yüksek antioksidan özelliğe sahip sudur. Sağlıklı suyun pH değeri mutlaka 7.4'ün üstünde olmalıdır. Günümüzde kullanıma sunulan suların bir kısmı asit pH değerine sahiptir.

GÜNDE NE KADAR TÜKETİLMELİ?

Bir yetişkin akciğer, deri, bağırsak hareketleri ve idrarla günde ortalama olarak 2.5-3 litre su kaybeder. Kaybedilen bu suyun mutlaka yerine konulması gerekir. Ancak genel olarak açlık ve susuzluk hisleri birbirine karıştırılır. Vücut susuz kaldığı zaman bu his açlık olarak algılanır ve yemek ihtiyacı ortaya çıkar. Bu yüzden de fazla kalori alınmış olur. Dolayısıyla acıktığımızı hissettiğimizde ya da canımız tatlı istediğinde hemen yiyeceklere yönelmemeli, suya öncelik tanımalıyız. Öte yandan yeterince su içmeyip, asidik karakterde olan çay, kahve, kola, soda, alkol gibi içecekleri de fazla tüketmemeliyiz. Çünkü bu içecekler su ihtiyacımızı karşılamadıkları gibi idrar söktürücü etkileriyle su atımına yol açarak, vücudumuzun susuzluğunu daha da artırır."