Ahmet Hakan’dan açık mektup
Sevgili Ruhat hocam, elde ettiğin sonucu "Evraka! Evraka!" diye sevinçli bir telaşla haykırarak, "işte bütün inananların uyması gereken zorunlu sonuç" diye dayatmaya kalkma!
SEVGİLİ Ruhat Hocam...
Diyorsun ki:
"Ne yani Ahmet Hoca! Ben Kuran’ı okuyup anlayamaz mıyım?.."
Olur mu hiç öyle şey sevgili hocam...
Tabii ki hem okursun, hem anlarsın.
Sonra da kamu önüne çıkıp dersin ki:
"Ey cemaati müslimin! Hem okudum, hem anladım... Kuran’da başörtüsü yok... Müminler yüzyıllardır yanlış yapıyor!"
Bize de senin bu gayretine ancak saygı duymak düşer...
"Bu da İslam’da imam Ruhat Mengi çizgisi" der, geçeriz.
* * *
Sevgili Ruhat Hocam...
Dini anlamak ve yorumlamak tabii ki kimsenin tekelinde değildir.
Yeter ki kişisel olarak yürüttüğün anlama ve yorumlama çabasının ardından, elde ettiğin sonucu "Evraka! Evraka!" diye sevinçli bir telaşla haykırarak, "İşte bütün inananların uyması gereken zorunlu sonuç" diye dayatmaya kalkma!
Yeter ki yaptığın bu ilmi araştırmanın sonunda, "Ey başörtülüler! Hepiniz yanlış yoldasınız... Kandırılıyorsunuz... Ben araştırdım... Kuran’da başörtüsü yok! Hadi açın başınızı da toplumu germeyin" diyerek racon kesme!
Nasıl ki...
"Kipa takan Yahudiler" meselesi, "Ben Tevrat’ı araştırdım... Kipa takma emri Tevrat’ta yok" diye hallolamaz ise...
"Başını örten kızlar" meselesi de "Kuran’da başörtüsü yok" denilerek hallolamaz.
Kısacası sevgili hocam...
Benim itirazım, senin Kuran’ı anlama çabana yönelik değil...
"Bu işi sadece ruhbanlar yapar, Ruhat Mengi de kim oluyor" diye bir şey söylemedim, söylemem de...
Benim itirazım, elde ettiğin sonucu, "Dinde böyle bir şey yok... Haydi başörtülüler! Açın başınızı" tarzında bir dayatma için kullanma çabana...
* * *
Ruhat Hocam...
Benim "Şeriat devleti" ya da "İslam devleti" uygulamalarına yönelik en temel itirazım nedir biliyor musun?
"Şeriat devleti"nin ya da "İslam devleti"nin başında bulunan adamlar, sonuç olarak "göksel buyrukları" hayata geçirmiş olmuyorlar...
Şeriat devletinin başındaki adamlar, aslında o ilahi buyruklardan neyi anlıyorlarsa işte onu hayata geçirmiş oluyorlar.
Bu da "dinin tek bir yorumu"nun, tüm topluma dayatılması anlamına geliyor...
Adamlar devlet idare ederken "Allah böyle emrediyor" diyerek muazzam bir dayanak elde etmiş oluyorlar.
Sıkıysa muhalefet et bakalım böyle bir devlette...
İşte "laiklik" dediğimiz ilke, her konuda olduğu gibi, bu noktada da ilaç gibi gelir...
Tek bir din yorumunun topluma dayatılmasının önüne geçer...
Laiklik, farklı din yorumlarının yaşatılmasına olanak sağlar...
Laik bir ülkede yaşadığımız için sen "İslam’da başörtüsü yok" diyebiliyorsun, başkaları da "İslam’da başörtüsü var" diyebiliyorlar...
Biz de kafamıza göre takılıp, bu yorumlardan hangisi meşrebimize uyarsa onu tercih ediyoruz...
Oysa "din devleti"nde yaşasaydık...
Tek bir yoruma tabi olmak zorunda olacaktık...
Kusura bakma ama hocam, senin yaptığın da biraz böyle bir şey...
Kişisel din yorumunu tüm topluma hákim kılmaya çalışıyorsun...
* * *
Sevgili Ruhat Hocam...
Sonuç olarak ben, "İslam’da başörtüsü var" diyene de saygı duyarım, "İslam’da başörtüsü yok" diyene de...
Yeter ki...
"Var" diyen de, "yok" diyen de herhangi bir dayatmada bulunmasın...
Benim durduğum nokta budur...
Senden rica ediyorum:
Benden "başörtüsü var" ya da "başörtüsü yok" diye bir fetva da isteme lütfen...
Ben hasbelkader 35 yılımı "dini alan"da geçirmiş bir adamım...
Tam birkaç yıldır, "Yahu biraz da ladini alana çıkalım, bakalım orada neler oluyor?" diye bir heva ve heves içine girmişim, sen tutmuş ikide bir beni yine o alana çekmeye çalışıyorsun...
Bunu bana yapma ne olur?
Bırak da ömrümün şu deminde içine girdiğim "ladini alan"ın bir parça keyfini süreyim...
* * *
Hem Ruhat Hocam...
Zaten konumuz da "dinde olmayan bir uygulamayı uygulamaya kalkan sersem kızları sıratı müstakime iletmek" değil ki...
Konumuz gayet basittir:
"18 yaşına gelmiş bir genç kızın, üniversitede nasıl giyineceğine karışılabilir mi? Karışılamaz mı?"
Konumuz budur...
Konumuz bu olunca da...
Benim önüme yeryüzünün hangi fetvasını getirirsen getir...
18 yaşına gelmiş bir genç kızın üniversitede nasıl giyineceğine "karışılması gerektiği"ne beni ikna edemezsin!
Bu tür bir karışmayı, benim gibi kişisel özgürlüğüne fazlasıyla düşkün bir adamın kafası basmaz...
Mesele benim açımdan bu kadar basittir.
Hürriyet