Aile içi şiddet
Aile içi şiddet
Aile içinde baba, anneye değer veriyorsa, ona söz hakkı veya yaşam
hakkı tanıyorsa çocuklar da hem daha mutlu hem de kendine güvenli
ve başarılı olmaktadırlar. Çocuklar ufak yaşlarından itibaren anne
ve babalarını örnek alırlar. Anne ve baba gibi olmaya çalışırlar.
Hatta önce doğrudan doğruya anne ve babalarını taklit ederler.
Sonraları bu taklit özümlenir. Tamamen bu defa kendi davranışları
olarak gösterilir. Çocuklar anne ve babalarını örnek alırlar. Bu
örnek alma toplum kurallarını öğrenmede, ahlak ve değer yargılarını
kazanmada onlara yol gösterici olur. Çocuklar anne ve babalarının
neler istediklerine, nelere dikkat ettiklerine, nelere önem
verdiklerine çok dikkat ederler.
Bu önceleri kendilerini anne ve babalarına sevdirmek, beğendirmek,
onlardan aferin almak için yapılır. Sonra artık bu davranışlar
onların kendi davranışları haline gelir. Çocuk kendi doğasından
gelen bir tepki ile nasıl suya ve havaya ihtiyacı varsa anne ve
babasının sevgi, ilgi, yalınlık ve desteğine de böyle ihtiyacı
vardır. Bu bir doyum ve haz veren bir olaydır. Ev içinde olsun,
yabancı ortamlarda olsun çocukların hem başarılı hem mutlu
olmalarını istiyorsanız mutlaka karı koca ilişkilerinizi karşılıklı
güzel bir halde tutmalısınız. Eğer çocuğun annesine baba değer
vermiyor, isteklerini düşünmüyorsa, çocuklar da annelerini
saymayacaktır. Bu zincir kardeşlerine, arkadaşlarına hatta
öğretmenlerine kadar uzanacaktır. Bizim istediğimiz korkuları içine
sinmiş çocuklar değil, sevdiklerini, istediklerini, düşüncelerini,
korku ve kaygılarını rahatça açıp konuşabilen kendine güvenen,
kendi ayakları üzerinde durabilen çocuklara sahip olmaktır. Eğer
aile içinde sorunlar varsa bir psikologla konuşun, çözümleyin. Bu
ne utanılacak ne de çekinilecek bir durumdur. Şiddet ve çözümsüzlük
,sağlıksız çocuklar yetiştirmenizi ve üzülmenizi beraberinde
getirecektir.
ŞİDDET 1
“Çocuğunu dövmeyen dizini döver.”
Bu tür sözlerimiz bazen yanlış yorumlanabiliyor. Biliyoruz ki bu
söz; çocuğu ile zamanında ilgilenmeyen, onu anlamaya çalışmayan,
ona destek olmayan ailelerin çok üzüleceklerini anlatıyor. Ama işin
içine dövme lafı girince iş olumsuz bir hal alıyor. Çünkü günümüze
kadar pek çok araştırma kesin ve de açık olarak göstermiştir ki
çocuğunu döven ailelerde yetişen çocuklar da yetişkin olduklarında
kendi çocuklarını dövmektedirler. Veya dayağın bir eğitim yöntemi
olduğunu bile düşünebilmektedirler. Bir başka yanlış davranış da;
ailelerin hala çocuklarına “O sana vuruyorsa sen de ona vur”
demeleri ve hatta vurmayan yada vuramayan çocuklarını kendilerinin
döverek cezalandırmalarıdır.Bir başka yanlış söz ise; “Öğretmenin
vurduğu yerde gül biter” sözüdür. Bu sözde yanlış söylenmiş veya
yorumlanmıştır. Aslında bu sözle şöyle denmek istiyor; Öğretmenler
hep sizin iyiliğinizi isterler ki bazen acı konuşabilirler, sizi
eleştirip yanlışınızı gösterebilirler. Onlar size beğenmediğiniz
bir yanınızı gösterdiklerinde onlara kızmamalısınız. Çünkü onlar
sizin yetişmeniz, öğrenmeniz için bunları göstermek, sizleri
uyarmak zorundadırlar. Ama vurmak çok acıtıcı bir durumdur.
İnsanlar konuşarak anlaşmaktadırlar. Eğer sözle anlatamıyorsanız
konunun profesyoneline sormak ondan rehberlik, danışmanlık hizmeti
alabilmek kadar uygun bir yol varken vurmak niye. “Böyle durumlarda
size vurulmasını ister misiniz?” diye ailelere sorarsanız tabii ki
istemem diyeceklerdir.Yanlış bir inanışta aile büyüklerinin çocukla
yüz göz olmamaları gerektiğidir. Çocuklarla arada bir mesafe
bırakılmalı görüşü yanlıştır. Çocuğunuzla yakın olmak, ona
fikirlerini sormak ona değer vermektir. Odasını, hatıra defterini,
çekmecelerini karıştırmamak ona saygı duymaktır. Bu tavrı sizden
gören çocuk da başkalarına saygılı olacaktır. Yani sonuç olarak
mutlu ve başarılı olacaktır.
ŞİDDET 2 DOĞRULAR VE YANLIŞLAR
Günümüzde
şiddette belirgin bir artma olduğu söylenebilir. Şiddet okullarda,
evlerde, işyerlerinde ve yaşamımızın içinde karşımıza çıkıyor.
Özellikle Amerika ile başlayan daha sonra Kanada’yı ve ardından
Türkiye’yi etkisi altına alan şiddet kullanımı ve silah kullanımı
okullarda ve gençler arasında artmış durumda. Bu durum bir moda
rüzgarı gibi hızlı ve acımasız bir yayılma göstermektedir. Bu
durumun nedeni nedir sorusuna cevap ararken şimdi burada biz
psikologlar olarak ve aileler olarak ne yapmalıyız diye kendimize
sormalıyız. Şiddet şiddeti getirir. Özellikle gençlik dönemi için;
Aşırı disiplin ev içinde anne, baba ve çocuklar arasında şiddet
uygulamaları evde söz hakkının olmayışı, evde konuşulmaması, çocuğa
konuşma hakkının verilmemesi, çocuk fikrini söylediğinde
dinlenilmemesi ve bu gibi sebeplerden dolayı şiddet ortaya çıkar.
Yani demokratik ortam yoksa. Şiddeti körükleyen faktörlerin
diğerleri ise; mali sıkıntılar, yokluklar, zorluklardır bu durum
ilişkilere mutsuzluk, saldırganlık, çabuk parlama biçiminde
kolaylıkla yansıyabilmektedir. Ailelere vurgulamak istediğimiz bir
başka nokta ise özellikle gençlik döneminde verilen ani kararlar,
hemen parlamalar, dürtüler, duygu kontrolündeki güçlükler gençlik
döneminin genel özellikleridir. Bundan dolayı okullardaki yaralama,
dövüşme, çeteleşme ve silah kullanma bu yaş grubunda daha sık
görülmektedir. Ayrıca intihar olaylarının da gençlik döneminde
arttığı gözlenmektedir. Ergenlik dönemi 12 yaşla 22 yaş arasında
yer alan en keyifli yaşam süresidir. Gençlerin dürtülerini,
isteklerini kontrol etmekte zorlanmaları bu döneme has bir
durumdur. Aileler gençlik dönemi özellikleri konusunda gençleri
bilgilendirmeli, onlara yardımcı olmalıdırlar.
Uzman Psikolog Alanur ÖZALPDANIŞMAN PSİKOLOJİK HİZMETLER
MERKEZİ
Tel:0212 292 09 49 - 0533 544 02 75www.alopsikog.com -
[email protected]