Alışveriş çılgınlığı!..
Alışveriş çılgınlığı!..
Kadınların alışverişe erkeklere göre daha pozitif bir
tutumu oluyor
Alışveriş yapmak kuşkusuz kadınların en sevdiği aktivitelerden
biridir. Hatta kadınların milli sporu bile denilebilir. Ancak
alışveriş hayatın odak noktası haline gelirse, karşılanabilenden
fazla harcama söz konusu olursa tehlike çanları çalmaya
başlamıştır. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu
Merve Büyükkucak, neden tutkuyla alışveriş yaptığımızı, bu tutkunun
altında yatan sorunların ve alışverişin nasıl hastalığa
dönüşebileceğini anlatıyor.
Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde alışverişin cinsiyete dayalı
olarak farklı bir aktivite haline geldiğini görebiliyoruz.
Alışveriş daha çok kadının alanına giren bir şey ve erkek aslında
daha çok parasal işlerle ilgilenir oluyor. Kadınların alışveriş
aktivitesine erkeklere göre daha pozitif bir tutumu oluyor.
Araştırmalar kadınların erkeklere oranla daha aktif alışveriş
yaptıklarını, daha fazla ürün aradıklarını ve vitrin gezdiklerini
gösteriyor. Zaten birçok erkeğin de alışveriş yapmayı sevmediğini
dile getirdiğini biliriz. Erkeklerden farklı olarak birçok kadın
alışverişi bir boş zaman aktivitesi olarak görür, tıpkı bir kafede
kahve içme, yemek yeme, gezip dolaşma, hatta sadece yürüyüş yapma
gibi. Alışveriş bazen de böyle keyifli bir aktivite yerine bir iş
gibi görülebilir; örneğin ihtiyaç duyulan bir şeyi arama bulma ve
sonunda satın alma gibi, net bir amaca yönelik olarak.
Satın alma eylemi tatmin duygusu
yaratıyor!
Alışveriş eskiden ihtiyaçların giderilmesi anlamına gelirken son
yıllarda artık birtakım duygusal ihtiyaçların giderilmesine de
cevap verdiği anlaşıldı. Bu nedenle işin bir de duygusal boyutu
var; çünkü yeni bir şey satın almak birçok insana kendini iyi
hissettiren ve hayatın birçok alanında kolaylıkla hissedemediğimiz
bir güç hissi verebiliyor. Satın alınan şeyden çok satın almanın
yarattığı tatmin ön plana geçiyor aslında.
Alışveriş sinir ve öfkeyi değil üzüntüyü
hafifletiyor!
Birçok araştırma alışveriş yapmanın sinir ve öfkeyi değil ancak o
an için üzüntüyü hafifletici etkisi olduğunu gösteriyor. Sinir daha
çok kontrol hissi ile ilişkilendirilen bir duygu ama üzüntü öyle
değil. Üzüntü belki birçok duygudan daha da fazla olarak kontrol
hissinin kaybı ile eşleştirebiliyor. Çünkü üzüntü yaşayan insanlar
genelde üzüntülerin kaynağını başkalarıyla ya da şansla açıklamaya
daha meyilli oluyorlar. Bu nedenle alışveriş de bu kaybedilen
kontrol hissini onarma amacıyla kullanılabiliyor. Çünkü alışveriş
nerede alışveriş edeceğiniz, hangi mağazadan satın alacağınız ve ne
alacağınız gibi birçok kişisel seçimi ve dolayısıyla kişisel
kontrolü içinde barındıran bir aktivite.
Bunun yanı sıra yeniliğin her zaman canlandırıcı etkisi var;
böylelikle sıkılmaya da bir alternatif aslında alışveriş. Özellikle
kadınlar için alışveriş etmenin canlandırıcı bir etkisi olduğu
bilinmekte. Alışveriş bir kadının stresini ve kaygısını
azaltabilir, onda tatmin hissi yaratabilir. Özellikle de uygun
fiyata bir ürün satın alındığında bir başarı hissi de buna eşlik
edebiliyor.
Kazanmak, sahip olmak seratonin seviyesini
yükseltiyor!
Beyin kimyası açısından baktığımızda ise alışveriş sırasında
seratoninin katkısından da bahsetmek mümkün. Şöyle ki, mutluluk
hormonu olarak da bilinen seratoninin yetersiz seviyelerde olması
depresif duygudurumları ile eşleşmekte ve medikal destekle normal
seviyelere çıkarılmaya çalışılmakta. Yaşamımızda birçok aktivite
aslında bu seratonin etkisini yapabiliyor; örneğin: gün ışığı,
egzersiz, masaj ya da mutlu olduğumuz anları düşünmek gibi. Aynı
zamanda kazanmak, sahip olmak da aynı etkiyi yapıyor. Alışveriş
yapmak ya da hediye vermek de aynı amaca hizmet edebiliyor.
Depresif duygudurumunda daha çok kayıp hissi ön plandayken aslında
almak ve sahip olmakla bu his tersine çevriliyor. Bu nedenle de
birçok insan, en başta kadınlar sıkıldığında ya da depresif
hissettiğinde alışverişe yönelebiliyor.
Elbette kadınlar için işin bir de görsel yanı var. Evrim
teorilerinden de bildiğimiz gibi kadın dış görünümü ve güzelliği
erkek ise gücü ile ön planda olan bir varlık. Dolayısıyla dış
görünümü güzelleştirmeye ve diğer kadın rakiplerinin arasından
sıyrılmaya dair bir alışveriş merakından illa ki söz etmek mümkün,
ancak burada alışveriş konusunu sadece dış görünümle kendini
beğendirme isteği ile sınırlamak doğru olmayacaktır; evi için ya da
ailesi için de kadınların sıklıkla alışveriş yaptığını biliyoruz.
Burada da iyi hissetmeye dair motivasyonların ön plana
geçebileceğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda arkadaşlarla
sosyalleşme, atmosfer değişimi, gibi stresi azaltıcı etkisi de
oluyor.
İndirimli alışveriş neden daha cazip?
Burada kaçırmaktan korkma duygusu devreye giriyor (fear of missing
out). Halbuki %70 indirime girmeyen bir tshirt'ü neden daha önce
istemediğimizi ve indirimdeyken üzerine atladığımız bilemeyiz,
anlayamayız. Tabii bu korku aynı zamanda başkalarıyla da rekabet
ettiğimizi bilmemizle birlikte daha da artar. Hatta öyle ki bazen
kazanmak, satın almanın da önüne geçer. İndirimde birçok güzel ürün
satın alabilmek kişiye bir zafer hissi verebiliyor. Çünkü kişi
başkalarının da aynı kalabalık içerisinde sahip olmak istediği bir
şeye sahip olmayı başarmış oluyor. İndirim sırasındaki kalabalık
duyguların etkisini artırırken rekabet hissi de gerçekte aldığımız
şeyin değerini veya ihtiyacımızı rasyonel şekilde değerlendirebilme
yetimizi bozabiliyor. Bir de çoğunlukla bir ürünün fiyatını onun
kalitesiyle eşitleme gibi bir eğilimimiz oluyor. Bu durumda
gerçekte fiyatı daha ucuz olan ve daha sık kullanabileceğimiz bir
gömlektense fiyatı çok yüksekken şimdi düşmüş ama aslında o kadar
da sık giyemeyeceğimiz bir gömlek daha cazip hale gelebiliyor.
Tabii bir de bu indirimler aslında ne kadar harcadığımızdan ziyade
ne kadar az para verdiğimiz ve ne kadar parayı kurtardığımıza
odaklanmamıza sebep oluyor. Ancak indirim furyasına kapılıp da
ucuzladığı için çok ürün satın alındığında kişiler bu sefer kredi
kartı ekstrelerinde gördükleri rakama şaşırabiliyorlar; çünkü sonuç
hiç de avantajlı bir alışveriş anlamına gelmeyebiliyor. Bir yandan
da bu dönemlerde alışveriş yapmak bir şey bulmak anlamında oldukça
zaman harcamanızı gerektiren bir durum. Bu nedenle de bu harcanan
sürede eve eli boş dönmemek de önem kazanabiliyor. Herhangi bir şey
bulabilmek bir amaç haline gelebiliyor. Ve birçok araştırma da
aslında indirimde alışveriş yapan insanların en nihayetinde indirim
olmayan dönemde yapanlara oranla çok daha fazla para harcadıklarını
gösteriyor. Çünkü genelde satın aldıkları şey aslında gerçekten çok
istemedikleri ya da onları çok da tatmin etmeyen bir ürün
olabiliyor ve bu nedenle de daha hoşlarına gidecek bir şey bulma
amacıyla alışverişe devam edebiliyorlar. Alışverişin başarısı da
verimi, yani ne kadar üstün bir ürüne ne kadar az para verdiğinizle
ölçülebiliyor.
SÖZCÜ İNTERNET SİTESİ