Almula Merter'den İstanbul ve arsız insanları!...

"Bugün çok sevdiğim ağbim, dostum sevgili Sacit Aslanla yaptığım bir telefon konuşmasından sonra uzun yıllar önce yazdığım bir köşe yazısını yeniden hatırlatmak istedim"

Almula Merter'den İstanbul ve arsız insanları!...

İSTANBUL VE ARSIZ İNSANLARI

Bugün çok sevdiğim ağbim, dostum sevgili Sacit Aslan”la yaptığım bir telefon konuşmasından sonra uzun yıllar önce yazdığım bir köşe yazısını yeniden hatırlatmak istedim… Çünkü Sacit Aslan dibine kadar adamdır, dibine kadar lafının arkasında durur ve bu yüzden kimsenin işine gelmez…O yüzden beceremez küçük ayak oyunlarını…Bazılarına bir kaç boy büyük gelir... 
Ama O İstanbul ve arsız adamlarından değildir. Koyar kafasını yastığa ve dostlarının kalbinde uyur…

İŞTE İSTANBUL VE ARSIZ İNSANLARI…

Ben İstanbul da doğmadım, hayatımın büyük bölümü de İstanbul da geçmedi… 1994 yılına kadar Ankara da geçirdim,orda doğdum ,büyüdüm.Avrupa ve Amerika'da uzun yıllar yaşadım, döndüm tekrar Ankara da başladım…Ve bir gün kontak attı ve İstanbul a geldim…Hayran olduğum Bebek Bar da otururken işte benim hayatımı geçireceğim yer dedim ve kendimi bu şehre attım… İş hayatına ilk Çiçek Barda başladım. Birileri kulağıma her şey Çiçek barda oluyor dedi. Bir gün ruzgar gibi içeri girdim. Sol arka köşe masaya gittim. Çünkü öyle öğretmişlerdi,bütün duayenler orada oturuyordu.… “Bana bakın benim adım bu ben tiyatro sanatçısıyım bana iş verirseniz sizin yararınıza olur vermezseniz siz bilirsiniz'' dedim ve aynı hızla orayı terk ettim. Bir hafta sonra ilk film çalışmama başladım… Ve sonra arkası geldi… O günden sonra kendime inanılmaz bir güven geldi… Demek ki her şey istemek ve karar vermekle oluyordu.
Sınır tanımaz kişiliğim, kurallar şehri Ankara'nın sınırlarını zorlasa da, çılgınlıkta doğma büyüme İstanbul'luların biraz gerisindeyim…
Gördüm ki, Ankara'nın fırlaması olmama rağmen Ankara'nın kurallarından çıkma olduğum için biraz geri planda kalıyordum….
Yinede her halukarda biraz daha sıcak biraz daha samimi kalıyordum onlara göre.
İstanbul arsız bir kültür ve hiçbir şekilde acıması yok… Onu bu sefer İstanbul'a dönüşümde anladım…..
Ar damarı yok, sınırı ve acıması da yok…Vefa mi dediniz? O gercekten sadece bir semt adi…
Ingiltere'de bile bu kadar katı değil hiçbir şey… Var olmak istiyorsan yok edeceksin…
Vahşi orman kuralları geçerli.. İnsani duygular İstanbul'da bir zaaftır…
Hayat başarıya, paraya ve güce bağlı. Bir de bazilarini gicir gicir yaglamaya…
Dayanışma önemli değil…
İstanbul'da isteklerde, özlemlerde, hayallerde ve yaşananlarda sınır yoktur.
İstekler sınırsızdır…
İhtiraslar kuralsızdır…
Çelmeler acımasızdır…
İstanbul sınırsızdır… Evet Londra ‘da katı bir şehirdir , yaşam zordur ama bu kadar yok edici değildir… En azından insanlar bu kadar kötü değildir,daha çok kendileriyle yarışları vardır,bildikleri ve yaptıkları işin en iyisi olmaya çalışırlar,her şeyden biraz yapmazlar yada bilir gibi davranmazlar,onların duyguları gerçektir…
İnanılmaz bir kültür karmaşası vardır Istanbul”da….Evet ,Londra'da da vardır ama kimse geçmişini ve köklerini unutmaz…
İstanbul' da herkes şehri yeniden fethetmek için çıldırır…
Güneydoğu ve Doğu kökenliler avantajlıdırlar…
Kültürlerinde olan acı çekme , İstanbul mücadelesinde onlara doping olur…
Acılardan motive olurlar…
İstanbul'un insanları çıkarcıdır,fesattır,yüzüne gülüp arkandan sövmeyi pek bilir…Yaşı, yakınlığı,dostun olması , babanın arkadaşı olması onları bağlamaz…Sana iş vermek için ellerindeki bütün kozları kullanırlar…Bazen çok aşık olabilirsin birilerine,bazen aşık olamazsın…Bazen yüzlerine gülemezsin,çünkü arsızdırlar…Alışmışlardır almaya…Onlar için hayatın kuralı budur…Çok iyi bildiğin tanıdığın kişilerden randevu alırsın,Çünkü büyük işlerin başına gelmiştir onlar,oyunu kurallarına göre oynamışlardır…Kendini Avrupa veya Amerika da zannedip alırsın CVni eline…Umurlarında mıdır acaba….Şöyle bir göz gezdirip yakınlık derecelerine göre sana pencerelerini açarlar…Eğer fazla yakınsan onların geçmişini bugüne nasıl geldiklerini biliyorsan ya senin bu kadar eğitimin var sen bize göre fazlasın ama yine de bir şey olursa haber veririz yada seni öneririz derler…Sonra pek çok davette karşılaşırsın, utanmazlar, çünkü ar damarları yoktur ama yine de göz göze gelmemeye çalışırlar, sanki elimden bir şey gelmiyor çünkü sen benim foyamı ortaya çıkarırsın der gibi…
Onemli degildir yasamak adina verdigin mucadele…Senin yasamak adina zorlu mucadelen onlar icin reklam getirmiyorsa umurlarinda degildir…
Hayatlarındaki felsefe AL, VER, İŞLET VE DEVRET tir…
‘'Sen bize fazlasının'' anlamı SENİ BECEREMEM çünkü aileden sayılırsın demektir…
Kapılarını arşınlamanı , onları pohpohlamanı, hoş görmeni beklerler hep…Biraz sivriysen ve bilgiliysen senden korkarlar…Onların bilgisi çekmecelerinde para biriktirmek,hiç bitmeyen cinsel açlıklarını beslemek,senin onlara kambur vermeni sağlamaktır…
Kalite kelimesi onların lugatına henüz girmemiştir, gireceği meçhuldur, hatta şansı yok bile denilebilir…
Arsızlık yeni bir meslek dalı olarak peydahlanmıştır, hatta geçerli akçedir, ve hayatın olmazsa olmazıdır…
İstanbul hiç bitmez, bencilliği azalmaz ve seni içine çekmeye çalışır eğer kolunu kaptırırsan asla bir daha adam olamazsın…Arsız piç olarak hayata devam edersin…
Ve bir gün…
Kimbilir?

ALMULA MERTER