Aman dikkat!..
Aman dikkat!..
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fırat Bektaş, yılan ısırması veya böcek
sokması gibi vakalarda yara bölgesinin kesilerek kanatılması veya
yaranın üst kısmından turnike yapılmasının yanlış olduğunu
bildirdi.
Doç. Dr. Fırat Bektaş, yaptığı açıklamada, yaz aylarıyla
vatandaşların daha çok doğa yürüyüşlerine çıktıklarını ve piknik
yaptıklarını, bu tip yerlerde ise böcek sokması ve yılan ısırıkları
ile daha çok karşılaşıldığını ifade etti.
Bu tip durumların bazen ölümcül sonuçlar doğurabildiğine işaret
eden Fırat Bektaş, böcek sokması veya yılan ısırıklarına yapılacak
yanlış müdahalelerin riskli durumlar yaratabileceğini söyledi.
Karşılaşılan durumlarda çoğunlukla ısırılan bölümün kesilerek
kanının akıtılması, ısırık bölgesinin üzerinden turnike yapılması
gibi bazı yöntemler uygulandığına işaret eden Doç. Dr. Bektaş, bu
tip uygulamaların yanlışlığına işaret etti.
Bektaş, şöyle konuştu:
''Yılan ısırığı veya böcek sokmalarının ardından o bölgenin
kesilip kanının akıtılması kesilikle doğru değil. Bu, yaranın
büyümesine, enfeksiyon oluşmasına neden oluyor. Isırık bölgesini
emme de zarar verebiliyor. Hem kan yoluyla bulaşan hastalıklar var
hem de ağzın içindeki florayı yaraya enjekte etmiş oluyorsunuz. Bu
tip durumlarda önce ısırık bölgesi temiz bir havlu parçası veya
gazlı bezle kapatılıp, elastik bir bandajla sarılmalı. Bu yöntemle
zehrin dolaşıma geçmesi engellenmeli. Bu sırada ısırık bölgesinin
üst kısmına turnike uygulaması da yanlış. Çünkü turnike, uzvun
dolaşımını bozar. Örneğin yılan zehri dolaşımı ciddi şekilde
etkiler. Uzvu şişirir. Uzuv şiştiği zaman damarsal yapılar da
baskıya uğrar. Eğer siz buna bir de turnike eklerseniz, o zaman
kangrene kadar giden sorunlarla
karşılaşırsınız.''
''UZUV HAREKETSİZ BIRAKILMALI"
Doç. Dr. Fırat Bektaş, ısırık ve sokmalarda yapılması gereken ilk
işin uzvu hareketsiz bırakmak olduğunu bildirdi. Hareketin dolaşımı
hızlandıracağını ve zehrin vücuda yayılmasını kolaylaştıracağını
anlatan Bektaş, çevresine sert bir cisim sarılarak uzvun hareketsiz
hale getirilmesinin de yararlı olacağını dile getirdi.
Isırık bölgesinin kalp seviyesinin üzerinde tutulmasının önemine değinen Doç. Dr. Bektaş, bu yöntemle zehrin kan dolaşıma katılmasının mümkün olduğunca geciktirildiğini, ağrının azaldığını, ayrıca uzvun şişmesinin de önlendiğini anlattı. Bektaş, el ya da kolda meydana gelen ısırık halinde kolun havaya kaldırılması, ayak veya bacakta meydana gelecek ısırıklarda da hastanın yatırılarak ayaklarının yüksekte tutulması gerektiğini bildirdi.
Bektaş, hastanın en kısa sürede hastaneye ulaştırılmasının önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Bazı ısırık türlerinde ani ortaya çıkan alerjik
reaksiyon tipleri de oluşabilir. Örneğin solunum güçlüğü yaşanır,
dudak ve dilde şişlik meydana gelir. Soluk yolundaki şişlikler,
hastanın soluk alıp vermesini engeller. Zaten en korktuğumuz şey de
budur. Bu tip durumlarda hasta göz göre göre ölür. Hastanın
yakınındaki vatandaşlar kalp masajı yapmayı biliyorlarsa sadece
bunu yapabilirler. Bunun dışında hemen 112 acil servisin aranıp
yardım istenmesi gerekir. Bu durumlarda ancak profesyonel yardım
yapılabilir. Solunumun durmasının yanı sıra tansiyon düşmesine
bağlı kalp krizi de yaşanabilir.''
KENEDE TETANOZ RİSKİ
Doç. Dr. Fırat Bektaş, yaz aylarıyla kene ısırması vakalarında da
artış yaşandığına değindi. Kene ısırığının Kırım Kongo Kanamalı
Ateşi (KKKA) hastalığına neden olduğuna dikkati çeken Bektaş, her
kenenin KKKA'ya neden olmayacağının da altını çizdi.
Kene tarafından ısırılan kişinin, keneyi vücudundan çıkarmadan
sağlık kuruluşlarına başvurmasının önemli olduğunu kaydeden Doç.
Dr. Bektaş, kenenin uzman kişiler tarafından vücuttan
çıkarılmasının ardından hastanın takibe alındığını anlattı.
Geçmişte olduğu gibi artık keneleri İl Sağlık Müdürlüklerine
göndermediklerine dikkati çeken Bektaş, sadece hastayı takip
ettiklerini, ateş, döküntü veya kanama gibi bulguların bir hafta ya
da 10 gün içinde ortaya çıkması halinde müdahale ettiklerini
bildirdi.
Fırat Bektaş, kenenin sadece KKKA değil, aynı zamanda tetanoz
açısından da risk taşıdığını belirterek, şöyle konuştu:
''Kene gibi diğer ısırıklarda karşılaşılabilecek en önemli
bir bulgu da tetanozdur. Hastalar basit bir ısırığın ardından
tetanoz sonucu ölebilirler. Bu kişiler hastaneye geldiklerinde
tetanoz aşısı konusunda sorgulanırlar. Çünkü tetanoz mikrobu
oksijensiz ortamda yaşar. Yani tetanoz olmak için paslı çivi
gerekmez. Tetanoz mikrobu toprakta yaygın şekilde bulunur. Kene
gibi böcekler toprakta yaşadıkları için bu mikrobu taşıyabilirler.
Vatandaşlar tetanoz aşısı olsalar da bazı durumlarda aşının
koruyuculuğu 10 yıl sonra azalabilir. Bu nedenle bize başvuran
hastalarda diğer konuları incelediğimiz gibi, tetanoz aşısını da
mutlaka inceleriz.''