Anafilaksi son 10 yılda 7 kat arttı
Bu yılki Dünya Alerji Haftası’nın, çevresel değişikliklere bağlı olarak artan alerjik hastalıkların yönetilmesi üzerine odaklandığını belirten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, önemli açıklamalarda bulundu.
23-29 Haziran Dünya Alerji Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Alerji, günümüzde giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiş ve milyonlarca insanın yaşamını etkileyen bir durum olmuştur. Artan alerjik hastalıklar konusunda farkındalığı artırmak, alerjik hastalıkların etkilerini azaltmak ve bu hastalıklara yönelik önleyici önlemleri vurgulamak için Dünya Alerji Haftası önem arz etmektedir. Anafilaksi, Dünya Alerji Haftası kapsamında önemli bir konudur. Çeşitli faktörlerin etkisine bağlı olarak alerjik şok yani anafilaksi olarak adlandırdığımız şiddetli alerjik reaksiyon sıklığında da son 10 yılda 7 kattan daha fazla artış olduğu saptanmıştır” diye konuştu.
Bu yılki Dünya Alerji Haftası’nın, çevresel değişikliklere bağlı olarak artan alerjik hastalıkların yönetilmesi üzerine odaklandığını belirten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sisteminin yanıt olarak normalde zararsız olan maddelere (alerjenlere) aşırı tepki vermesi sonucunda ortaya çıkar. Bu alerjenler arasında polen, ev tozu akarı, hayvan tüyleri, böcek ısırıkları, gıdalar ve bazı ilaçlar bulunmaktadır. Alerjik hastalıklar arasında astım, saman nezlesi, egzama, besin alerjileri ve ilaç alerjileri gibi çeşitli rahatsızlıklar yer almaktadır. Alerjik reaksiyonlar arasında en ciddi ve potansiyel olarak hayatı tehdit eden bir durum olan anafilaksi, Dünya Alerji Haftası kapsamında da önemli bir konudur” dedi.
“İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ SOLUNUM YOLU ALERJİLERİNİN GÖRÜLME SIKLIĞINI ARTTIRMAKTADIR”
Çeşitli faktörlerin etkisine bağlı olarak alerjik şok yani anafilaksi olarak adlandırılan şiddetli alerjik reaksiyon sıklığında da son 10 yılda 7 kattan daha fazla artış olduğunu aktaran Prof. Dr. Nacaroğlu, “Hem çocuklarda hem yetişkinlerde artan alerjik reaksiyon sıklığının, genetik yatkınlığı olan bireylerde çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığını gösterilmiştir. Özellikle küresel ısınmaya bağlı ortaya çıkan iklim değişiklikleri ve hava kirliliği astım gibi solunum yolu alerjilerinin görülme sıklığını arttırmaktadır. İşlenmiş ve paketli gıda tüketimin artması, alerjenlere daha sık maruz kalma, deterjan gibi çeşitli kimyasal maddelerin yaygın kullanımı gibi çevresel faktörler de besin alerjisi gibi alerjik reaksiyonların görülme sıklığını ve şiddetini artırdığı bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
“TEDAVİ EDİLMEZSE, ANAFİLAKTİK ŞOK ADI VERİLEN HAYATİ TEHLİKELİ BİR DURUM GELİŞEBİLİR”
Prof. Dr. Nacaroğlu, anafilaktik şok tedavi edilmediğinde hayatı tehdit edebileceğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
“Anafilaksi, vücudun aşırı ve hızlı bir şekilde bir alerjene (genellikle yiyecek, ilaç, böcek sokması gibi) aşırı tepki göstermesi sonucu ortaya çıkar. Bu durumda, bağışıklık sistemi hızla histamin ve diğer kimyasallar salgılar, kan basıncı düşebilir, solunum güçlüğü, boğaz şişmesi, dudak veya yüzde şişlik, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Anafilaksi acil bir tıbbi durumdur ve hemen tedavi edilmelidir. Eğer tedavi edilmezse, anafilaktik şok adı verilen hayati tehlikeli bir durum gelişebilir. Son yıllardan artan besin alerjileri nedeni ile çocuklarda anafilaksi riski daha önemli olabilir. Bu nedenle, okullar ve diğer eğitim kurumları, öğrencilerin sağlığını desteklemek amacıyla adrenalin otoenjektörlerini bulundurmalıdırlar. Öğretmenler, okul hemşireleri veya diğer sağlık görevlileri, adrenalin otoenjektörünün kullanımı ve acil durumlarda müdahale eğitimi almış olmalıdır. Ayrıca bazı halka açık alanlarda ve tesislerde, özellikle alerjen maruziyetinin yüksek olduğu yerlerde adrenalin otoenjektörleri bulunabilir. Örneğin, restoranlar, oteller, alışveriş merkezleri, spor salonları, stadyumlar veya konser mekanları gibi yerlerde acil durumlara karşı hazırlıklı olmak için adrenalin otoenjektörlerinin bulundurulması önerilebilir.”
DHA