Beslenme alışkanlıklarımız..
Beslenme alışkanlıklarımız..
Bu kitapta sadece tarifler ve yemek görselleri yok. Kimi zaman tarif almak için danıştığı bir arkadaş, ona tarif ettiği yemeği anımsatan kardeş ya da nine. Hepsini ya bir notla iliştirmiş ya da fotoğrafın altında kısaca anlatıvermiş. Bu sayede sanki o yemek sayfada hala pişmeye devam ediyor; siz de onların arasına katılmışsınız hissi veriyor. Yemek kitabına böyle bir ruh sindiren yazarı tanımak için Kemer Country’deki evlerinin kapısını çaldık. Emma ve İsabel adlı iki kızıyla bizi mutfakta karşıladılar. İşte, kurabiyeli, çiğ hamur yemeli, tatlı sohbetten sayfamıza kalanlar... (Bu arada bir not: Teri Roditi Aksel’in eşi Mehmet Aksel, MSA’nın -Mutfak Sanatları Akademisi- kurucusu.)
× Yemek tariflerini biriktirmeye başladığınızda kafanızda bir gün yemek kitabı yayımlamak var mıydı?
Asla yoktu. Sadece güzel yemek yapayım, yaptığım yemekler daha lezzetli ve değişik olsun düşüncesiyle beğendiklerimi biriktirmeye başladım.
× Yemekleri bu kadar severken aşçı olmayı düşünür müydünüz?
Hayır ama bunun benden çok o zamanın şartlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Aşçı olmak aklıma bile gelmedi. O zaman üniversiteye gideceksek seçeceğimiz bölümler belliydi. Ya ekonomi, ya işletme ya da iktisat olacaktı. Şimdiki gibi seçenek çeşitliliği ve bilinci o zaman olsaydı belki de aşçı olmak isterdim. Artık bu seçme şansını ancak çocuklarıma verebilirim. Aşçı, yoga hocası ya da at eğitmeni olabilirler; ne seviyorlarsa onu seçme şansları var.
× Biriktirdiğiniz tüm tarifler sığdı mı?
Tabii ki sığmadı. Bu kitabı oluştururken en klasik ve en çok hatıraları olanları seçmeye özen gösterdim. Çocukluğumdan kalanlar, öğrendiğim ve evimde en çok kullandığım tarifler...
× Her tarif en ince detayına kadar anlatılıyor...
Ona özellikle özen gösterdim. Siz bana telefon açıp ’Bu yemeği nasıl yapacağım?’ diye sorduğunuzda, size telefonda nasıl tarif ediyorsam o lisanı kullanmaya çalıştım. Kısa kısa, çok net anlattım ki yemek yapmayı bilmeyen biri bile bu kitaptan bir tarifi deneyecek olsa en iyi şekilde anlayacaktır.
× Ayrıca tariflerin yanında notlar var. ’Bu yemek bu çorbayla ya da yanında şu yenirse daha güzel olur’ gibi...
Her şeyin bir konsepti olmalı. Mesela kitabın arkasında ’Mönüler’ bölümü var. Yemek kitaplarına bakarsınız harika bir et yemeği vardır. Tamam, bu et yemeğini yaptım. Peki, yanına ne yapmalıyım? Örnek veriyorum kitapta beef wellington var. Beef wellington’ı ben icat etmedim. Ama şunu diyebilirim: Beef wellington’ın yanına makarna yapamazsınız. Çünkü üzeri milföy hamuru kaplı. Yine bana göre içinde makarna olan bir çorbayla da olmaz. Daha sebzeli, hafif bir şeyler gerekir. Buna dikkat etmezsek yediklerimizin hepsi midemize oturacak ve bir keyifken eziyete dönecek.
× Kitabın ilk baskısını elinize aldığınızda neler hissettiniz?
Aslında sürpriz oldu. Pazartesileri Emma’yı baleye götürüyorum. O gün de bale kursundan çok geç döndük. Eşim evdeydi ve televizyon seyrediyordu. ’İçeride faksın üzerinde bir evrek var; bir bakar mısın?’, ’Çok yorgunum Allah aşkına git, kendin al’ dedim. O da ısrar etti... Gözlerimi baya baya içeri gittim. Bir baktım ki makinenin üstünde üç kopya. Görür görmez çığlıklar attım... Elime alınca da ağlamaya başladım. Annem de kitabı alınca ağladı.
× Fotoğraflarda gördüğümüz tüm mutfak eşyaları da size aitmiş. Ciddi bir emek harcıyorsunuz anlaşılan tabak, çanaklar için...
Evin her yeri tabaklar, kaseler, çatal, bıçak, kupa, fincanlarla dolu. Uzun zamandır topluyorum ama öyle takım halinde değiller. İki, iki aldığım çok şey var. Eski bir tatlı çatalına ya da eski güzel bir tabağa rastladığım zaman alıyorum. Çay fincanı koleksiyonum var ama onları sadece çay için değil muhallebi, çorba ve buna benzer değişik sunumlar için de kullanıyorum.
× Kalabalık bir ailede büyümüşsünüz. İki çocuğunuz var; daha geniş bir aile özlemeniz ya da arzunuz var mı?
Eşim istiyor daha fazla çocuğumuzun olmasını ama ’İki tane elim var, ikisini de tutabilirim. Bu bana yetiyor’ diyorum. Her yaz Büyükada’dayız. Bütün kuzenler, arkadaşlar, herkesin en az iki çocuğu var. Çok kalabalığız yine.
× Kızlarınızın beslenmeleriyle ilgili sert kurallarınız var mı?
Sağlıklı ve doğal beslenmeye çok önem veriyorum. ’Ne yersek, oyuz’ düşüncesine inanıyorum. Bazen hamburger istiyorlar ama yememeleri gerektiğini anlatıyorum. Yavaş yavaş anlıyorlar artık ve bu konuda ısrar etmiyorlar. Bazen markette sağlıklı olmayan bazı ürünlerle karşıma çıkıyorlar. Diyorum ki ’Oku bana içinde neler var. Anlıyor musun? Ben de anlamıyorum. Öyleyse yememeliyiz. Eğer orada bizim adını bildiğimiz şeyler yazsaydı yemeliydik. Ama madem sen de ben de anlamıyoruz, o zaman içinde doğal olmayan şeyler var demektir’ diye uzun uzun anlatıyorum. Pakette aldığınız şey senelerce dayanıyor. Evde yaptığınız kurabiye üçüncü günü görmüyor. Bozulabiliyorsa doğaldır. Bozulmayanını değil, bozulanını alalım. ’Sağlıklı yaşamın’ onlar için bir yaşam stili olmasını sağlamaya çalışıyorum. Bilmiyorum biraz bencilce mi ama vücutlarına onlara zararlı olabilecek bir şey girmesine izin vermemeyi öğretmek, aşılamak istiyorum.
İLK ADI, ’PANCAR LEKESİ ÇIKMAZ’DI
× Kitabın adına nasıl karar verdiniz?
Kitabın ismini Nihal Karaoğlan buldu. Çünkü isim bulamıyorduk bir türlü. Bin tane isim geldi, geçti. Kitabın fotoğraflarını da çeken kardeşim Jaklin, ’Pancar Lekesi Çıkmaz’da çok ısrar etti. Sormadığımız yakınımız kalmadı. ’Böyle böyle bir kitap var. Sence adı ne olmalı?’ diye. Kardeşimin ve ortağı Nazlı’nın yakın arkadaşı Nihal Hanım bir gün ofise geldi. Kitabı bitirmeye çalışıyoruz. Baktı, beğendi ve gitti. Aradan bir hafta geçti. Bir e-posta gönderdi; ’Bir anda iş yaparken aklıma kitabınıza uyacağını düşündüğüm bazı isimler geldi. Sizinle paylaşıyorum’ diye. Listede ilk sırada ’Küçüktüm, Ufacıktım, Top Oynadım, Acıktım’ vardı. Okuduğum anda bu isme aşık oldum. Hemen annemi aradım. O da duyar duymaz ağlamaya başladı. ’Tamam’ dedim, ’Anne ağlıyorsa isim bu.’
PINAR HİÇDURMAZ /AKŞAM İNTERNET SİTESİ