Betül Arım: "Kin ve nefret dünyamda yok"

50 yıldır sahnede olan usta oyuncu Betül Arım, üç yıl önce yazıp oynadığı "Dışarda Hiçbir Şey Var!" adlı tek kişilik oyununu pandemi sürecinde evlere kapananlar için adeta bir terapi gibi online sahneliyor.

Sözcü Gazetesi'nden Hande Zeyrek'in röportajı...

– Korona sürecinden tiyatro emekçileri de çok etkilendi. Siz neler yaptınız?

Bir ülkenin gerçek anlamda bir sanat politikası yoksa ve buna ayrılan bütçe de çok kısıtlıysa bu yaşananlar kaçınılmaz. Keşke, sosyal bir devlet olabilseydik ve bu süreç iyi yönetilebilseydi. Maddi ve manevi kayıplarımız bu kadar çok olmaz, bu kadar acı yaşamazdık. Bu dönemde pek çok kişi ve sanat emekçisi işlerini yapamazken 11 Mart'tan itibaren çok acil durumlar dışında evden dışarı çıkmamaya özen gösteren 65 yaş üstü bir vatandaş olarak hem kendimi hem çevremi hem ülkemi korumaya çalışırken, bu lebalep kongre ve mitingleri gördüğümde çok öfkeleniyorum ve salak olmadığım halde birilerinin bana salak dediğini düşünüyorum. İnsan hayatını hiçe saymak ne dine ne vicdana ne de insanlığa sığar.

– 3 yıl önce yazdığınız “Dışarda Hiçbir Şey Var!” oyunu bugüne terapi gibi…

Dışarda Hiçbir Şey Var oyunumuzu izleyip birbirlerini affeden insanlar, yaşama geri dönüş partileri verdi. Bir kızımız oyunu üç kere seyredip 10 ayda 40 kilo verdi ve biz ana haberlere konu olduk. Sırf bana yazan 20 kişi antidepresanı bıraktı. Oyunun en son geldiği nokta: Doktorlar reçeteye yazmaya başladı. Bütün seyircilerin oyunla ilgili söylediği ‘Çok büyük bir farkındalık yaratan kendimizle yüzleşmemizi sağlayan komik, eğlenceli geniş bir terapi seansı' diyorlar. 'Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayalım.' Olağan şeyler nedir? Yemek, içmek, yürümek, nefes almak. Peki bunları yapamadığınızı düşünür müsünüz? Zaman zaman bizim başımıza gelmiştir ya da yakınlarımızın. O zaman bunların bize verilmiş armağanlar olduğunu fark ederiz. Ne olur bunları fark etmek için onları kaybetmeyi beklemeyelim olur mu? Diyorum…

– İnsanlar içeriden de sıkılmadı mı?

İçerde sıkılanlar çoğunlukla zaten dışarıda da sıkılanlardır. Ben bu yaşa kadar boşluktan dolayı hiç sıkılmadım. Bu dünyada yapacak o kadar çok şey var, tabii ki biz niyet edersek. Kendimizle barışsak bir yaşam amacımız varsa ve üretebiliyorsak ha içerde ha dışarıda fark etmez. Bana göre yaşamda her şey bir seçim. Şartlar ne olursa olsun ayakta dimdik kalmak durumundayız, yaşayacağımız güzel günler için. Benim sihirli sözcüğüm “Bu da geçer” Bir de yalnız biz değil bütün dünya böyle bir süreçten geçiyor. Bu da bizim dönemimize denk geldi. Yıkılmadım ayaktayım diyelim ve yola devam edelim.

"DÜNYAMDA KİN, NEFRET YOK"

– Oyunda affetmeyi de işliyorsunuz. Bir anne olarak oğlunuzun yaşadıklarını affedebiliyor musunuz?

Affetmek karşınızdakini cezalandırma ihtiyacından vazgeçip kendimizi özgür bırakmak bedenimizi şifalandırmak demektir. Başkasına kızıyoruz kendimizi cezalandırıyoruz burada bir tuhaflık yok mu? Bunu bir düşünün derim. Yaşananları değiştiremeyiz ama inanın duygusunu değiştirebiliriz o zaman da geleceğimizin önünü açarız seçim bizim. Ben dünyaya iyilik üstünden bakan biri olarak kin ve nefret benim dünyamda yok. Zaten bunlar bizim bedenimize ve ruhumuza zarar verir. Evet ateş düştüğü yeri yakar ama öyle olaylar yaşanıyor öyle acılar çekiliyor öyle kayıplar veriliyor ki insan kendi yaşadıklarını dile getirmekten bile utanıyor. Affetmek yaşananları unutmak yok saymak demek değildir. Aslında en önemlisi insanın kendini affetmesi vicdanın rahat olması gece yatınca rahat uyuması…

– Yıllar önce Taksim'deki bir kadın eyleminde karşılaşmıştık. Bugün de değişen bir şey yok. Yeter yahu dediğiniz olmuyor mu?

“Yeter” yahu duygularımı anlatmaya yetmiyor. Onun yanında herkesin elinden ne geliyorsa onu yapması gerekiyor. Bunun içinde en önemli şey birlik olmak ve dayanışmak. “Yeter” demeyenleri anlamaya çalışıyorum ama gerçekten anlayamıyorum algı dışımda kalıyor. Bir de paylaşımlarımda hep yazıyorum, söylüyorum, İstanbul Sözleşmesi ve yaratılmış olan her varlığa özellikle kadınlara ve  çocuklara yönelik taciz, tecavüz, öldürme karşısında artık erkeklerin birleşmesi ve hemcinslerinin yaptığı cins kırıma. Bu insanlık suçuna ve ayıbına “dur” demesi gerekiyor. Haydi erkekler birleşin artık “Yeterrrr”, “DUR” deyin. Var mısınız?

"SANAT İYİLEŞTİRİP GÜZELLEŞTİRİR"

– Sanat toplumdaki yaraları iyileştirebilir mi?

Sanat hayal gücümüzün ve yaratıcılığımızın sonunda ortaya çıkan eserlerdir. Tiyatro insanı güldürür, düşündürür, eğlendirir, sorgulatır, ağlatır, yüzleştirir. Sanat her zaman bu kirlettiğimiz dünyamızı güzelleştiren daha yaşanılır kılan bir olgu. Bence sanat hava gibi su gibi ekmek gibi olmalı. Çünkü beynimizi ve ruhumuzu besleyen ve bizi bize anlatan önemli şey sanat. İşte, bütün bunları her alanda olduğu gibi ilk fark eden ve yaşama geçiren kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk “Sanatsız kalan bir toplumun can damarlarından biri kopmuş demektir” diyor. Ben de diyorum ki "Can damarlarımızı hep sanatla besleyelim. Sanatın ırkı, dili, dini, mezhebi, cinsiyeti olmaz." Onun içinde sanat birleştirir, iyileştirir,  güzelleştirir.

– Yeni oyun hazırlığınız var mı?

Dışarda Hiçbir Şey Var! Oyununun ilk online gösterimi 27 Mart Dünya Tiyatrolar gününde yaptık. İkincisi 17 Nisan'da saat 21:00'den 02.00'a kadar izlenebilecek. Pandemi nedeniyle başlayamadığımız Madam Giyotin oyunu İstanbul Kültür Sanat Festivali'ne kabul edildiği için çok dikkatli bir şekilde provalara başladık. Pandeminin bitmesini bekliyoruz. Çok uzun sürerse belki onu da online yayın için çekeriz. Yapmak istediğim çok şey var. Pandemi günlerinin bizi bir an önce terk etmesi dileğiyle sağlıkla sevgiyle adaletle ama hep sanatla kalalım.

'Gizli Bahçe' dizisi neden erken final yaptı? Murat Yıldırım'dan bomba sözler İnşaat devinin veliahtının boşanma sınavı TRT 1’in "Kara Ağaç Destanı" dizisi final yapıyor Pelin Akil 'Yalı Çapkını'nından apar topar gönderiliyor Doğukan Manço'dan 'Barış Manço' filmi hakkında olay sözler Ebru Baki Sözcü TV’den ayrıldı mı?