Beynimiz sürekli kendini yeniliyor
Beynimiz ölene kadar öğrendiği her yeni tecrübe ve bilgi için yeni ağlar oluşturuyor. Doğduğunuz günden itibaren onu siz şekillendiriyorsunuz. Her birey eşsiz bir beyinle doğar, kendi tecrübeleriyle eşsiz beynini 'custom-made' olarak şekillendirir.
Öncelikle nöroplastisitenin ne olduğunu tanımlamaya çalışayım. Nöroplastisite beynin kendini yenileme/yeniden yapılanabilme yeteneğidir.
Tıp fakültesine girdiğimde (1994) beynin kendini asla yenilemediği, vücudumuzda kendisini yenilemeyen tek yapının beyin olduğu söylenirdi.
Beyin hücresi bir defa öldü mü, hiçbir şekilde tamir gerçekleşmez, ölen beyin hücresinin yerini alacak hiçbir şey olmaz denirdi. Halbuki şu anda biliyoruz ki beyinde ölen hücrelerin görevlerini yerine getirebilmek için yeniden bir yapılanma oluyor. Bu nöron gövdesinin yeniden ortaya çıkması olmasa da diğer nöronlardan yeni bağlantılar doğması, birbirleri ile yeni ağlar kurmaları ve olabildiğince kaybedilmiş görevin tamir edilmeye çalışıldığı biliniyor.
Beynimiz ölene kadar öğrendiği her yeni tecrübe ve bilgi için yeni ağlar oluşturuyor. Bu ağlar arasında iletişim yolları geliştiriyor. Beynimizde küçük modüller oluşuyor. Ve hepsi birbiriyle sürekli iletişim halinde. Mesela yeni tecrübe ile ilişkili oluşturduğunuz yeni nöronal ağ, bu tecrübeye benzeyen eski tecrübelerinizin oluşturduğu önceki ağ ile de bağlantılar kuruyor.
O yüzden herkes aynı metodla aynı şeyi öğrendiğinde aynı şekilde uygulamıyor.
Çünkü beyin 'custom-made' bir yapı. Yani doğduğunuz günden itibaren onu siz şekillendiriyorsunuz. Şöyle düşünün anne ve babanızdan aldığınız genlerle beyninize 'basit/temel programlar yüklü' bir şekilde dünyaya geliyorsunuz. Aldığınız genlere göre şanslı ve şanssız olduğunuz yönler var. Her birey eşsiz bir beyinle doğar, kendi tecrübeleriyle eşsiz beynini 'custom-made' olarak şekillendirir.
Nöroplastisitenin kabaca iki alt tipi vardır:
1- Fonksiyonel nöroplastisite: Sinir hücrelerinin fonksiyonelliğindeki bazı değişimlerle gerçekleşir. Örneğin sinir hücrelerindeki uyarının frekansı ve gücü, hücrelerin arasındaki iletişimi sağlayan sinaptik aralığa nörokimyasalların salınım miktarı, süresi, hızı gibi. Yani direkt olarak hücrelerin yapısında değil de fonksiyonelliklerindeki değişimlerle gelişen nöroplastisite. Sinaptik nöroplastisite bunun en güzel örneğidir. Sinapsların özellikle öğrenmede önemi çok büyüktür. Her öğrenmede sinaptik yapılanma gerçekleşir. Buna sinaptojenez denir.
2- Yapısal nöroplastisite: Beyinde fiziksel olarak yeni bağlantı alanları oluşması, beynin belli bölgelerinin hacminde genişleme gibi direkt fiziksel olarak gerçekleşen değişikliklerle sağlanan nöroplastisite.
Aslında bu durum beynin anne karnından beri alışık olduğu, öğrendiği bir durum. Beynimizde tahmini 86-100 milyar arası nöron, ondan daha fazla glial hücre var. İhtiyacımız olandan çok daha fazlası yapılır ve yıkılır. İçeride süregelen bir inşaat vardır. Zihinsel fonksiyonlarımızı optimal yerine getirebilmek için aynı bir heykelin yontup mükemmel biçime kavuşturulması gibi bir yapılanma gerçekleşir. Buna 'pruning' yani budama denir. Nöronlar ve glial hücreler budanarak mükemmel biçimine kavuşur. Sadece nöronlar değil, nöronlar arasındaki haberleşmeyi sağlayan iki nöronun birleştiği özel yapılar olan sinapslar da budanır.
Beynimizin gelişimi en son tamamlanan alanı prefrontal bölge dediğimiz karar verme, plan yapma ve yürütme gibi üst düzey fonksiyonlarımızı yöneten, kişiliğimizin şekillenmesinde en önemli olan kısmıdır. Neredeyse 30 yaşına kadar bu yapılanma sürebilir. Bu kadar uzun süre kendini yeniden yapılandırabilme yetisine sahip olan beyin hızı yavaşlasa da ölene kadar bu yetisini kaybetmez.
Her yeni öğrendiğimiz bilgi/beceri beynimizde yeni bir bağlantı alanı ve yapılanması oluşturur.
DR. SEVDA SARIKAYA / AKŞAM GAZETESİ