BU SKANDAL ANKARA'NIN DİLİNDE

Yanında çalışan bir muhabir kızın namus ve onuru ile oynamak neyin nesi? Kızı böyle utanç verici bir olayla adeta çıldırtmak... Hele hele o camiaya hiç yakışır mı?

Muhabir kızın feryadı, sadece dedikodu malzemesi olarak mı kalacak?Bir zamanlar ’Enver Ağabey’ diye bir kartal vardı.Yanında da kendini kartal sanan kargalar dolaşırdı. O kargalar ki Enver Ağabey’e kıyak olsun diye TV’sinde gak gak diye atıp tutarken, paraları da çuvalla bankalara taşıyorlardı. Millet ne bilsin işin içyüzünü. Bir gün sert rüzgâr esti, bütün kargalar dört bir yana dağıldı...

Çaktırmadan köşeyi dönen kargalar başka dallara konup, hâlâ gak gak diye ötüyor. Başka arabanın türküsünü öttürerek... İşte kahramanımız bunlardan biri. İri yarı, heybetli, küçük dağları ben yarattım sanan, kendine özel konuşması ile özel bir tip! Enver Ağabey devrilince "Bu ışıklar beni yeterince aydınlatmıyor, bu ülkede sadece inançlı olmak yetmiyor, başka ülkülerim de olsun" dedi. Musluğun başına geçmek için Ankara’ya gitti. Güya kendisini anlayanlarla(!) buluştu. Bir gazetenin Ankara temsilcisi olunca da sağa sola saldırmaya başladı. Ama bu günümüz koşullarında kesin şart... Sesini kavga, gürültü, iftira olmadan nasıl duyuracaksın?

Buraya kadar eyvallah, pek çok kez gördük bu filmi.

Ancaaaaak... Yanında çalışan bir muhabir kızın namus ve onuru ile oynamak neyin nesi? Kızı böyle utanç verici bir olayla adeta çıldırtmak... Hele hele o camiaya hiç yakışır mı? O camia ki mertliği, delikanlı duruşu ile gurur duymaz mı? Bir işyerinde olacak iş mi bu yani? TV’de ona buna sallayan koca adam, muhabir kızı devamlı taciz ediyor, arkasından dedikodu yapıyor ve bunu sağa sola duyuran olursa işten atarım diye tehdit ediyor. Vay anasını sayın seyirciler, ülkemiz ve insanımız ne hale gelmiş...

S.K. adındaki muhabir kızın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği suç duyurusu yani cinsel taciz ihbarı şu sıralar Ankara’da medyanın dilinde. Sadece en güvenli mekân olan cafe veya birahanelerde konuşuluyor. Çünkü olayın kahramanı "Herkesin telefonunu dinlettiriyorum. Bu konuyu konuşanı yakarım" diye korku sarmış. İcabında başbakan, içişleri bakanına posta koyan gazetecilerde ’tıs’ yok. Peki savcılığa, "Bu dilekçe neden işleme konmuyor" diye niye sormuyorlar? Öyle ya belki cinsel tacize uğradığını iddia eden muhabir kız iftira atıyor... O zaman aklından zoru olan bir delidir. Bir hastaneye sevk edip, ruh ve sinir sağlığını tedavi ettirmek gerekmez mi? Suç duyurusunun noter tasdikli fotokopisi taa İstanbul’da bana kadar geldi. Detayını yazmaya elim varmıyor.

2009 yılının Kasım ayında, Türkiye’nin başkenti Ankara’da, ülküsü için ölmeye(!) yemin etmiş bir gazete yöneticisi, yanında ekmek parası için çalışan bir muhabir kızın namusuna göz dikiyor. Ama görevliler şikâyete sessiz kalıyor? Bu sizi etkilemez mi? Beni bile etkiledi. İstanbul sosyetesinde olsa neyse de...

AYKUT IŞIKLAR/ BUGÜN

Sağlık sorunlarıyla boğuşan Gül Onat: "Bir kişiye gönül koydum" Eşinden ani bir kararla boşanan Bengü sessizliğini bozdu Güzel fenomenler boğularak can verdi Akın Akınözü'nü şaşırtan Hande Erçel sorusu: "Bu ne biçim bir soru?" Nicole Kidman'ın kemikleri sayılıyor Ebru Gündeş'in tepki toplayan konserinin maliyeti ortaya çıktı!