CAN TANRIYAR İLK ÖNCE MUHAMMET YAKUT'U SATMIŞ...

Sacit Aslan'ın yeni yazısı...

Sacit Aslan sacitaslan@gmail.com

Değerli okurlar size bir kez daha bir magazin figürünün gerçek yüzünü ifşa etmeye çalışacağım… Adı Can Tanrıyar olan bu magazin figürü hâkim karşısına çıkacağı günü beklerken yeni Ali Cengiz oyunlar peşinde…

Cezaevinden mektuplar kaleme alıp ‘tahliye olabilmek’ için kendisini ‘hilal bıyıklı Alevi’ eşini de ‘Ermeni bir solcu’ olarak tanıtan bu magazinci beyefendi her kesimle bir şekilde bağ kurmanın peşinde.

Cezaevinde tutuklu gazetecileri ziyaret eden CHP lideri Kılıçdaroğlu ve yanındaki heyetin gelişini fırsat bilip kafa gösteren ancak ciddiye alınmayınca hemen Alevi kimliğini öne sürüyordu. Umduğunu bulamayınca bu kez iktidar ortağı MHP'ye bel bağlayarak ‘hilal bıyıklıyım’ diyerek fark edilmeye çalışıyordu. O da olmayınca bu kez AK Partililer kendisini fark etsin diye beş vakit namaz kıldığını duyuran takiyeci Tanrıyar bu kez Bizans oyunlarına baş vuruyordu.

Nasıl mı?

Peşinen söylüyorum okudukça ‘yok daha neler?’ Diyeceksiniz…

Yazdığı mektupları kendisine ait Uçankuş sitesinde habermiş gibi yayınlatıp yine en iyi bildiği ‘magazin şantajına’ girişmiş durumda. Aklı sıra bir yerlere mesaj vermenin hesabı içinde olan Can Tanrıyar, kendisinin yetemediği yerde şimdi de aynı davada beraber yargılandığı eşi Tamar Oner'i sahaya sürüyor...

Bunu yaparken de sıkı durun şimdi; ‘yeni günah keçisi’ olarak Muhammed Yakut’u öne sürüyorlar!

Şaşırdınız mı? Vallahi ben şaşırdım!

Varsın sürsün bakalım…

Tamar Hanım'ın "abicim abicim" dediği Muhammed Yakut, Tanrıyar'lar için şimdilik ‘harcanmaya çok müsait...’

Nasılsa yurtdışında ve gelemiyor Türkiye’ye… Üstelik Kırmızı bültenle aranıyor… Daha ne olsun!

Her şeyi Muhammed Yakut'a yükleyip sıyrılacaklarını sanıyor bizim uyanıklar… Ancak, Türk polisini, MİT'i ve belli ki, Yüce Türk Yargısını da bilmiyor bu aymazlar.

Nereden bilsinler ki değil mi?

Benimkisi de laf sanki!

Adamlar ‘bel altı magazin, yalan, iftira, tehdit ve şantaj’ alanında ‘master’ yapmışlar!

Dünyada bir örnekleri daha yok!

‘Mağdurum’ diye yalvardığı mektubunda Can Efendi, Televolecilik yapmaktan geri kalmıyor. Ve utanmadan kendisiyle ilgili ‘gerçekleri’ yazan çizen kim varsa hedef tahtasına koyuyor.

Şunu iyi bilmeli ki, “köpeksiz köyde değneksiz gezenler artık rahat edemeyecekler.” “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyorum ve er meydanına her daim çıkmaya hazır olduğumu buradan ilan ediyorum.

Hodri meydan Can Efendi ve aveneleri…

Can Efendi ve eşi Tamar Hanım bugünlerde solcu medyada yer bulabilmek için didinip duruyorlar. Adliye koridorlarında ağlak ifadelerle dedikodudan öteye gitmeyen kendi gerçeklikleri içinde ‘mağduru’ oynuyorlar. Ama unuttukları bir şey var o da gerçek gazeteciler dedikoduyla haber yapmazlar. Belgeler ve gerçekler ışığında haber yapar, kamuoyu yararı var mı ona bakarlar.

Tabi bu arkadaşların anladığı ‘gazetecilik kavramı’ kendi çıkarlarına hizmet ediyorsa bir anlamı var! Yoksa, gerisi lafügüzaf…

Neden mi böyle söylüyorum…

Bakın, sahip oldukları yayın mecralarına…

Belgesiz, delilsiz dedikodularla dolu adına ne derseniz artık birtakım yazılar! Ve ne acıdır ki, bu yaptıklarının habercilik olduğunu düşünmeleri. İnsanları tehdit etmek, ailelerine iftira atmak bunların habercilik anlayışını oluşturuyor…Yazık!

Bakıyorum yazıp çizdiklerine bir tane belge yok! Kahve ağzıyla yazılmış tamamı dedikodu ve iftira… Tabi eski Türkiye’de bunlar bu yöntemle belli bir kesimi sindirdikleri için hala işe yaracağını düşünüyorlar. Ama medya artık onların bildiği düşündüğü medya değil.

Uyansalar içine düştükleri ‘gaflet uykusundan’, ‘günaydın’ diyeceğim de bunların uyanmaya niyeti yok!

Bu aile derin uykuda ya uyandıklarında onlara jest olsun diye ben bir abilik yapayım da boşa düşmesinler!

Sorular eşliğinde yazımızı şekillendirelim…

Can Tanrıyar cezaevine neden girdi?

Muhammed Yakut isimli kişi sosyal medya videolarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere birçok milletvekili ve bürokrata ‘küfürler etti, tehditler savurdu’… Hiçbir belgeye dayanmayan iddialarıyla insanların namuslarına ‘iftiralar, hakaretler ve tehditler’ sıraladı durdu!

Türkiye tarihi bir seçim iklimi içindeyken belli bir kesim bu videolardan medet umdu!

Onlar görmek istediklerini görse de gerçekleri ıskalıyordu. Çünkü Muhammed Yakut onların hoşuna gidecek söylemler içinde atıp tutuyordu! Ve sürekli dönüp dolaşıp aynı kişileri hedef tahtasına koyuyordu!

Neden?

Nedeni basitti, çıkarı bozulmuştu… Yıllardır boş bulup at koşturduğu alanda koşturamaz olmuştu…

Ve tesadüfe bakın ki, Yakut’un söylemlerindeki kişilerin tamamı Tanrıyar Ailesinin sahip olduğu yayın organında da hedefteydi!

Sizce bu tesadüf olabilir miydi?

Değerli okurlar, özellikle tiyatro ve sinema alanında ‘sufle’ kelimesini duyarsınız. Sahnedeki oyunculara, unuttukları replikleri seyirciye duyurmadan hatırlatmak anlamına gelir bu terim. Can Efendi, müstakbel eşi Tamar Hanımla birlikte Muhammed Yakut’a sık sık ‘sufle’ vermekteydi.

Yakut’un Youtube üzerinden video çekme fikri de yine Tanrıyar'lardan gelmişti! Hatta ikili ele verip FOX TV’nin yolunu bile tutmuştu…

Gerçekleri hatırlamaya ve sorulara devam edelim…

FOX Haber'e giderek Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk ile görüşen ikili nedense umduklarını bulamamışlardı!

Ve Can Efendi, ‘madem siz haber yapmıyorsunuz ben yaparım’ dedi…Ve Muhammed Yakut’tan bir sosyal medya fenomeni yaratmaya karar verdi. 30’dan fazla kez Muhammed Yakut ile buluşarak evinde ağırladı… Hatta evinin bir odasını da stüdyoya çevirdi. Ne söyleyeceğini el yazısıyla yazdığı notlarla Yakut'a verdi...

Yayın organları Uçankuş’un sayfalarına ya da Tamar Öner'in paylaşımlarına bakınca da ilişkileri aleni olarak görüyorsunuz zaten.

Tamar hanım, ‘Muhammed abi’ diyerek Muhammed Yakut'a methiyeler düzüyor göndermeler yapıyordu...

Ancak, ‘Muhammed abileri’ Türkiye’den kaçınca olanlar oldu.

Gazeteci Serdar Akinan, Muhammed Yakut ile görüşünce Tanrıyar Ailesi için sonun başlangıcı başlıyordu...

İlk zamanlar Tanrıyar Ailesi bu görüşmeden o kadar mutlu kalmışlardı ki, Serdar Akinan’a övgüler düzmeye başladılar.

Yakut yayınlarıyla dikkat çeken Akinan sonrasında "halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu kapsamında emniyette ifade verince dananın kuyruğu koptu.

Gazeteci Serdar Akinan içine düştüğü ‘kumpası’ görmüş ve çark etmişti. Bu kez gerçekleri dillendirdiğinde ise Tanrıyar Ailesinin özellikle de Tamar Oner’in gazabına uğramaktan kurtulamadı.

Küfürler hakaretler gırla gitti…

Ve bugüne gelirsek…

Tamar Hanım şimdilerde değerli gazeteciler Barış Terkoğlu ve Timur Soykan'ı öve öve bitiremiyor... Yarın bu isimlere de ‘hakaretler edip, namuslarına dil uzatırsa’ sakın şaşırmayın derim...

Neyse biz devam edelim…

Aslında Muhammed Yakut'u yalan yanlış iftiralarla dolduran ve hedefine koyduğu isimlere saldırtmak için piyasaya süren Can Tanrıyar, ilk günlerde bu gidişattan memnundu... Muhammed Yakut sosyal medya fenomeni olma yolunda Can Efendinin çizdiği yolda giderken nedense biranda ‘yoldan çıkıvermişti!’

Kendi yarattıkları 'Frankenstein' bu kez onları hedef tahtasına koymuştu!

Terörle mücadele eden canını ortaya koyan devlet görevlilerini dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı, yine dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ve daha birçok kişiyi tehdit etmeye başladı… Hatta MİT Müsteşarının oğlunu yeğenlerine ‘dişleterek öldürtmekle tehdit’ edecek kadar ileriye bile gitmişti!

Devlet elbette meydanı bu dengesiz adama bırakacak değildi! Ve vakit kaybedilmeden harekete geçildi...

Muhammed Yakut'un akıl hocası büyük televizyoncu Can Tanrıyar ve eşi Tamar Oner de geçmiş hukukları çerçevesinde Organize Şubenin radarına girdi…

Belgeler eşliğinde Tanrıyar'ın evinde arama yapıldı. Aramalarda, dijital materyaller, Muhammed Yakut'la buluşmalarına ilişkin telefon kayıtları, mesajlaşmaları, arama kayıtları hatta kendi el yazısıyla Muhammed Yakut'a verilen notlar bulununca Can Tanrıyar’ın cezaevine giden süreci başlamıştı...

Değerli okurlar bunlar somut gerçekler… Dedikodu değil!

Terörle mücadele eden devlet görevlilerini hedef gösteren ve onları ‘öldürmekle tehdit eden’ ekran önündeki isim Muhammed Yakut'tu ancak onu kameranın önüne koyan isim yani akıl hocası ise Can Tanrıyar'dı... Bu gerçekler doğrultusunda olayları yorumlamanızı isterim…

Ve gerçeklerle baş başa kalan Can Tanrıyar, çıkış yolu bulmak adına mahkemeye mektuplar yazdı...

Ve şimdi gelin bu konuya gökyüzünde süzülen kuşların söyledikleri ile devam edeyim…

Muhammed Yakut’un çektiği videolarda yere göğe koyamadığı Can Tanrıyar, ‘yalan, dolan ve iftiralarla’ dolu mahkemeye verdiği dilekçesinde ‘sanayici iş insanı Muhammed abi’ dediği Muhammed Yakut’u tanımadığını söylemiş.

Şaşırdınız mı?

Valla ben çok şaşırdım hatta ‘yok daha neler’ dedim!

Oysa, ‘Can bu satar mı satar’ ve nitekim de satmıştı ama nedense ilk duyduğumda inanamadım!

Değerli okurlar yine sıkı durun asıl turpun büyüğü heybede okuduğunuzda daha çok şaşıracaksınız

Can Efendi yazdığı mektuplarında hala ‘benim abim’ diyen Muhammed Yakut için; “Türkiye’ye döndüğünde asıl organizasyon içinde olanlar tarafından itirafçı yapılarak tüm suçu kendisine atacaklarını” iddia etmiş!

Olacak iş değil!

Yakut, Türkiye’ye dönecek ve tüm suçlamaları Can Efendiye yıkacakmış! Can da bunu öğrenmiş ve şimdiden kendince önlem alıyor!

Yerseniz...!

Sanayici abisi Muhammed Yakut’u anında hem de öyle böyle satmamış yani!

‘Muhammed Yakut'u tanımam 2 kere görüştüm falan’ demeye başlamış...

Hatta, bir dönem Deniz Akkaya’nın da sevgilisi olan işletmeci Murat Varol yüzünden Muhammed Yakut ile bir araya geldiğini ve onun ısrarı sonucu da FOX Haber’e giderek Haber Genel Yayın Yönetmeni olan Doğan Şentürk ile görüştüğünü yazmış! Tanrıyar, Yakut tarafından tehdit edildiğini öne sürüp suçlamaya başlamış...

İbret dolu mektuplarında Tanrıyar’ın bol bol teşekkür etmekten geri durmadığı bir isim ise dikkat çekiyor; M. N. E.!

Tanrıyar’ın ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ diye M.N.E'yi de bu işin içine çekmesinin altında yatan neden son derece ‘duygusal’

Duygusallığın ne olduğunu anlamayanlara açıklayayım… Borç sarmalı içindeki Can Efendi, M.N.E'yi ‘koparmış’

Mektuplarında M.N.E.'yi savunan ve ona övgüler düzen Tanrıyar, ‘iftira ve dedikodularının’ arasına nedense onu da sokuşturuyor.

Adı Borsa manipülasyonlarıyla anılan M.N.E'den gördüğü ‘duygusallık’ içinde bu kez dolandırmaya kalktığı ortağı ve onun ailesine hatta namusuna dil uzatmaya devam ediyor… Şaka gibi değil mi?

Muhammed Yakut'u öne sürüp şantajlarına devam eden Can Tanrıyar köşeye sıkışınca neler yapabileceğini sağ olsun görmemizi istemiş. Kendisine teşekkürlerimi iletiyorum…

Peki, Muhammed Yakut yakalanıp Türkiye'ye gelirse ya da bu mektupları okuyup bir de Can Tanrıyar bombasını patlatırsa ne olacak?

‘Ben mağdurum’ demek için hilal bıyık bırakıp MHP'li olan, ‘beş vakit namaz kılıyorum’ diye Ak Parti’ye oynayan şark kurnazı Can Efendi, CHP’ye de göz kırparak Tuncelili Aleviyim demesi, eşi üzerinden Ermeni cemaatine yaranmaya çalışmasını nereye koyacağız!

Ve merak etmeden duramıyorum!

Kapısına kilit vurduğu televizyonundaki çalışanlarına aylarca maaş ödemek yerine havuz başında paskalya partileri veren bir de bunu paylaşan Can Tanrıyar nasıl bir mağdur acaba?

Ya da yıllarca şantaja maruz kalan şiddete uğrayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'dan canlı yayına çıkıp ağlayarak yardım isteyen Petek Dinçöz başta gelmek üzere ‘onurları ve namuslarıyla’ oynadığı onca bilindik ismi nereye koyacağız?

Şantaja maruz kalan onca iş insanı, maaşlarını ödemediği ve pandemide kapının önüne koyduğu onlarca çalışanı Can Tanrıyar'ın bu ‘mağdurum edebiyatına’ ne diyordur acaba?

Huylu huyundan vazgeçmezmiş derler ya bakın değerli okurlar mağdur edebiyatı yapan bu magazin figürü mektuplarında tahliyesini isterken bile mahkeme heyetine ‘aba altından sopa göstermeyi’ de ihmal etmemiş!

Nasıl mı?

Müthiş edebi diliyle kaleme aldığı mektubunda "benim eşim Cumhurbaşkanıyla görüştü haberiniz olsun" diye uzun uzadıya hikâye anlatmış!

Bakınız, Uçankuş isimli yayın organına…

İnanın yaz yaz bitmiyor bu Can Efendinin tutarsızlıklarını…

Size çarpıcı bir örnek daha…

Karakolda uğradığı saldırıyı eski ortağına yıkma olayı var…

Can Tanrıyar'a tabii sormak lazım... O karakoldaki olayda üzerine yürüyen kişi kimdi?

Hemen söyleyeyim sizlere dostlar, Recep Kanturoğlu...

Peki Recep Kanturoğlu kim?

Can Tanrıyar'ın kendisini FETÖ’cülerle birlik olup dolandırıldığını söylediği ve hakkında davalar açtığı kişi...

Varını yoğunu Can Tanrıyar'a kaptıran, kaba inşaatlarını bitirttiği villalara ‘sahte senetle’ çöken ve Tanrıyar yüzünden beş parasız kalan bir kişi Recep Kanturoğlu…

Aile yaşamı darma duman olan Recep Kanturoğlu, mahkeme kararıyla ‘tedbir konulan villaların satışı’ için emlakçı getiren Tanrıyar'a saldırmıştı. Ancak gelin görün ki bu olayı bile gerçekliğinden çıkartan Tanrıyar olayı eski ortağına bağlamıştı.

Boşuna demiyorlar bu adamın ‘ar damarı çatlamış!’ diye…

Değerli okurlar ‘yok daha neler’ dediğinizi duyar gibiyim ama inanın anlattıklarımda eksikler olabilir ama yalanı yok!

Değme Yeşilçam filmlerine taş çıkartır bu aile…

Şimdi hiçbir ahlaki değeri olmayan ve ona inanıp iş yapan insanların hayatını karartmaktan zerre pişmanlık duymayan Can Tanrıyar mı mağdur?

Değerli okurlar, bir de Can Tanrıyar'ın eşi Tamar Tanrıyar gerçeği var ki, o da ayrı bir konu...

Tamar Oner de kocasıyla beraber Muhammed Yakut ile irtibat ve iltisakı nedeniyle soruşturuldu. Kendisi bu nedenden dolayı suçlamaların muhatabı…

Şimdilerde "mağduruz" diye kapı kapı gezen kimi gazetecilerden medet uman bu hanımefendi de aslında cezaevinin eşiğinde…

Peki, kimdi Tamar Oner?

Tamar hanım, Seren Serengil'in canı ciğeri söylentilere göre de ‘Serengil'in çantacısı’ gibi yanında dolaşan bir magazin figürü…

Hatta bir ortamda, Can Tanrıyar için “ben onu kendime aşık ederim, süründürürüm” dediği de rivayet edilir. Sonrası ise malumunuz Can Efendinin yanına gidiyor aşk-meşk… Ve gün geliyor, Seren Serengil düşmanı oluyor Tamar Hanımın…

Değerli okurlar, bu aile yedikleri onca halta rağmen nasıl oluyor ise hep mağdur ve hep ‘haklılar'! İnanın benim aklım ermiyor…

Şimdi size bir ibretlik resim göstereyim…

Hayat onların arzu ettiği gibi akmadığında önlerine çıkan herkese hakaret etmek, iftira atmak kendilerince adeta bir hak oluyor…

Bir tek bunların aile değerleri önemli, bir tek bunların çocukları çocuk. Bu hastalıklı düşüncede başkalarının aileleri ve çocuklarının bir değeri yok.

Gerçi ilk eşi rahmetli Şafak Hanımdan olan çocuklarının da değeri var mı o da tartışılır ya! Sen küçük yaşta terk et bu çocukları senelerce yüzlerine bakma, hatta evlatlıktan reddedip, reddedip geri al, sonra da onlara sarıl ve el aleme karşı göstermelik ‘aile babasıyım’ pozları ver…

Dün ‘can ciğer kuzu sarma’ oldukları ile çıkarları ters düştüğünde ‘kanlı bıçaklı’ olmakta hiçbir beis görmeyen bunlara bir örnek daha vereyim...

Buyurun size ibretlik bir resim…

Bize neler anlatıyor bu kare?


 



Sol başta Yeşim Salkım, ortada Seren Serengil ve sağ başta da Tamar Oner...!

Bakın bu resim bize neler anlatıyor?

Öncelikle samimiyet, dostluk, içten edilen tebessümler ve en önemlisi sıkı bir dostluk

Oysa, şimdi Tamar kızımız için bu karedekilerin hiçbirinin bir değeri yok! Onlar artık ‘Canları ciğerleri değil, Can düşmanları’

Yazık!

Tamar Hanım şimdi beraber yargılandığı kocası için cengaverliğe soyunuyor, asıyor kesiyor, bir erkeğin bile ağzına yakışmayacak sözlerle hakaretler ediyor fakat bir şeyi unutuyor! Hakkında verilmiş bir hapis cezasının olduğunu...

Beykoz Asliye Ceza Mahkemesinde Öncü Can Sönmez isimli kişiye ‘tehdit ve hakaret’ ettiği gerekçesiyle hapis cezası verilen Tamar Hanım bu cezayı yatmak zorunda kalabilir... Çünkü, ‘tehdit ve hakaretten’ dolayı hakkında açılan çok sayıda dava var! Bunlar yetmezmiş gibi bir de ‘terörle mücadele eden devlet görevlilerini hedef göstermek’ ile suçlanan Muhammed Yakut soruşturmasında suçlanan isimlerden biri olması var!

Film gibi değil mi?

Bu arada, anlamadığım bir şey var ki, o da onlarca, ‘hakaret ve tehdit’ davalarına konu olan Uçankuş adlı sitelerinde yargı kararlarını hiçe sayarak hala iftiralarına devam edebilmeleri…

İnanın dostlar anlayabilmiş değilim!

Son günlerde bu yayın organının hedefinde yine FOX TV var! Muhammed Yakut'u haber yapmayan Doğan Şentürk'ün başında olduğu FOX Haber!

Yalnızca FOX Haber değil tabii ki…Bel altı haberlerle şantaj yaptıkları, namuslarına ‘kara çalmaya’ çalıştıkları kişiler yine hedeflerinde...

Belgesiz, bilgiden yoksun son derece sığ ve çalakalem yazılmış adına da haber dedikleri yazılarına bakan yazma nedenlerini bir bakışta anlayacaksınız…

Bu sitede haber yok ama ziyadesi ile ‘tehdit, şantaj, iftira ve en acısı hukuka saygısızlık’ var...

Yaptığı onca hukuksuzluğun hesabını Adalet önünde vermeden paçayı sıyırmanın peşinde olan Can Efendinin bu çırpınışlarını hayretler içinde izliyorum…İzlenimlerimi de sizlerle paylaşmaya devam edeceğim…

Bakalım daha neler göreceğiz dostlar… Kalın sağlıcakla…

Sacit ASLAN

Tüm yazılarını göster