Cep telefonunu bebeğinizden uzak tutun
Cep telefonunu bebeğinizden uzak tutun
Cep telefonu, wireless internet ve evlerimizde olan telsiz telefon gibi cihazlar artık öyle bir hayatımıza girdi ki; bunlar yokken biz nasıl yaşıyorduk, nasıl işlerimizi hallediyorduk diye hayretle düşünürüz bazen. Ancak şunu da çok iyi bilmek gerekir ki; hayatta hiçbir şey bedava değildir.
Ülkemizde cep telefonlarıyla 1990’ların ortasında tanıştık ve yeniliklere kolayca ayak uyduran bir toplum olarak onu çok benimsedik. İnternet ise o dönemlerde daha yeni, yeni adından söz ettiriyordu ve birkaç yıl sonra ADSL ve wireless bağlantı ile karşılaştık. Bu cihaz ve sistemleri kolayca kabullendik ancak zararının olup olmadığını biliyor musunuz? Elektromanyetik dalgalar yayan bu cihazlar çocuklarımızın sağlığına herhangi bir bedel ödetecek mi?
Memorial Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Mamur, yıllardır zararları tartışılan cep telefonu, kablosuz internet ve son teknoloji ürünü cihazların çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Baş ağrıtıyor
Cep telefonları her yöne mikrodalgalar yayarak çalışır. Yapılan araştırmalarda bu dalgaların kemik ve yumuşak dokudan birkaç santimetre ilerlediği ve enerjisinin de orada yani beyin ve sinir dokusunda emildiği gösterilmiştir. Uzun süreli telefon konuşmalarının (ki bunun tanımı altı dakika ve üzerindeki konuşmalardır) kulak ve beyin dokusunun ısısını artırdığı ve baş ağrılarına neden olduğu, bizlerin kolayca hissedebildiği etkileridir.
Amerikan Pediatri Akademisi çocukların dokularının daha ince ve yumuşak olmasından dolayı bu elektromanyetik dalgalara daha kolay maruz kaldıklarını bildirmiştir. Beyin dokusu da 20 yaşa kadar gelişmeye devam eden bir dokudur; yani inşaat o zamana kadar devam etmektedir. İnşaat esnasında katlar çıkarken sürekli depremler gerçekleşirse o zaman o yapının sorun çıkarma ihtimali mantıken artmakla birlikte sağlamlığı tartışılabilir.
Bu düşünce aslında birçok çalışma tarafınca desteklenmektedir. İnsan vücudunda her gün kanser hücreleri oluşmaktadır ancak bunlar savunma sistemi tarafınca tespit edilip, yok edilirler. Oysa 2008’de İsveç bilim adamları tarafınca yapılan bir araştırmada 20 yaşından önce cep telefonu kullanan kişilerde beyin tümörü (gliom) ve işitme kaybına yol açan kanser (akustik nörom) gelişme oranı tam dört misli artmaktadır. 20 yaşından sonra kullananlarda ise iki misli artmaktadır. Bu da bu dalgaların gelişmekte olan bir beyne etkisinin daha çok olduğuna işaret etmektedir. Çalışmayı yürüten bilim adamları 12 yaş altında çocukların cep telefonu kullanmamalarını önermekle birlikte 12 yaş üstündeki çocukların daha çok kısa mesaj ile iletişim sağlamaları gerektiğini belirtmiştir.
Hindistan’da yapılan bir başka bilimsel çalışmada kanser hücrelerini saptayıp yok eden savunma sisteminin bu elektromanyetik dalgaların bulunduğu ortamda tam randımanlı çalışmadığını göstermiştir. Cep telefonu kullanmayanların vücudunda %4 oranında DNA hasarı bulunurken, kullanalar arasında ortalama %40 oranında DNA hasarı saptanmıştır. Bu da gelişen kanser hücrelerinin daha çok sayıda oluşup, kolayca büyümeye devam edeceği anlamına gelmektedir.
İşitme kaybına neden olabilir
2008’de Amerikan Kulak Burun Boğaz Akademisi günde bir saat veya daha fazla cep telefonu kullananlarda işitme kaybı gelişme ihtimalinin arttığını bildirmiştir.
Gözlere de zararı var
Utah Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada cep telefonlarının yaydığı şiddetteki mikrodalgaların özellikle çocukların göz merceklerine erişkinlerinkine kıyasla daha zarar verici olduğunu göstermiştir. Buna benzer çalışmalarda bu dalgaların göz dokusunu etkileyerek katarakta benzer zarara yol açabileceği de saptanmıştır.
İşin kötü tarafı bu tarz ışınların yol açtığı zararlar birçok yıl sonra karşımıza çıkmaktadır. Bu cihazların kullanımlarının daha yakın geçmişte başladığını düşünürsek, bizi ve çocuklarımızı ileride ne bekliyor tam bilemeyiz. Yetmiyormuş gibi çoğu ülkede bu konuda kontrol edici yasalar da yoktur. Bu nedenle mevcut veriler hakkında bilgi edinip kendimiz ve çocuklarımız ile ilgili kararlar almamızda büyük fayda var.
Önemsenmesi gereken öneriler:
* Elektromanyetik ışınlar saçan bu tarz cihazlardan bebek ve çocuklarımızı, en azından 12 yaşında gelene kadar uzak tutmamız gerekiyor.
* 13-20 yaş arası dönemde de kullanımın mümkün olduğu kadar kısıtlanması, mutlaka kullanılacaksa da kısa mesaj ile kullanım sağlanması gerekiyor.
* Wireless modemlerinizi evde o anda kullanmıyorsanız kapatın ve komşularınızdan da bunu yapmalarını isteyerek ortak bir karar alın.
* Cep telefonlarınızı bebek ve çocuklarınızdan uzak tutun. Aranızda “ama o telefonu çok seviyor” diyenler olabilir ancak şunu biliyorum ki ebeveynin kararlılığı birçok konuda olduğu gibi bu konuda da esastır. Çocuk görmediği şeyi isteyemez.
* Bazı ürünler cep telefonu radyasyonunu azalttığını iddia eder ancak bunlar henüz söz sahibi kurumlar tarafınca çare olarak onaylanmış değildir.
Elbette cep telefonlarımızı ve internet bağlantımızı çöpe atamayız. Ancak bize hız katan ve rahatlatan kestirmelerin acısının çocuklarımızdan çıkmaması için de gerekli önlemlerimizi almalıyız.
Ülkemizde cep telefonlarıyla 1990’ların ortasında tanıştık ve yeniliklere kolayca ayak uyduran bir toplum olarak onu çok benimsedik. İnternet ise o dönemlerde daha yeni, yeni adından söz ettiriyordu ve birkaç yıl sonra ADSL ve wireless bağlantı ile karşılaştık. Bu cihaz ve sistemleri kolayca kabullendik ancak zararının olup olmadığını biliyor musunuz? Elektromanyetik dalgalar yayan bu cihazlar çocuklarımızın sağlığına herhangi bir bedel ödetecek mi?
Memorial Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Mamur, yıllardır zararları tartışılan cep telefonu, kablosuz internet ve son teknoloji ürünü cihazların çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Baş ağrıtıyor
Cep telefonları her yöne mikrodalgalar yayarak çalışır. Yapılan araştırmalarda bu dalgaların kemik ve yumuşak dokudan birkaç santimetre ilerlediği ve enerjisinin de orada yani beyin ve sinir dokusunda emildiği gösterilmiştir. Uzun süreli telefon konuşmalarının (ki bunun tanımı altı dakika ve üzerindeki konuşmalardır) kulak ve beyin dokusunun ısısını artırdığı ve baş ağrılarına neden olduğu, bizlerin kolayca hissedebildiği etkileridir.
Amerikan Pediatri Akademisi çocukların dokularının daha ince ve yumuşak olmasından dolayı bu elektromanyetik dalgalara daha kolay maruz kaldıklarını bildirmiştir. Beyin dokusu da 20 yaşa kadar gelişmeye devam eden bir dokudur; yani inşaat o zamana kadar devam etmektedir. İnşaat esnasında katlar çıkarken sürekli depremler gerçekleşirse o zaman o yapının sorun çıkarma ihtimali mantıken artmakla birlikte sağlamlığı tartışılabilir.
Bu düşünce aslında birçok çalışma tarafınca desteklenmektedir. İnsan vücudunda her gün kanser hücreleri oluşmaktadır ancak bunlar savunma sistemi tarafınca tespit edilip, yok edilirler. Oysa 2008’de İsveç bilim adamları tarafınca yapılan bir araştırmada 20 yaşından önce cep telefonu kullanan kişilerde beyin tümörü (gliom) ve işitme kaybına yol açan kanser (akustik nörom) gelişme oranı tam dört misli artmaktadır. 20 yaşından sonra kullananlarda ise iki misli artmaktadır. Bu da bu dalgaların gelişmekte olan bir beyne etkisinin daha çok olduğuna işaret etmektedir. Çalışmayı yürüten bilim adamları 12 yaş altında çocukların cep telefonu kullanmamalarını önermekle birlikte 12 yaş üstündeki çocukların daha çok kısa mesaj ile iletişim sağlamaları gerektiğini belirtmiştir.
Hindistan’da yapılan bir başka bilimsel çalışmada kanser hücrelerini saptayıp yok eden savunma sisteminin bu elektromanyetik dalgaların bulunduğu ortamda tam randımanlı çalışmadığını göstermiştir. Cep telefonu kullanmayanların vücudunda %4 oranında DNA hasarı bulunurken, kullanalar arasında ortalama %40 oranında DNA hasarı saptanmıştır. Bu da gelişen kanser hücrelerinin daha çok sayıda oluşup, kolayca büyümeye devam edeceği anlamına gelmektedir.
İşitme kaybına neden olabilir
2008’de Amerikan Kulak Burun Boğaz Akademisi günde bir saat veya daha fazla cep telefonu kullananlarda işitme kaybı gelişme ihtimalinin arttığını bildirmiştir.
Gözlere de zararı var
Utah Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada cep telefonlarının yaydığı şiddetteki mikrodalgaların özellikle çocukların göz merceklerine erişkinlerinkine kıyasla daha zarar verici olduğunu göstermiştir. Buna benzer çalışmalarda bu dalgaların göz dokusunu etkileyerek katarakta benzer zarara yol açabileceği de saptanmıştır.
İşin kötü tarafı bu tarz ışınların yol açtığı zararlar birçok yıl sonra karşımıza çıkmaktadır. Bu cihazların kullanımlarının daha yakın geçmişte başladığını düşünürsek, bizi ve çocuklarımızı ileride ne bekliyor tam bilemeyiz. Yetmiyormuş gibi çoğu ülkede bu konuda kontrol edici yasalar da yoktur. Bu nedenle mevcut veriler hakkında bilgi edinip kendimiz ve çocuklarımız ile ilgili kararlar almamızda büyük fayda var.
Önemsenmesi gereken öneriler:
* Elektromanyetik ışınlar saçan bu tarz cihazlardan bebek ve çocuklarımızı, en azından 12 yaşında gelene kadar uzak tutmamız gerekiyor.
* 13-20 yaş arası dönemde de kullanımın mümkün olduğu kadar kısıtlanması, mutlaka kullanılacaksa da kısa mesaj ile kullanım sağlanması gerekiyor.
* Wireless modemlerinizi evde o anda kullanmıyorsanız kapatın ve komşularınızdan da bunu yapmalarını isteyerek ortak bir karar alın.
* Cep telefonlarınızı bebek ve çocuklarınızdan uzak tutun. Aranızda “ama o telefonu çok seviyor” diyenler olabilir ancak şunu biliyorum ki ebeveynin kararlılığı birçok konuda olduğu gibi bu konuda da esastır. Çocuk görmediği şeyi isteyemez.
* Bazı ürünler cep telefonu radyasyonunu azalttığını iddia eder ancak bunlar henüz söz sahibi kurumlar tarafınca çare olarak onaylanmış değildir.
Elbette cep telefonlarımızı ve internet bağlantımızı çöpe atamayız. Ancak bize hız katan ve rahatlatan kestirmelerin acısının çocuklarımızdan çıkmaması için de gerekli önlemlerimizi almalıyız.