Çocuk sayısı
Çocuk sayısı
Bu aileler büyük şehirde yaşayıp büyük şehire uyum sağlamakta zorlanmaktadırlar. Kendi içlerine kapanıp şehirde izole yaşarlar. Eskiden aileler çocuk sayısı konusunu şöyle dile getirirlerdi. Çocuğun masrafından ne olur ki ? Çocuk ne yer ki, Sofraya bir çatal daha koyarız olur biter derlerdi. Çocuğun sadece karnını doyurmak yeterli olabilir diye düşünürlerdi. Şimdi ba aileler görmeye başladılar ki çocuk sadece boğazdan ibaret değil.
Çocukların fiziksel ihtiyaçlarının yanısıra, sevgi, ilgi, destek gibi ruhsal ihtiyaçları da var ve bu ihtiyaçlara ailelerin kulak vermesi lazım. Kulak vermek yani zaman ayırmaları lazım. Ailede çocuk sayısı arttıkça bu gibi ihtiyaçlara yeteri kadar cevap vermekte zorlanır. Hatta imkansız hale gelir. Büyük şehirlerde de nüfus istatistikleri gösteriyor ki çocuk sayısı olması gerekene doğru gidiyor. Çünkü büyük şehirlerde artık ekecek, biçecek tarla yok. Yetiştirecek ürün yok. Aileler artık görmeye başladılar ki çocuğun masrafı sadece yeme içmesi değil. Onun iyi bir geleceğinin olması için okuması, iyi bir eğitim alması gerekiyor. Bu iyi eğitim için para gerekiyor. Masraf yapılması gerekiyor. Çocuk lisan öğrenmeli, kendine güvenmeli, hayatla barışık olmalı, sorunlar yaşadığında destek alınabilmelidir. Aile bireyleri küçük yaşta, okullarını bitirmeden çalışmak zorunda kalmamalıdırlar. Aile bireyleri birbirlerine zaman ayırabilmelidirler. Baba ailesine bakabilmek için birden fazla işte çalışmak zorunda kalmamalı, çocuklarıyla yeteri kadar vakit geçirebilmelidir.
Aileler çocuklarını ekonomik nedenlerden dolayı erken veya istemedikleri kişilerle sadece zengindir diye evlendirmek zorunda kalmamalıdırlar. Her çocuk, kız olsun, erkek olsun üniversiteyi bitirip iş sahibi olduktan sonra evlenmeye düşünmelidir. Yaşamın kendi lyaşamı olduğunu bilmelidir. Kendine, devletine, milletine nasıl yararlı bir birey olabileceğini düşünmelidir. Bir meslek edinmiş olsa bile sosyal sorumluluklarını hiç unutmamalı ve yerine getirebilecek aktivitelere yaşamında vakit ayırmalıdır. Yaşam kendi yaşamıdır. Bunun sorumluluklarını alması gerekmektedir. Her söylenene inanmamalı, kendisi ile ilgili kararları devlet büyüklerinden değil kendisi düşünerek, değerlendirerek verebilmelidir. Kafası hurafelere değil fenle ve bilimsel gerçeklerle dolu olmalıdır. Okumalı, okumak için kendine, çocuklarına zaman ve para ayırmalıdır. Çocuklarına okuyan bireyler olmaları için doğru ve iyi örnek olmalıdır. Hayatı kısa ve ona verilmiş bir armağan olarak kabul ederek en iyi şekilde değerlendirmelidir ve daha iyi nasıl değenlendirebilirim diye hep kendisine sormalıdır.
Hem kendisi hem de ailesi için ve çocukları için en iyi en mutlu en başarılı nasıl yaşarız diyebilmelidir. Birlikte saygı ve sevgiyle yaşamın tadını çıkartmanın güzelliği yaşanmalıdır. Paylaşma ve yardımlaşma sonucu daha güçlü olunacağı bilinmeli ve yaşamda zenginleşmenin kişilere yeni ufuklar açarak onları daha mutlu edeceğini söyleyebiliriz. Uzman Psikolog Alanur
ÖZALPDANIŞMAN PSİKOLOJİK HİZMETLER MERKEZİ
tel:0212 292 09 49 - 0533 544 02 75aozalp@psiko.tv - www.alopsikolog.com
Çocukların fiziksel ihtiyaçlarının yanısıra, sevgi, ilgi, destek gibi ruhsal ihtiyaçları da var ve bu ihtiyaçlara ailelerin kulak vermesi lazım. Kulak vermek yani zaman ayırmaları lazım. Ailede çocuk sayısı arttıkça bu gibi ihtiyaçlara yeteri kadar cevap vermekte zorlanır. Hatta imkansız hale gelir. Büyük şehirlerde de nüfus istatistikleri gösteriyor ki çocuk sayısı olması gerekene doğru gidiyor. Çünkü büyük şehirlerde artık ekecek, biçecek tarla yok. Yetiştirecek ürün yok. Aileler artık görmeye başladılar ki çocuğun masrafı sadece yeme içmesi değil. Onun iyi bir geleceğinin olması için okuması, iyi bir eğitim alması gerekiyor. Bu iyi eğitim için para gerekiyor. Masraf yapılması gerekiyor. Çocuk lisan öğrenmeli, kendine güvenmeli, hayatla barışık olmalı, sorunlar yaşadığında destek alınabilmelidir. Aile bireyleri küçük yaşta, okullarını bitirmeden çalışmak zorunda kalmamalıdırlar. Aile bireyleri birbirlerine zaman ayırabilmelidirler. Baba ailesine bakabilmek için birden fazla işte çalışmak zorunda kalmamalı, çocuklarıyla yeteri kadar vakit geçirebilmelidir.
Aileler çocuklarını ekonomik nedenlerden dolayı erken veya istemedikleri kişilerle sadece zengindir diye evlendirmek zorunda kalmamalıdırlar. Her çocuk, kız olsun, erkek olsun üniversiteyi bitirip iş sahibi olduktan sonra evlenmeye düşünmelidir. Yaşamın kendi lyaşamı olduğunu bilmelidir. Kendine, devletine, milletine nasıl yararlı bir birey olabileceğini düşünmelidir. Bir meslek edinmiş olsa bile sosyal sorumluluklarını hiç unutmamalı ve yerine getirebilecek aktivitelere yaşamında vakit ayırmalıdır. Yaşam kendi yaşamıdır. Bunun sorumluluklarını alması gerekmektedir. Her söylenene inanmamalı, kendisi ile ilgili kararları devlet büyüklerinden değil kendisi düşünerek, değerlendirerek verebilmelidir. Kafası hurafelere değil fenle ve bilimsel gerçeklerle dolu olmalıdır. Okumalı, okumak için kendine, çocuklarına zaman ve para ayırmalıdır. Çocuklarına okuyan bireyler olmaları için doğru ve iyi örnek olmalıdır. Hayatı kısa ve ona verilmiş bir armağan olarak kabul ederek en iyi şekilde değerlendirmelidir ve daha iyi nasıl değenlendirebilirim diye hep kendisine sormalıdır.
Hem kendisi hem de ailesi için ve çocukları için en iyi en mutlu en başarılı nasıl yaşarız diyebilmelidir. Birlikte saygı ve sevgiyle yaşamın tadını çıkartmanın güzelliği yaşanmalıdır. Paylaşma ve yardımlaşma sonucu daha güçlü olunacağı bilinmeli ve yaşamda zenginleşmenin kişilere yeni ufuklar açarak onları daha mutlu edeceğini söyleyebiliriz. Uzman Psikolog Alanur
ÖZALPDANIŞMAN PSİKOLOJİK HİZMETLER MERKEZİ
tel:0212 292 09 49 - 0533 544 02 75aozalp@psiko.tv - www.alopsikolog.com