Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyanın gözleri önünde Gazze'de vahşi bir soykırım yaşanıyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79'uncu Genel Kurulu için gittiği New York’ta Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen Yemeğe katıldı.

Yemekte konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna'da üçüncü yılına girmek üzere olan savaşın, bölgesel ve küresel istikrarı tehdit ettiğini belirterek, "Bu bağlamda, bölgede kalıcı barış için diplomasinin öncelenmesi gerektiğini ilk günden bu yana vurguluyoruz. Dökülen her damla kan, çatışmayla geçen her günü büyük bir kayıp olarak görüyoruz. Bu anlayışla adil barışın tesisi için sabırla gayret gösteriyoruz" dedi.

'AMERİKA'DAKİ TÜRK TOPLUM OLARAK FETÖ VE PKK BAŞTA OLMAK ÜZERE TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELEMİZE VERECEĞİNİZ DESTEK ÇOK ÖNEMLİDİR'

Türkiye'nin terör belasıyla hem sahada hem de masada en büyük mücadeleyi veren ülkelerin başında geldiğine dikkati çeken Erdoğan, "Amerika'daki Türk toplum olarak FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelemize vereceğiniz destek çok önemlidir. Terör örgütü mensupları yalnızca ülkemizin menfaatlerini değil yurt dışındaki vatandaşlarımızı, ticari teşebbüslerini ve sivil toplum kuruluşlarını da doğrudan ya da dolaylı şekilde hedef alıyor. Amerikalı karar alıcıları ve ticari çevreleri yalana boğarak menfaat sağlamaya çalışan örgüt üyeleri Türk toplumu içerisinde de bölünme ve ayrışmaları körüklemeye çalışıyor. Türkiye karşıtı her operasyona gönüllü figüranlık yapan örgüt mensuplarına karşı sizlerden teyakkuz halinde olmanızı bekliyorum. Dün bunların oyunlarına gelmedik, bundan sonra da çok dikkatli olacağız. Milletin iradesine darbe yapmaya kalkan, ellerinde vatandaşlarımızın kanı olan, demokrasimize, huzurumuza, birlik ve beraberliğimize kasteden, hasılı tek gayesi Türkiye'ye ve Türk milletine zarar vermek olan bu hainlerle mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar sürdüreceğiz" diye konuştu.

'BUGÜNE KADAR 1, 9 MİLYON İNSAN EVLERİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALDI'

Erdoğan, görevi barış ve güvenliği sağlamak olan kurumların ahlaki bir çöküş içerisinde olduğunu ifade ederek, "Gazze'de 352 gündür devam eden katliam bunu bir kez daha göstermiştir. Bakınız, Siref ve Nisa'dan 30 yıl sonra, tüm dünyanın gözleri önünde bu sefer Gazze'de son derece vahşi bir soykırım yaşanıyor. Bugüne kadar 1,9 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı ve bu insanlar, hiçbir altyapının olmadığı çok kötü şartlarda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tüm bu acılar yaşanırken, maalesef yönetimlerden gözle görünür hiçbir tepki güçlenmiyor. Aynı şekilde, küresel kurum ve kuruluşlar da Gazze'deki zulmü durduracak, İsrail'in katliamlarını engelleyecek hiçbir etkili adım atmadı. Yaptığı her hukuksuzluk karşısında ödüllendirilen İsrail yönetimi, her seferinde daha kanlı, daha insafsız saldırılara girişmektedir. İsrail'in Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında uyguladığı soykırım, bölgemizin barışını da tehdit etmektedir" açıklamasında bulundu.

'MESCİD-İ AKSA'YA YÖNELİK HİÇBİR SALDIRIYA SESSİZ KALMADIK VE KALMAYACAĞIZ'

Lübnan'a karşı gerçekleştirilen son saldırılar ve İsrail tarafından yapılan açıklamaların, savaşı bölgeye yayma çabalarının açık bir ürünü olduğuna değinen Erdoğan, "Türkiye olarak bu işgal, istila ve katliam politikasının bir an önce durması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine ve tarihi statüsüne yönelik hiçbir saldırıya sessiz kalmadık ve kalmayacağız. Burada liderlerle gerçekleştireceğim tüm temaslarda kalıcı ateşkesin sağlanması için Siyonist İsrail'e her mecrada baskıyı artırmamız gerektiğinin altını çizeceğim. Şunu da özellikle ifade etmek durumundayım ki, Amerika'nın pek çok farklı eyaletinde vicdan sahibi kesimler, Filistinlilerin acılarının dindirilmesi ve kendi devletlerine kavuşmaları için sokaklara döküldü. Sizlerin de Washington, New York, Boston ve Chicago'da Müslüman Amerikalılarla gerçekleştirdiğiniz faaliyetleri takdirle takip ettik. Sizden bu konudaki hassasiyetlerinizi sürdürmenizi bekliyorum" ifadelerini kullandı.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79'uncu Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği New York'ta, ABD'de faaliyet gösteren bazı düşünce kuruluşu temsilcileriyle Türkevi'nde düzenlenen yuvarlak masa toplantısında bir araya geldi.

Toplantıda uluslararası düşünce kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, Türk dış politikası perspektifinden küresel ve bölgesel gelişmelere, meydan okumalara dair bir ufuk turu yapmak istediğini söyledi.

Temel prensiplerinin dostlukları güçlendirmek, anlaşmazlıkları azaltmak ve barışın tesisini temin etmek olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye olarak uluslararası hukuka, devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygıyı vazgeçilmez gördüklerini, bugünün dünyasında bu ilkelere her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Erdoğan, küresel meydan okumalar, bunlarla mücadelede yaşanan zorluk ve belirsizlikler, bölgesel çatışmalar ve insani krizlerin herkesin malumu olduğunu dile getirerek, "Neredeyse her gün yeni bir krize, yeni bir çatışmaya gözlerimizi açıyoruz. Bu tablo karşısında çok taraflılığın güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Artık ne 1945'in ne Soğuk Savaş'ın ne de tek kutuplu düzenin koşullarında yaşıyoruz" dedi.

'5 ÜLKENİN KEYFİ, ÇIKARI, ÖNCELİKLERİ, GENEL KURUL'DAKİ YÜZLERCE ÜLKENİN İRADESİNİ YOK SAYIYOR'

Birleşmiş Milletler başta olmak üzere küresel sistemin daha adil ve temsil kabiliyeti yüksek hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Her krizde şu acı gerçeğe şahit oluyoruz. Bir tarafta insanlığın ortak vicdanını, ortak aklını yansıtan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve aldığı kararlar var. Diğer tarafta alınan her kararı Güvenlik Konseyi'nde veto gücüne sahip 5 adet ayrıcalıklı ülke var. Yıllardır çözümsüzlüğe mahkum edilen her sorunda 5 ülkenin keyfi, çıkarı, öncelikleri, Genel Kurul'daki yüzlerce ülkenin iradesini yok sayıyor. 'Dünya beşten büyüktür' derken tam olarak işte bu çarpık yapıya dikkat çekiyorum. Birleşmiş Milletlerin reforma ihtiyacı olduğunu herkes kabul ediyor ancak bunu hayata geçirecek adımlar atılmıyor. Giderek işlevsiz hale gelen Birleşmiş Milletler sisteminin yükünü ise genellikle çatışma bölgelerindeki siviller, açlıkla boğuşan mazlumlar, yani sistemin çalışmasına en fazla ihtiyacı olan insanlar çekiyor. Biz bu reform çağrısını her yerde, her fırsatta dile getirmeyi sürdüreceğiz. Bu konu, yarın 'Geleceğin Zirvesi' programında yapacağım konuşmanın özünü teşkil edecek" şeklinde konuştu.

'GAZZE'DEKİ SU KAYNAKLARININ YÜZDE 70'İ, SAĞLIK MERKEZLERİNİN YÜZDE 95'İ KISMEN VEYA TAMAMEN ZARAR GÖRDÜ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de yaşanan katliamı içleri kanayarak takip ettiklerini söyledi. İsrail'in saldırılarında hayatını kaybeden 41 bini aşkın Gazzeli sivilin üçte ikisinin kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkati çeken Erdoğan, "Gazze'de tam anlamıyla bir insani felaket yaşanmaktadır. 1.9 milyon insan yerlerinden edilmiş durumda. Gazze'deki su kaynaklarının yüzde 70'i, fırınların yüzde 75'i tahrip oldu. Sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen veya tamamen zarar gördü. 150 bin konut tamamen, 200 bin konut kısmen yıkıldı, 80 bin konut oturulamaz hale geldi. Temiz su kaynaklarına ulaşmak neredeyse mümkün değil. Hepatit, çocuk felci ve dizanteri gibi hastalıklar ürkütücü boyutlara vardı" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, insanların acil ihtiyaç duyduğu yardımların sadece 4'te birinin girişine izin verildiğini belirterek, Gazze halkının sadece bombalarla değil, açlıkla, ilaçsızlıkla, susuzlukla da katledilmeye çalışıldığını anlattı.

Kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların engelsiz akışının temininin öncelikleri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Netanyahu hükümeti savaşı bölgeye yaymak için her yolu denemektedir. Buna fırsat verilmemesi gerektiğini her fırsatta söylüyoruz. Uluslararası toplumun İsrail üzerindeki baskıları yoğunlaştırması şarttır" dedi.

'İSTANBUL'DAKİ MÜZAKERELER, TÜRKİYE'NİN SERGİLEDİĞİ AKTİF ROLÜN BAŞARISINI KANITLAMIŞTIR'

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın herkesin gözleri önünde büyük bir insani trajediye dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, "Savaşın başından itibaren adil bir barışın tesisi için gayret gösterdik, gösteriyoruz. İstanbul'daki müzakereler, Türkiye'nin sergilediği aktif rolün başarısını kanıtlamıştır. Ancak bu çabaların amacına ulaşması belli lobiler tarafından istenmedi. Biz her halükarda savaşın daha fazla yıkıma yol açmadan sona ermesi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız" diye konuştu.

Azerbaycan'la ve Ermenistan'la birlikte Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrar adına önemli bir fırsat yakaladıklarını belirten Erdoğan, Balkanlar'da yürüttükleri yapıcı diplomasi ve Ortadoğu'da barış, istikrara yönelik girişimler sayesinde bölgesel rollerini pekiştirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Komşularımız Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünü desteklerken bu iki ülkenin topraklarından ülkemizi hedef alan her tür tehdide karşı kararlılıkla mücadele ediyoruz. PKK, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadele sadece Türkiye'nin değil bölgenin de güvenliği içindir" değerlendirmesinde bulundu.

'TÜRKİYE, NATO'NUN EN GÜÇLÜ MÜTTEFİKLERİNDEN BİRİDİR'

"Türkiye-Amerika ilişkilerinde son dönemde yaşanan olumlu havadan memnuniyet duyuyoruz" diyen Erdoğan, ikili ilişkilerin kapsamlı şekilde ele alındığı stratejik mekanizmanın son toplantısının mart ayında Washington'da düzenlendiğini anımsattı.

Erdoğan, bu toplantıda terörle mücadeleden, savunma sanayine, enerjiden iklim ve çevre konularına kadar yeni istişare mekanizmalarının tesis edildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl ticaret hacmimiz 30 milyar doları geçse de biz bu rakamı 100 milyar dolar seviyesine çıkarabileceğimiz kanaatindeyiz. Milli güvenliğimizi ilgilendiren bazı konularda Amerikan yönetimiyle görüş ayrılıklarımız halen devam ediyor. Amerikalı dostlarımızla her vesileyle PKK, PYD, YPG ve FETÖ'ye verilen desteğin sonlandırılmasına dair beklentilerimizi paylaşıyoruz. NATO müttefikimiz Amerika'nın Türkiye'ye yönelik uyguladığı tedbirler ve savunma sanayi kısıtlamaları güven duygusunu menfi şekilde etkiliyor. CAATSA yaptırımlarının ve F-35 programından çıkarılmamızın müttefiklik ruhuna aykırı olduğu da çok açıktır" dedi.

Kongrede beklemekte olan savunma sanayi ihraç lisans başvurularının bir an önce sonuçlandırılmasının isabetli olacağını dile getiren Erdoğan, "5 Kasım'da düzenlenecek olan Amerika başkanlık ve kongre seçimlerini tüm dünya gibi biz de yakından takip ediyoruz. Seçimler sonucunda başkan kim olursa olsun Amerika'ya bakışımız ve ilişkilerimizdeki üst düzeyli diyaloğumuz değişmeyecektir. Türkiye, NATO'nun en güçlü müttefiklerinden biridir. Aynı zamanda Avrupa Birliği'ne tam üyelik perspektifi olan bir ülkeyiz. Batı dünyasıyla işbirliğimizi geliştirirken, doğuya ihmal nazarıyla bakmıyoruz. Batı dünyasıyla işbirliğimizi geliştirirken doğuyu ihmal etmiyoruz. Gerek Şangay İşbirliği Teşkilatı, gerek BRICS, gerekse ASEAN'la diyalog zemininizi güçlendirmekte kararlıyız. Bu konuda son dönemde kritik adımlar attık. Çok farklı bir iklim yakaladık. Ülkemizin çıkarlarını merkeze alan Türkiye eksenli bir anlayışla farklı bölgesel teşkilatlarla işbirliğimizi daha da ilerleteceğiz" ifadelerini kullandı.

DHA

Uğur Dündar'ın 'babalık' davasında karar çıktı Özcan Deniz'den flaş Mert Yazıcıoğlu atağı Hadise ve Şenol Sönmez galada aşk görüntüleri sergiledi: Aşkları nasıl başladı? Dolandırıcıların yeni hedefi ressam Bedri Baykam oldu Seda Bakan'dan film galasında Tuba Büyüküstün'e gönderme Hadise sarı saçlarından vazgeçti