Damardan çay İrem Helvacıoğlu'nu öldürüyordu!
İrem Helvacıoğlu, son dönemin en başarılı yıldızlarından. Rol aldığı projelerle tanınan oyuncu, yükselişini atv dizisi 'Sen Anlat Karadeniz'deki rolüyle sürdürdü.
İrem Helvacıoğlu, eşinden şiddet gören ve çocuğuyla birlikte evden kaçıp kurtuluş yolu arayan 'Nefes' karakteriyle herkesin gönlünde taht kurdu. Ardından 'Baş Belası' dizisinde başka bir karakterle izleyici karşısına çıktı, bu kez sosyetik bir psikoloğu canlandırdı. Polis merkezine girip ilginç maceraların ortasında buldu kendisini. Oyunculuktaki bu başarısı birçok ödülü de beraberinde getirdi, En İyi Oyuncu kategorilerinde ödülleri topladı.
KORKU DOLU ANLAR
Helvacıoğlu'nun ilk hikayesi çocukluk yıllarına ait. Ünlü oyuncu hem duygusal hem de korku dolu bu anısını şöyle anlattı:
"Babamın tayini çıkmış, Erzurum'dan Ankara'ya taşınıyoruz... Lojmana taşınma süremiz olduğu için bir süre babaannemlerde kaldık. Ben henüz 5-6 yaşlarımdayım, babaannemin komşusunun çocukları da benim yaşlarımda, onların evinin balkonunda oyun oynuyoruz. Çamaşır tellerine bezlerden beşik yapıp bebeklerimizi sallıyoruz derken benim bebeğim aşağı düştü. Ben de almak için aşağı inmek istedim. Hiç bilmediğim bir semtin, bilmediğim bir sokağındaydım..."
'EVİMİ BULAMADIM"
Dışarı çıktıktan sonra kaybolduğunu söyleyen Helvacıoğlu, şöyle devam etti:
"Aşağı indim, binalar bitişik ve birbirine çok benziyor, sağ sol yer yön kavramım yok... Balkon tam olarak ne tarafta bilmiyorum. Yürüdüm, yürüdüm ve sonunda evi kaybettim. Ağlamaya başladım. Sonra bir kadınla adam kaybolduğumu anlayıp yanıma geldiler. Elimden tutup evime götürmek istediler ama evi bir türlü bulamadım. O zaman herkeste cep telefonu yok. Polisi aramak için ya ankesörlü telefon ya da sabit hat olan bir yerden aramaları gerekiyor. Bunun için elimden tutup beni bir mobilyacıya götürdüler. Kocaman bir dükkan. Beni bir odada koltuğa oturtup polisi aradılar. Polisler geldi, beni arabaya bindirdiler. 'Baban kim? Nerede oturuyorsunuz? Telefon numaranızı biliyor musun?' gibi sorular sordular. Tüm bunlara verecek cevabım var ama doğru olan tek veri babamın adı ve mesleği çünkü çalıştığı yer ve bildiğim telefon numarası Erzurum'daki eve ait (Gülüyor). Yani anlayacağınız o dönem için elimde hiç bilgi yok. Akşama kadar bebeğim için ağladım."
Daha sonra ailesinin karakola geldiğini ifade eden oyuncu, "Karakolda koridorda otururken kapıdan ağlayarak yengem girdi. Her yerde beni aramışlar. O dönemde de çocuk kaçırılmaları çoktu, annem aklını kaybetmiş. Neyse ki ben iyi insanlara denk gelmişim."
OYUNCU ARKADAŞIM KOLUMA ÇAYLI ŞIRINGAYI ENJEKTE ETTİ
Ünlü oyuncu, İstanbul'a ilk geldiği yıllarda başından geçen bir olayı da şöyle anlattı:
"Bir dizi setinde bana iğne yaptıkları bir sahne çekiyoruz. İğneden korkmam ama hemşire ya da doktorun elindeyse... Sanat ekibi sahte şırınga bulamamış. İçinde çay olan şırıngayı kullanarak 4-5 plan çektik. İğneyi yapan oyuncu arkadaşım (Funda İlhan) da 'Gelmiyor değil mi bak korkuyorum falan' diyor.
'DAMARA GELSE ÖLEBİLİRDİM'
Son plana geçtik. Funda iğneyi tam koluma yaklaştırdı ve montuma doğru koyduğundan emin şekilde soktu. Şoka girdim, kafamı çevirip sadece ona baktım. İkimiz de kaldık. 'Kestik' denilene kadar ağzımızdan tek kelime çıkmadı. Sonra Funda 'Şaka yapıyorum' dediğinde kendime gelip 'Hayır, koluma girdi. Bütün hepsinin koluma enjekte olduğunu hissettim' dedim. Hemen montu çıkarttım. Kolum şişmişti, hastaneye gittim. Allah'tan damara ya da tehlike oluşturacak bir yere gelmemiş. Antibiyotik ile yırttım. Ama doktor 'Damara gelse ölebilirdin' dedi."
MERVE YURTYAPAN / SABAH GAZETESİ