Dayak yiyen kadınlar ve dayak atan erkekler

Sacit Aslan sacitaslan@gmail.com
Bu konuda mazide kalmış yaşadığım bir ilişkiden dolayı sabıkam var, tövbem geçmişe mazeret olmuyor, vicdanımın yarası geçmiyor baştan söyliyeyim.

Bu en büyük tuzak yarasıdır vicdanımda beni rahat bırakmayan, nasıl yapabildim karşımdaki beni affetsede ben kendimi affedemedim.

Belki bu yüzden şimdiki yaşımda kadına şiddetin akılalmaz biçimde artması ve neredeyse kadın erkek ilişkisinde olağan bir form haline gelmesi beni çok üzüyor ve bunu nasıl değiştireceğimiz kafamı yoruyor.

Artık şiddet gören, eşi tarafından dövülen, öldürülen kadın hikayeleri günlük bir facia masalları haline geldi ve nerede ise bunun bir bozulamaz büyü, lanet  olduğuna inanacağım.

Ama bu doğru değil.

Kadınlarımız üzerindeki bu kötü lanet, büyü, adına ne derseniz deyin kurbanların yani kadınların ancak kendilerini koruma kapasitesi arttıkça yok olacaktır aksi takdirde tekrarı kaçınılmaz bir tehlikenin içinde hayatlarına devam ediyor olacaklar.

Ünlüler arasında olduğu kadar üst gelir grubu, şehirli, okumuş insanlar arasında  kadına uygulanan şiddet olaylarının bazıları açığa çıkıyor ama belki çok daha fazlası örtbas ediliyor, ata sözleri hazır zaten 'Karı koca arasına girilmez', 'Kol kırılır yen içinde kalır'. Elbette bu sözler siz eşlerinizi gönül rahatlığyla pataklayın atasözlerinden kılıfınız hazır maksadı ile söylenmiş sözler değil ama uygulamaya pek uygun düşüyorlar.

Yıllar önce bir yaz akşamı Florya’da eşini sokak ortasında evire çevire döven zilzurna sarhoş bir adama evden şortum terliklerle fırlayıp müdahale edip (yumruk attım) kadını kurtarmış ama adam yediği yumruktan yere serilince hastaneye taşımak zorunda kalmıştım. Çevrede gidecek hastane olmadığından o yıllarda, mecburen Bakırköy Sinir Hastalıkları aciline götürmüştüm. Adamın kendine gelmesini bahçede hiç tanımadığım eşiyle  bir bank  üstünde beklemiştik. adam ayılıp yanımıza geldiğinde eşinin durumu anlatmasına rağmen 'Sen benim eşimle sabaha karşı bankta nasıl oturursun, kalk ulan benim karımın yanından' diye bozuk atıp kadını alıp gitmişti.

Üstümde şort, ayaklarımda terlikler sabaha karşı ortada kaldım. Önümden geçen taksiler akıl hastanesinden kaçtığımı zannedip beni almadılar, sonunda bir minibüsün önüne kendimi attım, şöföre derdimi anlattım, epey de bir para teklif ettimde beni eve götürüp bıraktıydı.

Karı koca arasına girmenin bedeli böyle bir şey herhalde.

Kadın erkek ilişkilerinde kadına uygulanan şiddet 'kıskançlık' saikiyle olunca şiddet, dayağa bir aşk sosu atılmış oluyor, doğrusu bu tuzağa meyilli erkekler bu oyuna gelirken bir kere daha düşünmeliler.

Hiç bir ilişki varlığını şiddet aracılığıyla sürdüremez, hele aşk asla şayet sürdürüyorsa artık o ilişki kadının intikam alacağı bir projeye dönüşmüş demektir.

Kadın için bu noktada şiddet artık projenin bir parçası oluyor.

Kadın 'Zafer hasar ister’ taktiğiyle arka bellekten öne çıkardığı gerilimi mutlu sona varana kadar, kafasında kurduğu neyse uyguluyor maksad tasarladığı projeyi tamamlamak!

Dayak yiyor, vuruluyor, başka kadının varlığını bile bile 'en güzelini bana aldı' diyebiliyor, proje nihayete erene kadar her türlü onursuzluk mübah oluyor.

Şiddete alışık ve alıştırılmış adamlar ise bir sihirbaz taktiğiyle dikkatleri başka yerlere çekmeyi başardıklarını zannediyorlar, projenin parçası olduklarını anlamadan. Kadın döven zihniyet aşk, başka kadın, anlaşmazlık ki olabilir hepsi ama şiddet gerektirmez, diye aklı sıra dikkat dağıtıyor  ki aslında şuurlu bir cinnet olan kadına şiddeti saklıyor.

Kadın ise eğer sonlarına yaklaştığı bir projesi yoksa perişan demektir, çünkü din adamları sevgi, şefkat her şeyi halleder diyor, yani seni döveni sev iyileşir gibi bir saçma tavsiye, terapistler sende annesini ve kendinde annesini döven babayı görüyor diyor mesela, kimi dostlar aldığı alkole bağlıyor ve tedavi ettir rakıyı bırakırsa düzelir tavsiyesinde bulunuyor, erkek kardeşler ise kız kardeşlerine aman biraz çeneni tut seni kendine layık görmüyor, üstün görüyor ondan yoksa iyi adam diyorlar, bazı dostlar ise bundan adam olmaz daha kötü şeyler olmadan bırak bu adamı derken  görülüyor ki herkes farklı şeyler söylüyor AYNI ADAM İÇİN, adam aynıdır ama farklı açılardan değişik görünür...... Kadın hangisine inansın?

Kadın ne yapmalı diye soracak olursanız  benim net bir yanıtım yok,ama üzerinde şiddete izin veriyorsa kendisinde de problem var demektir.

Ünlüler arasında çok gördük dayak yiye yiye yıllarını veren, çocuk yapan, eşinin sevgililerine tahammül eden, niye? Proje neydi? Para mı? Dükkan mı, meslek mi? 

İyi bir kadın bütün bunları dayak yemeden yapamaz mı?

Adam pervasızca kadını vurdu, sonrakini de vurdu daha öncekini öldüresiye dövmüştü, bu kadınlara sormak lazım değdi mi?

Ama burada bütün bunları seyredip 'Karı koca arasına girilmez' saçmalığına sığınıp adamı hala en Kral’ından, en, İmparator’undan sevmeye, baş tacı etmeye devam eden bir toplum varsa bu kadını da aşan bir zihniyet savaşıdır.

Kadına şiddet uygulayanların bunu kadını koruma amaçlı yaptıklarını iddia etmeleri ise başka bir faciadır, kötü yola düşmesin diye dövermiş beyim!

Bütün bunların dışında alan razı satan razı aklımın almadığı mazo-sado ilişkiler komşuları sinir eder.

Böylesi durumlarda pansuman yapan komşu birde üste yalancı çıkar, halbuki bütün konu komşu dayak seslerinden rahatsız oldukları bir kenara dayaktan sonra sarmaş dolaş arabalarına binip gezmeye gittiklerini görünce sinir hastası olurlar....

Bunlar ise iki hastanın bir yastıkta kocayanlarıdır diyeceğim ama döveceği yeni kadına geçiş yapanınıda gördük o da zor kaçtı bir çocuktan sonra yeni 'saygın ilişki' ise şimdilik yürüyor, komşulardan şikayet yok çoğu zaman yurt dışında geçiyor çünkü eh yaşasın instagram....

Sacit ASLAN
Tüm yazılarını göster