Değersizlik hissi tektipleşmeye neden oluyor
Popüler kişilere benzeme isteğiyle estetikçilerin kapısını çalan çok. Uzmanlara göre sebep kişinin kendini değersiz hissetmesi.
Akşam'dan Sibel Ateş Yengin'in haberi...
Şekilciliğin ve tektipçiliğin öne çıktığını belirten uzmanlar, “Kendini değersiz bulan kişiler daha özel ve popüler isimlere benzemeye çalışarak o kişinin sahip olduğu saygınlık ve değeri elde etmeye çalışırlar" diyor. Psikiyatr Alper Evrensel’e ünlü isimlere benzemek isteyen kişilerin neden kendini değersiz hissettiğini, Estetik Cerrah Dr. Serdar Bora Bayraktaroğlu’na da ünlülere benzeme isteğiyle gelenleri sorduk.
İnsan eden değersiz hisseder?
İnsan kendini değerli hissetmek ister. Çünkü değerli olduğunun farkındadır. Değerli olduğunu zihinsel olarak bilmese bile duygusal olarak hisseder. Kendisindeki sanatı ve mükemmelliği görür. Kendisine hayran olur ve herkesin de ona hayran olmasını bekler. Ama bu hayranlık dozunun tam kararında olması gerekir. Hayranlık derecesi artınca da bir sorundur, azalınca da. Eğer hayranlık derecesi olması gerekenden aşağıya düşerse değersizlik duygusu başlar. Kendisini oluşturan bileşenleri düşündüğü zaman memnuniyetsizliği memnuniyetinden fazla olan, kendisinde güzellik ve beceri yerine kusur ve kabahat gören kişide değersizlik duygusu oluşur. Bu kişi “eksilerim artılarımdan fazla” düşüncesiyle kendisini hep eksik, hep yarım, hep yetersiz, beceriksiz, zayıf, aciz ve zavallı hisseder.
Kimler böyle hisseder?
Bir insanın kendisini değersiz hissetmesine neden olan durumların başında depresyon gelir. Depresyondaki kişi için hayat da anlamını yitirir. Ona göre bu dünyada ona yer yoktur, bir böcekten bile daha değersizdir. Dünyada değersiz gereksiz bir çöp parçası gibi algıladığı kendisinin yaşamaya da hakkı yoktur. Bunu düşünen depresyondaki kişi ya ölmeyi diler ya da kendi canına kıyar. Kendisini çocukluklarından itibaren değerli hissetmemiş, hep eleştirilmiş, ezilmiş, ihmal edilmiş, takdir ve teşvik nedir bilmeyen kişiler de kendisini değersiz hisseder. Kendisini hiçbir güzelliğe layık görmez.
Bu aşılabilir bir sorun mu?
Elbette. Çünkü bu insan doğasına ters bir durumdur. İnsan doğasının gerektirdiği şey, değerli hissetmek ve hissettirilmektir. Değersizlik duygusuna neden olan durum depresyonsa bu bir hastalıktır. Sorunun temelinde kişilik yapılanması yatıyorsa sadece terapi yeterlidir. Terapiyle kişinin kendisini ayrıntılarıyla tanıması ve doğru şekilde değerlendirmesi sağlanır. Bu sayede kendini olduğundan daha değersiz görmesi sorunu aşılır.
ESTETİKLE KENDİNE GÜVENİR
Kendini beğenmeyip sürekli estetik yaptıranlar için ne söylersiniz?
Estetik ameliyat yaptırmanın da bir ölçüsü olmalı. Tıbbi ve estetik birtakım sorunların giderilmesi amacıyla yapılırsa faydalıdır. Kendisini mevcut durumuyla beğenmeyen kişiler bunu bir eksiklik olarak görebilir. Bu eksiklik toplum içinde çekingenliğe ve geri planda kalmaya neden olur. Estetik ameliyatın etkisiyle kendine güven duygusunda artış meydana gelir ve cesaret artar. Bu durumun olumlu etkisiyle yeni ameliyatlara yönelir. Ameliyatların olumlu etkileri yanında bazı istenmeyen sonuçları da olabilir. Bu sorunları gidermek için yeni ameliyatlar yapılması gerekir. Bu ameliyatların ardından deformasyonlar olur. Kişinin ilk etapta artan benlik saygısı ve cesareti bir süre sonra utanca dönüşür. Kişi evine kapanır ve depresyona girer.
Ünlülere benzeme isteğinin nedenleri arasında sosyal medyanın etkisi var mı?
Sosyal medya gerçeği tüm çıplaklığıyla yansıtmaz. Yansıtılan çok güzel ve caziptir. Ünlüler gerçek yaşamlarından sadece bir kesit sunar. Burada olumsuzlar pek bulunmaz. İdeal bir yaşam biçimi olarak sunulan bu görüntüde birçok insan kendi hayatındaki eksikliği gidermeye çalışır. Benzemeye çalışılan unsurların başında fiziksel görünüm gelir. İnsanlar ünlülerin bu hayatlarını güzellikleriyle elde ettiğini sanırlar. Kendi görünümü o ünlününkine benzerse onun gibi güzel bir hayat elde edeceğine inanırlar.
AMELİYATA SERVET ÖDENİR
Gençlik çağı, beğenilme beklentisinin zirvede olduğu bir dönemdir. Ancak beklenen beğenilme elde edilemezse ya da beklentiyi karşılayacak düzeyde değilse yoksunluk duygusu ortaya çıkar. Bir kara delik gibi estetik güzelliğin dozu ve düzeyi arttırılır. Bu uğurda makyaja, bakıma, kılık-kıyafete ve ameliyata servet ödenir. Selfie çılgınlığı da estetik çılgınlığın artmasına neden oluyor. Estetik takıntısı ve bağımlılığı olan kişi sürekli kendine bakmak ister. Bunun için ya aynaya ihtiyacı vardır ya da kendi fotoğrafına. Selfie yaparak kendi kendine ne kadar da güzel ve etkileyici olduğunun onayını vermektedir. Bununla da kalmaz ve özçekimini sosyal medya hesabına yükleyerek gelecek beğenileri saymaya başlar. Like sayısı tatminkar bir düzeye gelmediği zaman kendinde bir kusur arar ve o sanal kusuru giderip yeni bir selfie daha çeker. “Beden algı bozukluğu” adında bir ruhsal hastalık var. Bu hastaların büyük bir bölümünde estetik ameliyat bir bağımlılık halindedir. Bu kişiler kendilerinde bir kusur olduğu düşüncesiyle plastik cerraha başvurur. Fiziksel olarak sorun giderilse bile kişi ameliyattan tatmin olmaz.
ÜNLÜLERE BENZEME İSTEĞİ
Estetik Plastik Cerrah Dr. Serdar Bora Bayraktaroğlu:
2000 yıllardan itibaren estetik operasyonlarda artış var. Artışın temel sebebi özellikle herkesin artık bu işlemlere ulaşabilir olması ve yapılan işlemlerin etkin olması. Özellikle kadın hasta grubunda, idealize ettiği, beğendiği ünlü ya da popüler insanların yüz ve vücut imajlarına sahip olmak isteyenler var. Hasta bunu sizinle ilk görüşmede cebinden çıkardığı bir dergi kupurü, sosyal medya resmiyle ifade ediyor. Bazı beklentiler makul ve kabul edilebilir olurken bazı beklentiler doğallıktan çok öte ve yapılamaz olabiliyor. Hastanın beklentilerini makul ve kabul edilebilir bulursam estetik uygulama önerebilirim. Mesela güzel bir buruna sahip birine daha iyi olsun diyerek ameliyat önermek doğru olmaz. Yaşlanmayı henüz durduramadık ama yaşlanmayı yavaşlatabiliyoruz. 60 yaşında birini hiçbir uygulamayla 20 yaşında gösteremezsiniz. Sadece kişinin kendi yaş grubu içinde 5-10 yaş gençleşmesi ve bunu 5-10 yıl boyunca devam ettirebilmesi mümkün. Estetik uygulamaların da asıl amacı bu olmalı. Bağımlılık her alanda olduğu gibi estetik uygulamalarında da olabilir. Özellikle kişinin kendi bedeniyle barışık olmaması durumunda hastanın estetik uygulamalara bağımlılığı olabilir. Bizler hastaya özgü sonuçlar üretiyoruz ve bunu da doğallığı bozmadan elde etmenin peşindeyiz. Ama kendi anatomisi, fiziği, alt yapısı dışında bir sonuç isteyen hastalar bu sonuca ulaşıncaya kadar bu tip uygulamaları defalarca yaptırmak istiyor ama sonuçları sağlıklı olmuyor.
Şekilciliğin ve tektipçiliğin öne çıktığını belirten uzmanlar, “Kendini değersiz bulan kişiler daha özel ve popüler isimlere benzemeye çalışarak o kişinin sahip olduğu saygınlık ve değeri elde etmeye çalışırlar" diyor. Psikiyatr Alper Evrensel’e ünlü isimlere benzemek isteyen kişilerin neden kendini değersiz hissettiğini, Estetik Cerrah Dr. Serdar Bora Bayraktaroğlu’na da ünlülere benzeme isteğiyle gelenleri sorduk.
İnsan eden değersiz hisseder?
İnsan kendini değerli hissetmek ister. Çünkü değerli olduğunun farkındadır. Değerli olduğunu zihinsel olarak bilmese bile duygusal olarak hisseder. Kendisindeki sanatı ve mükemmelliği görür. Kendisine hayran olur ve herkesin de ona hayran olmasını bekler. Ama bu hayranlık dozunun tam kararında olması gerekir. Hayranlık derecesi artınca da bir sorundur, azalınca da. Eğer hayranlık derecesi olması gerekenden aşağıya düşerse değersizlik duygusu başlar. Kendisini oluşturan bileşenleri düşündüğü zaman memnuniyetsizliği memnuniyetinden fazla olan, kendisinde güzellik ve beceri yerine kusur ve kabahat gören kişide değersizlik duygusu oluşur. Bu kişi “eksilerim artılarımdan fazla” düşüncesiyle kendisini hep eksik, hep yarım, hep yetersiz, beceriksiz, zayıf, aciz ve zavallı hisseder.
Kimler böyle hisseder?
Bir insanın kendisini değersiz hissetmesine neden olan durumların başında depresyon gelir. Depresyondaki kişi için hayat da anlamını yitirir. Ona göre bu dünyada ona yer yoktur, bir böcekten bile daha değersizdir. Dünyada değersiz gereksiz bir çöp parçası gibi algıladığı kendisinin yaşamaya da hakkı yoktur. Bunu düşünen depresyondaki kişi ya ölmeyi diler ya da kendi canına kıyar. Kendisini çocukluklarından itibaren değerli hissetmemiş, hep eleştirilmiş, ezilmiş, ihmal edilmiş, takdir ve teşvik nedir bilmeyen kişiler de kendisini değersiz hisseder. Kendisini hiçbir güzelliğe layık görmez.
Bu aşılabilir bir sorun mu?
Elbette. Çünkü bu insan doğasına ters bir durumdur. İnsan doğasının gerektirdiği şey, değerli hissetmek ve hissettirilmektir. Değersizlik duygusuna neden olan durum depresyonsa bu bir hastalıktır. Sorunun temelinde kişilik yapılanması yatıyorsa sadece terapi yeterlidir. Terapiyle kişinin kendisini ayrıntılarıyla tanıması ve doğru şekilde değerlendirmesi sağlanır. Bu sayede kendini olduğundan daha değersiz görmesi sorunu aşılır.
ESTETİKLE KENDİNE GÜVENİR
Kendini beğenmeyip sürekli estetik yaptıranlar için ne söylersiniz?
Estetik ameliyat yaptırmanın da bir ölçüsü olmalı. Tıbbi ve estetik birtakım sorunların giderilmesi amacıyla yapılırsa faydalıdır. Kendisini mevcut durumuyla beğenmeyen kişiler bunu bir eksiklik olarak görebilir. Bu eksiklik toplum içinde çekingenliğe ve geri planda kalmaya neden olur. Estetik ameliyatın etkisiyle kendine güven duygusunda artış meydana gelir ve cesaret artar. Bu durumun olumlu etkisiyle yeni ameliyatlara yönelir. Ameliyatların olumlu etkileri yanında bazı istenmeyen sonuçları da olabilir. Bu sorunları gidermek için yeni ameliyatlar yapılması gerekir. Bu ameliyatların ardından deformasyonlar olur. Kişinin ilk etapta artan benlik saygısı ve cesareti bir süre sonra utanca dönüşür. Kişi evine kapanır ve depresyona girer.
Ünlülere benzeme isteğinin nedenleri arasında sosyal medyanın etkisi var mı?
Sosyal medya gerçeği tüm çıplaklığıyla yansıtmaz. Yansıtılan çok güzel ve caziptir. Ünlüler gerçek yaşamlarından sadece bir kesit sunar. Burada olumsuzlar pek bulunmaz. İdeal bir yaşam biçimi olarak sunulan bu görüntüde birçok insan kendi hayatındaki eksikliği gidermeye çalışır. Benzemeye çalışılan unsurların başında fiziksel görünüm gelir. İnsanlar ünlülerin bu hayatlarını güzellikleriyle elde ettiğini sanırlar. Kendi görünümü o ünlününkine benzerse onun gibi güzel bir hayat elde edeceğine inanırlar.
AMELİYATA SERVET ÖDENİR
Gençlik çağı, beğenilme beklentisinin zirvede olduğu bir dönemdir. Ancak beklenen beğenilme elde edilemezse ya da beklentiyi karşılayacak düzeyde değilse yoksunluk duygusu ortaya çıkar. Bir kara delik gibi estetik güzelliğin dozu ve düzeyi arttırılır. Bu uğurda makyaja, bakıma, kılık-kıyafete ve ameliyata servet ödenir. Selfie çılgınlığı da estetik çılgınlığın artmasına neden oluyor. Estetik takıntısı ve bağımlılığı olan kişi sürekli kendine bakmak ister. Bunun için ya aynaya ihtiyacı vardır ya da kendi fotoğrafına. Selfie yaparak kendi kendine ne kadar da güzel ve etkileyici olduğunun onayını vermektedir. Bununla da kalmaz ve özçekimini sosyal medya hesabına yükleyerek gelecek beğenileri saymaya başlar. Like sayısı tatminkar bir düzeye gelmediği zaman kendinde bir kusur arar ve o sanal kusuru giderip yeni bir selfie daha çeker. “Beden algı bozukluğu” adında bir ruhsal hastalık var. Bu hastaların büyük bir bölümünde estetik ameliyat bir bağımlılık halindedir. Bu kişiler kendilerinde bir kusur olduğu düşüncesiyle plastik cerraha başvurur. Fiziksel olarak sorun giderilse bile kişi ameliyattan tatmin olmaz.
ÜNLÜLERE BENZEME İSTEĞİ
Estetik Plastik Cerrah Dr. Serdar Bora Bayraktaroğlu:
2000 yıllardan itibaren estetik operasyonlarda artış var. Artışın temel sebebi özellikle herkesin artık bu işlemlere ulaşabilir olması ve yapılan işlemlerin etkin olması. Özellikle kadın hasta grubunda, idealize ettiği, beğendiği ünlü ya da popüler insanların yüz ve vücut imajlarına sahip olmak isteyenler var. Hasta bunu sizinle ilk görüşmede cebinden çıkardığı bir dergi kupurü, sosyal medya resmiyle ifade ediyor. Bazı beklentiler makul ve kabul edilebilir olurken bazı beklentiler doğallıktan çok öte ve yapılamaz olabiliyor. Hastanın beklentilerini makul ve kabul edilebilir bulursam estetik uygulama önerebilirim. Mesela güzel bir buruna sahip birine daha iyi olsun diyerek ameliyat önermek doğru olmaz. Yaşlanmayı henüz durduramadık ama yaşlanmayı yavaşlatabiliyoruz. 60 yaşında birini hiçbir uygulamayla 20 yaşında gösteremezsiniz. Sadece kişinin kendi yaş grubu içinde 5-10 yaş gençleşmesi ve bunu 5-10 yıl boyunca devam ettirebilmesi mümkün. Estetik uygulamaların da asıl amacı bu olmalı. Bağımlılık her alanda olduğu gibi estetik uygulamalarında da olabilir. Özellikle kişinin kendi bedeniyle barışık olmaması durumunda hastanın estetik uygulamalara bağımlılığı olabilir. Bizler hastaya özgü sonuçlar üretiyoruz ve bunu da doğallığı bozmadan elde etmenin peşindeyiz. Ama kendi anatomisi, fiziği, alt yapısı dışında bir sonuç isteyen hastalar bu sonuca ulaşıncaya kadar bu tip uygulamaları defalarca yaptırmak istiyor ama sonuçları sağlıklı olmuyor.