Deniz Akkaya, Efe Önbilgin'i hedef aldı: "Babacılık oynama peşindesin..."
Deniz Akkaya sosyal medya hesabından 16 yaşındaki kızı A. Önbilgin'in telefonunu aldığı için kendisine şiddet uyguladığını bu nedenle Sosyal Hizmetler'e bıraktığını iddia etmişti. Akkaya, olaya ilişkin ise "Burnu sürtsün diye devlete verdim." ifadesini kullanmıştı.
Sabah Gazetesi'nden Armağan Yılmaz'ın haberine göre bunun üzerine 16 yaşındaki küçük kız devlet koruması altına alınmış duruma karşı baba Efe Önbilgin harekete geçmişti.
Baba Önbilgin mahkeme başvurarak 16 yaşındaki kızının velayetini kendisine verilmesini talep etmişti. Mahkeme küçük kız baba Efe Önbilgin'e teslim etmişti.
3 AY TEDBİR KARARI
Efe Önbilgin bu kararın ardından kızı A. Önbilgin ile birlikte avukatı aracılığıyla Aile Mahkemesi'ne dilekçe sunarak yeni bir talepte bulundu.
Efe Önbilgin ve kızı, Deniz Akkaya'nın kendilerine yönelik sosyal medya hesabı üzerinden açıklamaları sonrası mahkemeden tedbir istedi.
Talebi değerlendiren mahkeme Deniz Akkaya'ya, eski eşi Efe Önbilgin ve kızı A. Önbilgin adına; şiddet mağduruna yönelik olarak 'Tehdit, hakaret, aşağılama veya küçümseme içeren söz ve davranışlarda bulunmaması', 'Korunan kişiyle iletişim aracıyla rahatsız etmemesi' için 3 ay tedbir kararı verdi.
SOSYAL MEDYA HESABINDAN YİNE ÖNBİLGİN'İ HEDEF ALDI
Geçici velayetin Efe Önbilgin'e verilmesinin ardından Deniz Akkaya'nın kızgınlığı iyiden iyiye arttı.
Akkaya, yine eski eşini hedef alarak şu sözleri sarf etti:
"BABA OLMAK BİR FOTOĞRAFTAN İBARET DEĞİL"
"Öyle kapının önünde fotoğraf çektirerek, baba olunmuyor. Vakit harcayacaksın, emek vereceksin, çocuğunun isteklerini kendi çıkarlarının önüne koyacaksın. Bugün, şartlar bunu gerektiriyorsa eğer ülkeden çıkamıyorsan çocuğa hayatı zindan etmek yerine imkânların var. İlk yaz tatilinde başbaşa baba - kız aşk yaşarsınız. Yaptınız şovunuzu, şimdi sıra gerçek babalıkta. Okula götüreceksin, geri alacaksın, spora götüreceksin. Evde arkadaşlarını ağırlayacaksın, konsere götüreceksin, alışveriş yapacaksın, aile büyüklerine götüreceksin. Her ne kadar istemesen de... Baba olmak bir fotoğraftan ibaret değil. Bunun net çizgilerle çizilmiş gerekleri var. Sizin derdiniz bambaşka.
"SEN UYUŞTURUCU BATAĞINA DÜŞMÜŞKEN..."
Öyle bol keseden atmakla babalık olmuyor. Bugünü çok iyi hatırlıyorum. Sen Peru'da uyuşturucu batağına düşmüşken, ben kızımın geleceği için belki de bir daha karşılaşma imkânı olmayan insanlarla bir araya getirdim. Ülkesini bilsin, ülkesinden farklı insanlarla tanışsın….
"DİSİPLİNLİ BİR ANNEYİM"
Sen yine programına bakıp çocuktan kaçarken, telefonlara çıkmazken, ben ona hayatı öğretmeye çalıştım. Defalarca kez deprem bölgesine birlikte gittik... Bunların hiçbirini yaşamamış bir adam bir fotoğrafla baba olduğunu hiç kimseye ispatlayamaz. Hele kendine mümkün değil... Evet, doğru disiplinli bir anneyim. Hayat, sadece Tarabya'daki okulundan, derslerinden ibaret olmadığını göstermek için hiç gerekmediği halde onu her yere taşıdım… Pişman mıyım? Hayır. Yoruldum mu? Çok.
SENİN HAMURUN BOZUK
Hangi doğum gününde yanındaydın? Birinci doğum gününde bile tenezzül edip gelmedin. Şimdi bir fotoğrafla babacılık oynamak peşindesin. İnan bu kez en azından hukuki süreçte olduğunuz için göz boyamak için doğru davranmanı bekledim ama nafile senin hamurun bozuk.
Bu fotoğraf için okulda bir kompozisyon yazmıştı. Neden senin bir tane fotoğrafın yok bu şekilde çocuğunla? Bu arada ben çalışıyorum bu benim setim. Dadı yok kimse yok. Hem çalışıyorum hem de oynuyoruz. Bu yollardan geçmeyen hiç kimse bana akıl vermesin.
"SEN BU YOLDA HİÇ EMEK VERMİŞ MİSİN?"
Hiç hastaneye götürdün mü çocuğunu? Hiç sağlık sigortasını yaptırdın mı? Hiç ateşini düşürdün mü? Benim ünlü bir kadın olmam üzerinden bana İtibar suikasti yaparken, arkana dönüp bir bakacaksın. Sen bu yolda hiç emek vermiş misin…"