Televizyon ekranlarında program yapan ve sadece sağdan soldan duydukları ile yetinen, geçmişte yaşanmış olayların sonucundaki büyük acıların sebeplerine vakıf olmadan, telafisi ve tedavisi neredeyse imkansız olmuş onarılamaz yaraların bu ülkeye nasıl büyük faturalar ödettiğini bilmeden işkembeden konuşmak, desteksiz sallamak 1968-1970 doğumlu bazı kişilerde alışkanlık yaratmış!
Ekranlarda izledikleri yalan yanlış, kerameti kendinden menkul kurgulanmış dönem dizilerinden, 2. Dünya Savaşı belgesellerinden çokça etkilenmişler.
Ne gariptir ki bu etkilenenler; ya askerlik görevini yapmamak için evrakta her türlü sahtecilik yapanlar ya da askerlik görevini bedelli yapan mirasyediler!
Komik olan; yanlarında 9mm bir mermi patladığında babasını Taksim meydanında bırakıp ayakları götüne vurarak kaçan zibidilerin ve bir tokatla insanın boynunu kıracağını iddia eden film kahramanlarının, savaş alanını dizi seti, karşısındakileri de dayak yiyen figüranlar olduğunu zannetmeleri...
Tehlikeli olan ise vazgeçemediği katı siyasi ve ideolojik görüşlerinin o kişinin sağlıklı, mantıklı ve aklıselim düşünce yapısını dumura uğratmasıdır.
En çok üzüldüğüm konu ise eğitim alamamış bir cahil ile çok eğitimli olduğunu iddia eden bazı diplomalı cahillerin aynı noktada buluşması…
Boylu poslu olmanız, şık kıyafetler giymeniz, bileğinize pahalı saatler takmanız, milyonluk araçlarda turlamanız ve yanınızda çalışanlara emirler yağdırmanız geçici ve size asla kalıcı bir itibar kazandırmayacak.
Unutmayın; devenin de çok uzun boyu var ama 50 develik kervanın önünde beğenmediğiz bir eşek var kervanın yürüyebilmesi için.
Sacit ASLAN