Doğulu kadının takı merakı Urartu'dan
Doğulu kadının takı merakı Urartu'dan
Van ve çevresinde hemen her kadının vazgeçilmezi olan takılar, 3 bin yıl önce bölgede hüküm süren Urartulu kadın ve erkeklerin de vazgeçilmeziydi. Özellikle düğün ve bağ bozumu törenlerinde kadın ve erkeklerin bedenlerini süsleyen takılar, günümüzde de bölge kadınlarının olmazsa olmazı arasındaki yerini koruyor.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belli, Urartu kadınlarının takıya oldukça özen gösterdiğini ifade ederek, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en eski takı geleneğinin Urartu Krallığına ait olduğunu söyledi.
Urartu döneminde takıların sadece boncuktan oluşmadığını, küpe, saç halkası, saç ve giysi iğneleri, kolye ve gerdanlık yapımında da çeşitli taşların kullanıldığını bildiren Belli, "Bu taşların bir kısmı Kafkasya’dan ve İran’dan, büyük bölümü ise Uzakdoğu ülkelerinden geliyor. Yani büyük bir ihtiyaç var ki bu ihtiyacı gidermek için uluslararası ticaret yalnızca buna yönelik bir politika geliştirmek durumunda kalmış" dedi.
Ururtu Krallığı döneminde zengin sınıfın altın ve gümüş, yoksul sınıfın ise tunçtan yapılmış takıları kullandığını anlatan Belli, takıyı sadece genç kız ve kadınların kullanmadığını, erkekler, çocuklar ve yaşlıların da takılara ilgi gösterdiğini ifade etti.
Erkek ve kadınların kullandığı en önemli takılar arasında bileziklerin bulunduğuna dikkati çeken Belli, krallığın yıkılmasından sonra bölgedeki takı modasının önemini yitirmediğini ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki takı modasını Ururtu medeniyetinin belirlediğini dile getirdi.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde Urartu döneminden başlayan takı merakının günümüze kadar devam ettiğini vurgulayan Belli, "Bölgedeki takı modasının kökeni tamamen Urartu Medeniyetine dayanmaktadır. 3 bin yıllık takı geleneği var. 3 bin yıllık takı geleneğini, Doğu Anadolu Bölgesindeki genç kız ve kadınlar halen devam ettiriyor" dedi.
Belli, Urartu kadınının çok zevkli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Urartu kadını öyle zevkli ki bütün takıları zevkle oluşturmuş. Yapay bir takı modası değil ve bu durum, erkekler tarafından benimsenerek takdir edilmiş. Ben de Urartu kadınlarının zevkine hayranlık duyuyorum. O dönemde takılardaki form çeşitliliği günümüzde bile yok. Çok zengin küpe formları var. Sanatçı sadece bir küpe formu üzerinde durmamış. Çok sayıda form geliştirmiş."
Takıların o dönemde kuyumcular tarafından atölyelerde yapıldığına değinen Belli, ham malzemelerin takı üretimi için yöneticiler tarafından kuyumculara verildiğini, Ayanıs Kalesi kazılarında da çok miktarda ham malzemenin ortaya çıkarıldığını bildirdi.
Belli, Urartular döneminde takıların düğün ve bağ bozumu törenlerinde özellikle takıldığını kaydederek, "Düğünlerde en büyük çeyiz malzemesinin kolye olduğunu biliyoruz. Özellikle görsel eserlerde hizmetçilerin oluşturduğu düğün alayında, herkesin elinde kolye taşıdığını görüyoruz" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Oktay Belli, Urartu dönemine ait zengin takı modasını bir kitapta topladığını anlatarak, 16 yıl süren çalışmanın ardından hazırlanan kitabın, yayımlanmasındaki en büyük etkenin Anadolu kadını olduğunu, bu nedenle de kitabı Anadolu kadınlarına ithaf ettiğini sözlerine ekledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belli, Urartu kadınlarının takıya oldukça özen gösterdiğini ifade ederek, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en eski takı geleneğinin Urartu Krallığına ait olduğunu söyledi.
Urartu döneminde takıların sadece boncuktan oluşmadığını, küpe, saç halkası, saç ve giysi iğneleri, kolye ve gerdanlık yapımında da çeşitli taşların kullanıldığını bildiren Belli, "Bu taşların bir kısmı Kafkasya’dan ve İran’dan, büyük bölümü ise Uzakdoğu ülkelerinden geliyor. Yani büyük bir ihtiyaç var ki bu ihtiyacı gidermek için uluslararası ticaret yalnızca buna yönelik bir politika geliştirmek durumunda kalmış" dedi.
Ururtu Krallığı döneminde zengin sınıfın altın ve gümüş, yoksul sınıfın ise tunçtan yapılmış takıları kullandığını anlatan Belli, takıyı sadece genç kız ve kadınların kullanmadığını, erkekler, çocuklar ve yaşlıların da takılara ilgi gösterdiğini ifade etti.
Erkek ve kadınların kullandığı en önemli takılar arasında bileziklerin bulunduğuna dikkati çeken Belli, krallığın yıkılmasından sonra bölgedeki takı modasının önemini yitirmediğini ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki takı modasını Ururtu medeniyetinin belirlediğini dile getirdi.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde Urartu döneminden başlayan takı merakının günümüze kadar devam ettiğini vurgulayan Belli, "Bölgedeki takı modasının kökeni tamamen Urartu Medeniyetine dayanmaktadır. 3 bin yıllık takı geleneği var. 3 bin yıllık takı geleneğini, Doğu Anadolu Bölgesindeki genç kız ve kadınlar halen devam ettiriyor" dedi.
Belli, Urartu kadınının çok zevkli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Urartu kadını öyle zevkli ki bütün takıları zevkle oluşturmuş. Yapay bir takı modası değil ve bu durum, erkekler tarafından benimsenerek takdir edilmiş. Ben de Urartu kadınlarının zevkine hayranlık duyuyorum. O dönemde takılardaki form çeşitliliği günümüzde bile yok. Çok zengin küpe formları var. Sanatçı sadece bir küpe formu üzerinde durmamış. Çok sayıda form geliştirmiş."
Takıların o dönemde kuyumcular tarafından atölyelerde yapıldığına değinen Belli, ham malzemelerin takı üretimi için yöneticiler tarafından kuyumculara verildiğini, Ayanıs Kalesi kazılarında da çok miktarda ham malzemenin ortaya çıkarıldığını bildirdi.
Belli, Urartular döneminde takıların düğün ve bağ bozumu törenlerinde özellikle takıldığını kaydederek, "Düğünlerde en büyük çeyiz malzemesinin kolye olduğunu biliyoruz. Özellikle görsel eserlerde hizmetçilerin oluşturduğu düğün alayında, herkesin elinde kolye taşıdığını görüyoruz" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Oktay Belli, Urartu dönemine ait zengin takı modasını bir kitapta topladığını anlatarak, 16 yıl süren çalışmanın ardından hazırlanan kitabın, yayımlanmasındaki en büyük etkenin Anadolu kadını olduğunu, bu nedenle de kitabı Anadolu kadınlarına ithaf ettiğini sözlerine ekledi.