"Elma tipi" şişmanlığa dikkat
"Elma tipi" şişmanlığa dikkat
Elma tipi şişman kadınların da diyabet, kardiyovasküler hastalıkların tehdidi altında olduğunu bildirdi. SÜ Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Diyabet Bilim Dalı Öğretim Üyesi Kaya, yaptığı açıklamada, aşırı kilo sorunu olanların elma ve armut tipi şişmanlık olarak iki grupta değerlendirildiğini, elma tipi şişmanlığın vücut yağlarının daha çok orta bölgede (karın-bel) toplanması ile karakterize olduğunu, armut tipi şişmanlıkta ise vücuttaki fazla yağların daha aşağıda (kalça) ve daha yayılmış olarak bulunduğunu kaydetti.
Obezitenin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla arttığını vurgulayan Kaya, dünyada 1 milyardan fazla kişinin aşırı kilolu, en az 300 milyon kişinin ise obez olduğunu ifade ederek, 2025 yılından sonra dünya nüfusunun en az yüzde 60'ının obez olacağının öngörüldüğünü bildirdi. Obezite ile diyabet arasında sıkı bir ilişki olduğunu, karın yağları arttıkça, bel çevresi genişledikçe, serbest yağ asitlerinin karaciğere geçtiği ve insülin direncine yol açtığını dikkati çeken Kaya, ''Karın yağlarının artması tip 2 diyabetin gelişmesine yol açmaktadır'' dedi.
-FİZİKSEL AKTİVİTE ŞART-
Armut tipi şişman kadınların menopozdan sonra elma tipi şişmanlıkla karşı karşıya geldiğini anlatan Ahmet Kaya, ''Menopozdan sonra östrojen hormonunun azalmasından sonra elma tipi şişmanlık oluyor. Bunun gelişiminde bir çok faktör var. Bunlardan biri durağan yaşam, fiziksel aktivitenin azalması. Fiziksel aktivitenin artmasının elma tipi şişmanlığı önlediğini, kas içi yağlanma ve karaciğer yağlanmasının geriye gittiğini görüyoruz'' diye konuştu. Dünyanın hızla yaşlandığını ifade eden Prof. Dr. Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: ''1900'lü yıllarda kadınlar menopozdan sonra bir yıl içinde ölüyordu. Şimdi kadınların menopozdan sonra en az 30 yıl yaşadığını görüyoruz. Elma tipi kadın diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların tehdidi altında. Bunu önleyecek tek şey fiziksel aktiviteyi artırma.''
-ZAYIFLAR DA KORKSUN-
Zayıf görünenlerin de diyabet olabileceğini dikkati çeken Kaya, buna örnek olarak Japonları verdi. Japonların zayıf göründüğünü ancak viseral yağ dokusu toplanmasının fazla olduğunu anlatan Kaya, ''Zayıflar da diyabetten korkmalı. Genetik faktörler de diyabette önemli'' dedi. Durağan yaşamın insanın en önemli düşmanı olduğuna işaret eden Kaya, ''İnsanın cinsiyeti ve genetiği değiştirme şansı yok ancak hastalıklara zemin hazırlayan risk faktörlerini değiştirebilir. Hareket etmek, yürümek, daha fazla çalışmak, az ve sık yemek, yemeği yavaş çiğnemek risk faktörlerini ortadan kaldıracak aktiviteler'' diye konuştu.
Obezitenin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla arttığını vurgulayan Kaya, dünyada 1 milyardan fazla kişinin aşırı kilolu, en az 300 milyon kişinin ise obez olduğunu ifade ederek, 2025 yılından sonra dünya nüfusunun en az yüzde 60'ının obez olacağının öngörüldüğünü bildirdi. Obezite ile diyabet arasında sıkı bir ilişki olduğunu, karın yağları arttıkça, bel çevresi genişledikçe, serbest yağ asitlerinin karaciğere geçtiği ve insülin direncine yol açtığını dikkati çeken Kaya, ''Karın yağlarının artması tip 2 diyabetin gelişmesine yol açmaktadır'' dedi.
-FİZİKSEL AKTİVİTE ŞART-
Armut tipi şişman kadınların menopozdan sonra elma tipi şişmanlıkla karşı karşıya geldiğini anlatan Ahmet Kaya, ''Menopozdan sonra östrojen hormonunun azalmasından sonra elma tipi şişmanlık oluyor. Bunun gelişiminde bir çok faktör var. Bunlardan biri durağan yaşam, fiziksel aktivitenin azalması. Fiziksel aktivitenin artmasının elma tipi şişmanlığı önlediğini, kas içi yağlanma ve karaciğer yağlanmasının geriye gittiğini görüyoruz'' diye konuştu. Dünyanın hızla yaşlandığını ifade eden Prof. Dr. Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: ''1900'lü yıllarda kadınlar menopozdan sonra bir yıl içinde ölüyordu. Şimdi kadınların menopozdan sonra en az 30 yıl yaşadığını görüyoruz. Elma tipi kadın diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların tehdidi altında. Bunu önleyecek tek şey fiziksel aktiviteyi artırma.''
-ZAYIFLAR DA KORKSUN-
Zayıf görünenlerin de diyabet olabileceğini dikkati çeken Kaya, buna örnek olarak Japonları verdi. Japonların zayıf göründüğünü ancak viseral yağ dokusu toplanmasının fazla olduğunu anlatan Kaya, ''Zayıflar da diyabetten korkmalı. Genetik faktörler de diyabette önemli'' dedi. Durağan yaşamın insanın en önemli düşmanı olduğuna işaret eden Kaya, ''İnsanın cinsiyeti ve genetiği değiştirme şansı yok ancak hastalıklara zemin hazırlayan risk faktörlerini değiştirebilir. Hareket etmek, yürümek, daha fazla çalışmak, az ve sık yemek, yemeği yavaş çiğnemek risk faktörlerini ortadan kaldıracak aktiviteler'' diye konuştu.