Emre Altuğ aile hayatını anlattı
Ünlü şarkıcı Emre Altuğ mutlu giden evliliğini ve çocuklarını Hafta Sonu dergisine anlattı.
Altuğ aile hayatından bahsederken "Biz sabah 09.00 - akşam 18.00 çalışan gruba dahil olmadığımız için çocuklarımızla çok iyi vakit geçirebiliyoruz. Normal insanlardan daha fazla vaktimiz kalıyor. Çağla programdan çıkıp öğleyin 13.00 civarı yanımda oluyor ve çocuklarla ilgileniyor.
Kuzey zaten hafta içi okula gidiyor. Onu çoğunlukla okuldan ben alıyorum. Akşam olunca çocuklarla oynamadan olmuyor. Kuzey’in zaten 'Güreş edelim' diye bir oyunu var. Bir çocuk gelip sana 'Baba hadi güreş edelim' diyorsa, güreş edeceksin. Kaçarı yok. 18.00’e kadar çalışan adamın çocuğuna uzun zaman ayırması zor. Ama bizim belli bir saatimiz yok. Şunu da atlamayalım, çocukla ilgilendiğin zamanın çokluğu değil, kalitesi önemli. Kuzey “Baba bana sen yedirir misin?” dediği zaman yemeğini yediriyorum. Zaten çok da keyifli bir şey bu. Altını ilk değiştiren bendim, “Hemşireyi çağırın!” diye bağrışıyorlardı. Ben de, “Ne hemşiresi, benim çocuğum, ben değiştiririm” demiştim. Sahnede hayranlar 'Emre! Emre!' diye bağırıyor, sonra eve gidip çocuğu pışpışlıyorsun. Mesela evde bazı anlar var kendimizi yakalıyoruz; çok tuhaf ve komik geliyor. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Ben hangi insan pırtladı ya da gazını çıkardığı için dünyanın en mutlu insanı olabilirim? Bir tek çocukların için olur bu. Bence birçok insanın çocuk yapmaktan korkma nedeni de bu. Çünkü o zaman gerçek dünyaya geçecekler. O rüyadan çıkmak istemiyorlar. Ama neler kaçırdıklarını da bilmiyorlar. Tamamen egosantrik bir durum. Bu bir seçimdir." ifadelerinde bulundu.
Kuzey zaten hafta içi okula gidiyor. Onu çoğunlukla okuldan ben alıyorum. Akşam olunca çocuklarla oynamadan olmuyor. Kuzey’in zaten 'Güreş edelim' diye bir oyunu var. Bir çocuk gelip sana 'Baba hadi güreş edelim' diyorsa, güreş edeceksin. Kaçarı yok. 18.00’e kadar çalışan adamın çocuğuna uzun zaman ayırması zor. Ama bizim belli bir saatimiz yok. Şunu da atlamayalım, çocukla ilgilendiğin zamanın çokluğu değil, kalitesi önemli. Kuzey “Baba bana sen yedirir misin?” dediği zaman yemeğini yediriyorum. Zaten çok da keyifli bir şey bu. Altını ilk değiştiren bendim, “Hemşireyi çağırın!” diye bağrışıyorlardı. Ben de, “Ne hemşiresi, benim çocuğum, ben değiştiririm” demiştim. Sahnede hayranlar 'Emre! Emre!' diye bağırıyor, sonra eve gidip çocuğu pışpışlıyorsun. Mesela evde bazı anlar var kendimizi yakalıyoruz; çok tuhaf ve komik geliyor. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Ben hangi insan pırtladı ya da gazını çıkardığı için dünyanın en mutlu insanı olabilirim? Bir tek çocukların için olur bu. Bence birçok insanın çocuk yapmaktan korkma nedeni de bu. Çünkü o zaman gerçek dünyaya geçecekler. O rüyadan çıkmak istemiyorlar. Ama neler kaçırdıklarını da bilmiyorlar. Tamamen egosantrik bir durum. Bu bir seçimdir." ifadelerinde bulundu.