Esra Erol'un Ömer'i

Sacit Aslan sacitaslan@gmail.com
Zaman, zaman Esra Erol'un yapmış olduğu programı, eleştirmiş biriyim ben.

Ancak, kendisine rakip olduğunu iddia eden ve o programlarda yaşananlara şahit olduktan sonra, eleştirdiğim Esra Erol'dan özür dilemek farz oldu.

Kendin olup kimseyle rekabete girmez, mukayese yapmazsan hayatta kazanırsın derler, elbette bu medya dünyasında uygulanması zor bir ilişki biçimi.

Bazı yapım şirketleri, senaryosu yazılmış polemik ve avam işlere imza atarak ayakta kalmaya çalışıyorlar, bu esnada perde arkasında PR yapan magazin siteleri de olayların içinde!..

Bu rekabet esnasında, adaylara maaş vermeden seviyeyi stabil tutarak yol almak, asıl zor olan bence bu.

Hep söylemişimdir Esra Erol buna gayret ediyor, samimiyetle niyetinin aile kurmak isteyen insanları bir araya getirmek olduğu izlenimini vermeye devam ediyor.

'Aile' kavramının sınırlarını zorlamıyor. İlk çocuğu İdris Ali'yi stüdyoya çıkardığında belki bu yüzden çocuğu gördüğümüzde el öpmeye aile ziyaretine gelmiş bir akrabamızı görmüş gibi olduk, bir daha da görmedik çocuğu.

Yeni doğan Ömer bebekte aynen ağabeyi gibi stüdyoya gelmedi, sadece evlerinde çekilimiş birkaç fotoğrafı yayınlandı, heyecanlandık çünkü böylesi duygusal bir köprüsü var izleyiciyle Esra Erol'un.

Esra Erol'un rakipleriyle başa çıkacak pek çok rekabet avantajı var, hayata bakışı, duruşu, zerafeti, kullandığı dil, teknik olarak ekibi ve eşinin Aslan gibi arkasında olması gibi, en önemlisi ise bunları kimsenin üzerine 'ateşlememesi' ayrıca son derece ahlaklı bir davranış.

Zafere giden yol her zaman gözü kara avam rekabetten geçmez kardeşim, bazen istikrar, izleyiciye verilen huzur, güven her zaman 1 numara olanları belki bir iki adım geride bırakır.

Ailece izlenebilecek programların gitgide azaldığı medya ortamında Esra Erol kendi formatında böyle bir program yapıyor, elbette benzerleri, yenileri hatta daha iyileri çıkabilir, izleyici sürekli yeni arayışındadır, ama dünyayı dolaşsa sonunda Esra Erol'un programında aradığını bulabiliyorsa Esra Erol'u kutlamak lazım.

Aslında bazı şeyler rekabet kabul etmiyor. Üslup mesela ya da imaj.

Aile, kabile, network, program, adını ne koyarsanız koyun aile kavramı olan insanların ait olmak istediği bir yer ekranlar ve kamu yayıncılığı, Esra Erol zamanında buradan yakalamış işi.

Her aile toplantısında sapıtan, ileri giden, kötü şarkı söyleyen, içkiyi kaçıran, pusulayı şaşıran da olur ama affedilir!

Hatırlayın kendi aile toplantılarınızı, hiç mi ayıltılmaya götürülen enişteniz, dayınız olmadı...

Yani katı bakmıyorum canlı yayın arızalarına, sehven yapılan hataları ayrı tutuyorum ama pusulayı şaşırma halinde ise, bir idaresi olmalı programı yönetenin veya yapımcının 3 kuruşluk reyting almak uğruna avamlığa, basitliğe çanak tutmamalı, prim vermemeli....

Esra Erol, işte bu avamlıkları kimseye yaptırmadığı gibi çanakta tutmuyor, arızalı olanlara bir defa ikaz ediyor ancak ikaz netice vermemişse derhal yol veriyor, zaten orada farklılaşıyor Esra Erol.

İzleyicisini, sanki aile arası bir iş olduğuna ikna ediyor Esra Erol, çünkü samimi.

Kısacası, Esra Erol'un oğlundan dolayı reyting alacağını zannedenlere selam olsun. Esra buna ihtiyaç duymayacak kadar güçlü ve tecrübeli bir televizyoncu.

Allah, Ömer bebeğe uzun ömür versin, anasına, babasına bağışlasın ve acısını yaşatmasın.

Sacit ASLAN
Tüm yazılarını göster