Gülben Ergen: "Gereksiz kıskançlığı sığ buluyorum"

Sanatçı Gülben Ergen, dönem dönem rüzgar gibi esip sonra durulanlardan değil. Hep en tepede, hep konuşuluyor, hep merak ettirmeyi başarıyor. Tam bu noktada hakkını teslim etmek gerekiyor çünkü durmadan çalışıyor.

Posta Gazetesi'nden Oya Çınar'ın röportajı...

Okuduğum bir kitapta şöyle bir cümle vardı: İyi gizlenmenin yolu aslında çok görünmektir. Türkiye’nin en ünlü simalarından birisiniz, her yerdesiniz. Ama biz sizi gerçekte ne kadar tanıyoruz?

Tüm ünlüleri gördüğümüz, sandığımız, tahmin ettiğimiz kadar tanır, anlamlar yükleriz. Yakıştırdıklarımız, yakıştırmadıklarımız olur. Her ünlü için geçerli klişeler var. 26 yıldır mesleğimi yaparken kendimi doğru ifade edebilmek için çırpındığım zamanlar oldu, sessizliğimi koruduğum zamanlar oldu, zırt pırt magazinde görüldüğüm zamanlar oldu. Oldu da oldu…

Sonuç olarak?

Bir, beni bağrına basanlar, müthiş bir kutsallıkla ailesinden biriymişçesine duasını eksik etmeyenler var. Onlar ciğerimi bile bilir mesela. Bir de tepkili grup var. Onlar da samimiyetimi sorgular hep, onların Gülben’i daha farklıdır.

"Baskın karakter olduğum doğru ama bilenin yanında haddimi bilirim"

Sadece en yakınlarınızın bildiği o Gülben Ergen nasıl biri?

Yaşama enerjim ve sabrım fena coşkuludur, yakınlarım bunu iyi bilir, en yakınlarım da kırılganlığımı iyi bilir… Güçlü Gülben’i ‘Demir Leydi’ yaptılar ama unuttular ki o bir canlı. Kesince benim de kanım akıyor yani…

Hayatı teslim olarak yaşayanlardan mısınız, yoksa suyun akışını yönlendirmeye çalışır mısınız?

Akışı yönlendirmeye çalıştığım zamanlar oldu. İnançlarım ve yaşam tecrübelerim bana teslimiyetin güzelliğini öğretti. Benden daha büyük bir güç var ve o bana “Sen gayret et, niyet et, çalış gerisi tevekkül” demiş. Ben ondan daha güçlü değilim, ona emanetim. O daha iyisini bilir diye düşünüyorum ve buna yürekten inanıyorum. Diğer yandan benim çok hayırlı olur zannettiğim bir iş, bir kişi, ya da bir olayın benim zannettiğim kadar hayırlı olup olmayacağını bilmem mümkün değil. O zaman teslimiyet...

Bize yansıyanlar çalışkan, inatçı, her zaman bildiğini okuyan, girdiği her ortamda baskın karakter olan bir kadın. Bunların ne kadarı sizsiniz?

Şahane tanımlamalar, doğru okumuşsun beni. Ama girdiğim her ortamda baskın olduğum ne kadar doğruysa, bilmediğimi bildiğim de bir o kadar doğrudur. Bilenin yanında haddimi bilirim.

Çok ciddi zaaflarınız var mı? Kendinizi eksik bulduğunuz yanlarınız neler?

Alınırım, gücenirim, kırılırım ama bunu göstermem nedense... ‘Güçlü’ algısı, kalbi olmayan bir markanın vaadidir. Güçlüyüm ama insanım ve bir kişi değilim, üç tane evladım var. Dört kişiyim ben.

Yeni şarkınızda ‘Bu Benim Hayatım’ diyorsunuz. Bu şarkıyı hangi duygularla okudunuz?

Yılmayan, kendi ayakları üzerinde duran her kadın gibi okudum aslında. Hesap vermek zorunda bırakılan her kadının öğrenilmiş çaresizliği bu çığlık. İnişleriyle, çıkışlarıyla… “Sevdaysa sevda, hodri meydan” diyor şarkı. “Çıktı ok yaydan, kavgaysa kavga” diyor. Daha ne desin? Sana ne, kime ne, ona ne?

"Kime, niye samimi görünmek zorunda olduğumuzu uzun yıllar anlayamadım"

Sizin neden hiç agresif bir halinizi görmüyoruz?

Yaşadıklarım beni neden agresif yapsın ki… Ben kavga eden, kavgayla beslenen biri değilim. Hiçbir zaman tercihim olmadı bunlar. Hayatım yeterince renkli, neşeli ve eğlenceli…

Sırf bu yüzden samimiyetinizi sorgulayanlar var...

Kime, niye samimi görünmek zorunda olduğumu uzun yıllar anlayamadım ben (Gülüyor). Karşımda kamera, pilatesten çıkmışım mesela… İstemediğim soruya nasıl cevap vereyim? Aynı zamanda karnımı içeri mi çekeyim? Gözlüğümü mü takayım? Magazinci muhabir arkadaşım o esnada işini yapıyor tamam, o malzeme aramak derdinde.

Siz de malzeme vermemek derdindesiniz...

Tam olarak bu! Haliyle o durumda ortaya tuhaf, samimi olmayan, yalandan gülümsemeli bir görüntü çıkıyor. Ayrıca o muhabir kardeşim benim öz kardeşim ya da 30 senelik dostum değil ki! Neden gereksiz, yersiz bir samimiyetle kameralara bakarak dertleşip, hüngür şakır ağlayayım ki! Evde yaparım onu. Benim mesleğim şarkı söylemek, sahneye çıkmak, konser vermek.

"Gereksiz kıskançlığı sığ buluyorum"

Bir ilişkinin içindeyken Gülben Ergen nasıl bir kadın? Sahiplenici misiniz yoksa özgür alan tanır mısınız?

Teslimiyete inanan herkes gibi önce kendi ruh sağlığım sonra ilişkinin sağlığı için gereksiz kıskançlığı sığ buluyorum. İlişki, aşk varsa gerçektir. Ötesine inanmıyorum da yaşamıyorum da. Sahiplenmeye evet ama ‘tapusu bende nasılsa’ durumuna hayır. Saygı ve güven benim için tüm duyguların ötesinde.

Çok kıskanç bir erkekle hayatınızı sürdürebilir misiniz?

Zor… Çünkü bana güvenmemek karşı tarafın sorunu olur, benim değil. Yaşamı o kadar net ve açık bir kadınım ki, şeffaflık iliklerime işlemiş.

"Söz dinlerim ama yine bildiğimi okurum"

Kendinizi güzel buluyor musunuz? Sizce nasıl bir kadın çok güzeldir?

Kendimi özel ve değerli buluyorum. Elini sallasan güzel dolu (Gülüyor). Az konuşan, sık üreten ve dik duran her kadın güzeldir bence.

En başarılı olduğunuz konu ne sizce?

Çalışkanım ben. Öğrenmeye hep açığım, hep öğrenci ruhuyla çalışan bir yapım var. Çalışmazsam yorulurum. Söz dinlerim, ama yine de bildiğimi okurum, o ayrı (Gülüyor).

Hayatta yaptığınız en iyi şey neydi?

Tabii ki anne olmak, tabii ki ömrüm ikiye ayrılıyor. Özel hayatım anneliğimden önce ve sonra, meslek hayatım ise ‘Dadı’ dizisinden önce ve sonra diye ayrılıyor.

“Keşke” dediğiniz neler var?

Keşke konservatuvar okusaydım. Keşke “O dedi, bu dedi” gibi şeylerle meşgul olacağıma keyfime baksaydım. Keşke bir enstrüman çalıyor olsaydım…

“Gerçekten beceriksizim” dediğiniz bir konu?

İntikam duygum sıfır. Gerçekten çok beceriksizim bu konuda. Taşıması çok gereksiz ve yorucu geliyor bana ama yine de bu yanımdan memnun değilim.

Hayat mottonuz?

Dünyayı cennete çeviremeyebilirim ama insana yakışır biçimde bir hayatım olabilir. Seçimlerim bu yönde. İnsan gibi yaşamak…

"Aşkın katili 'Tamam artık, bu benim, cepte' duygusu"

Sizce zamanla bir aşkı ya da ilişkiyi bitiren şey ne?

‘Nasıl olsa benim’ duygusu. ‘Tamam artık, bu benim, cepte’ duygusu, bence aşkın en ciddi katili. Ama birbirini kaybetmeye cesareti olmayan çiftlerde, aşka ve sevgiye minnet var. Minnet çok değerli bir duygudur. Kaybetme korkusu da sevdiklerine iyi bakmanı sağlar. Koruma içgüdüsüyle uzun yıllar sevebilmek asıl marifet.

"Şu TikTok’u çözemedim henüz"

Sosyal medya ile ilişkiniz nasıl? Kötü yorumlardan nasıl etkileniyorsunuz?

Sosyal medya benim için çok renkli ve eğlenceli bir alan. Yorumlara takılmıyorum. Hayatın içerisinde, sokak aralarında böyle bir gerçeklik yok çünkü. Zevkle bakıyorum, paylaşımlarımı yapıyorum… Ama şu TikTok’u çözemedim henüz (Gülüyor). Dur bakalım, daha neler çıkacak!

Sizi kontrolden çıkaracak hiçbir durum yok mu? Çocuklar, bir aşk, ya da herhangi bir şey...

Yahu deliririm de tepinirim de, insanım ben. Ama gel gör ki senin haberin olmaz, başkaları duymaz. Benim işim üretmek. Her ruh halimi paylaşmak ne demek? Şarkı söylerim, sahneye çıkarım, televizyon programı yaparım, dizideki rolüme bürünürüm, dadı olurum. İhtiyacım varsa da annemin dizinde ağlarım. Bebek’te yürüyüş yaparken değil (Gülüyor).

Yaptığınız işte ya da hayatın bütününde kadın olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?

Hem de ne yaşamak! Darbe üstüne darbe aldım. Anneliğimden, dulluğumdan, en hassas değerlerimden sorgulandım. Ama sonuç? Her şey eskisinden de güzel... Hukuk ve sessizlik güzel bir yol. Bana hep artılarla geri döndü duruşum ve inançlarım. Haklıysan hakkını aramak için yüksek sesle konuşmana gerek kalmıyor. Kin tutmuyorum, avukat tutuyorum demem bu yüzden.

'Gizli Bahçe' dizisi neden erken final yaptı? Murat Yıldırım'dan bomba sözler Jeff Bezos ve Lauren Sanchez'den evsizlere 110 milyon dolar bağış Volkan Bahçekapılı ve Buse Terim'in gergin piştisi: Köşe kapmaca oynadılar Bebek bekleyen Tuğçe Tayfur'un evliliğinde kriz çıktı! Adnan Aksoy boşanma davası açtı: Güzide Duran'ın evliliği bitiyor! Beren Saat şarkıcılığa adım atıyor! Albüm için tarih veren eşini uyardı