Horlama ne zaman tehlikelidir?
Herkesin ara sıra horlayabileceğini, bunun çoğu zaman sağlığa ciddi bir zararı olmadığını belirten Prof. Dr. Uludüz “Ancak nedeni uyku apnesi ise ciddiye alınmalıdır” dedi.
Sözcü Gazetesi'nden Nazan Doğaner Halıcı'nın haberine göre klinik araştırmalar, horlama sorununun kadınlara nazaran erkeklerde daha fazla görüldüğünü ortaya koyuyor.
Ancak kadınlarda da bu sorun sanılandan çok daha yaygın görülüyor.
Peki horlama ne zaman masum, ne zaman tehlikelidir?
İşte Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz'ün bu soruya verdiği yanıt…
Gece nefesiniz kesiliyor olabilir
Horlama, uyurken boyundaki yumuşak dokuların gevşemesiyle birlikte solunum yolunun daralması ve nefes alındığında havayı çekerken dokunun titreyerek ses çıkarması sonucu oluşur. Basit horlamada, sabah bir boğaz ağrısı ve ağız kuruluğuyla uyanabilirsiniz. Ancak, horlamanın aslında ciddi bir hastalığın belirtisi olduğu durumlar da vardır. Basit horlamada, boğazınızdaki kaslar gevşediği için bir titreşim olur, ancak eğer solunum yolu tamamen tıkanıyorsa, gece nefesiniz belli aralıklarla kesiliyorsa bu uyku apnesidir ve tehlikeli bir sorundur.
Nasıl anlaşılır?
Uyku apnesini basit horlamadan ayırabilmenin birkaç yolu vardır…
■ Basit horlamada solunum kesintileri olmaz. Eğer aileniz/partneriniz horladığınız gecelerde 10-30 saniye arası nefesinizin kesildiğini gözlemliyorsa uyku apnesinden şüphelenilebilir.
■ Horlama ve uyku apnesi arasındaki diğer bir fark, uyandıktan sonra ve gün boyunca kendinizi nasıl hissettiğinizdir. Basit horlamada, ertesi gün genellikle bir olumsuzluk hissetmezsiniz. Ancak uyku apnesinde, nefes kesintileri yüzünden gece boyunca sık sık uyanabilirsiniz. Bu yüzden ertesi gün oldukça yorgunluk, baş ağrısı ve depresif duygular hissedebilirsiniz.
■ Uyku apnesi ile horlamanız daha sık ve gürültülü olur. Genellikle nefes nefese uyanırsınız. Horlama sesi daha çok boğulma sesine benzer. Basit horlamada, uykunuz o kadar etkilenmez, mesela kendi horlamanıza uyanmazsınız.
Sebepleri nelerdir?
■ Obezite: Her iki cinsiyette de uyku apnesi görülme riskini dört kat artırır. Obezite sonucu boyun etrafında biriken yağ tabakası, solunum yolunun tıkanmasına neden olur.
■ Genetik etkenler: Kısa ve kalın boyun yapısı, büyük bademcikler, çene yapısının geride olması, yarık dudak gibi yüz değişikliklerine yol açan faktörler, solunum yolunu tıkayarak uyku apnesine neden olabilir.
■ Kalp veya böbrek yetmezliği: Bu sorunların varlığında, boyun bölgesinde sıvı birikmesi dediğimiz ödeme bağlı olarak uyku apnesi oluşur.
■ Alkol ve sigara kullanımı: Uyku apnesine katkıda bulunan ve bırakılması gereken alışkanlıklardır.
■ Hipotiroidi: Tiroit hormonunun az çalışması, beyinde nefes almayı kontrol eden bazı sinir ve kasların bozulmasına, dilin genişlemesine ve obeziteye katkıda bulunarak üst hava yolunun tıkanmasına yol açabilir.
■ Menopoz: Azalan östrojen seviyeleri uyku apnesine yol açar. Östrojen, uyku sırasında dil ve damağa gerginlik verilmesinde rol oynayan bir beyin kimyasalı olan serotonini etkiler. Yetersiz östrojen, yeterince gerilemeyen dokuların geriye doğru ilerleyerek hava yolunu tıkamasına neden olur.
■ Bazı ilaçlar: Güçlü ağrı kesiciler gibi bazı ilaçlar, beyinde neden oldukları değişikliklerle solunum sinyalinin verilememesine, kasların uyku apnesine neden olacak kadar gevşemesine yol açabilir.
■ Nörolojik rahatsızlıklar: İnme, doğumsal anormallikler, beyin enfeksiyonları ve beyin hasarı gibi pek çok nörolojik rahatsızlık sonucu uyku apnesi ortaya çıkabilir.
■ Erken doğum: Bu durumda beyin olgunlaşıncaya kadar uyku apnesi görülür.
Kalp krizine ve felce yol açabilir
Uyku apnesinde aralıklarla kesilen solunum, kandaki oksijenlenmeyi azaltır, bu da beynin beslenememesine yol açar. Kandan yeterince temizlenemeyen yağ plakları, damar duvarlarında birikimlere neden olur. Bu yüzden uyku apnesi damar sertliği ve diğer pek çok kalp ve damar rahatsızlığı için riski artırır. Ayrıca, yapılan araştırmalarda, uyku apnesi varlığında büyük yağ moleküllerinin oldukça yavaş parçalandığı görülmüştür. İri yağ plakları kalbi veya beyni besleyen bir damarı tıkayabilir, kalp krizi veya inmeye neden olabilir. Uyku apnesi olan kişilerde daha yüksek LDL (kötü kolesterol) ve trigliserit görülür. Bu da obeziteye, hipertansiyona, damar sağlığı bozulduğu için sertleşme bozukluğuna, kontrol edilemeyen diyabete ve diğer bazı metabolik hastalıklara katkıda bulunur. Ayrıca karaciğer problemleri (alkolik olmayan karaciğer yağlanması), reflü gibi yakınmalar da uyku apnesine işaret edebilir. Yüksek tansiyon uyku apnesi hastalarının yüzde 80'inde ortaya çıkar.
Ne zaman doktora başvurulmalı?
Eğer, uykuda nefes kesintiniz varsa, gündüzleri aşırı yorgun ve uykuluysanız, sabah baş ağrılarınız oluyorsa, inatçı bir şekilde yüksek tansiyonunuz varsa, horlamanız çok gürültülüyse uyku apnesinde uzmanlaşmış bir kliniğe başvurabilirsiniz. Burada genellikle sizi bir gece misafir ederler ve uykunuzu inceleyerek bir tanı ve tedavi programı uygularlar.
Uyku apnesi nasıl tedavi edilir?
Tüm basit horlama faktörleri, uyku apnesine de yol açabileceğinden, basit horlama için geçerli olan tedaviler uyku apnesine de fayda sağlayabilir. Spesifik olarak, uyku apnesinde solunum kesintisi olduğu için buna yönelik bazı özelleşmiş tedaviler vardır. Örneğin solunum kesintilerini önlemek için, uyku apnesinde en yaygın kullanılan CPAP tedavisidir. CPAP cihazı, uyku esnasında takılır ve üst solunum yolunun açık kalmasını sağlayarak horlamayı engeller. Buna ek olarak, dil ve alt çeneye kişiye özel olarak ayarlanan bazı ağızlıklar da, uykuda solunum yolunun açık tutulmasına fayda sağlayabilir.