Hüseyin Özgür Arslan: 'Yabancı Dilin Önemi (4)'
"Sevgili okuyucular! Korku filmleri ile ilgili yazılarım sebebiyle ara verdiğim Dil konulu yazılarımın son bölümünü aşağıda yayınlamaktayım."
ALTAY DİL GRUBUNUN ÜYELERİ: TÜRKÇE- MOĞOLCA -TUNGUZCA VE JAPONCA İLE KORECE
Altay Dil Ailesi'nin üyeleri ise Türkçe ve Moğolca ile Tunguzca ve Mançuca'dır. Mançuca, Çin'in doğusundaki Mançurya ülkesinde konuşulan bir dildir. Kubilay Han ve torunlarının hüküm sürdüğü Çin'deki Moğol hanedanı bir başka yarı göçebe ve çok iyi atlı okçu olan Mançular tarafından yıkılmıştır. Steven Spielberg'in muhteşem filmi Son İmparator'da izlediğimiz Mao'nun komünist devriminden önceki son Çin İmparatoru da bir Mançu idi. Tabii iyice Çinlileşmişti ama yine de saray muhafızları ve bazı bürokratlar Mançurya'daki köylerden seçilirdi. Bazı bilim adamları Tunguzca ve Mançucanın veya sadece Tunguzca'nın Altay değil de Ural ailesinden olduğunu savunmaktadır. Bazıları Mançurca'nın Tunguzca'nın bir kolu olduğunu ya da Tunguzca-Mançuca Dil Grubu denmesi gerektiğini hatta bu grubun Altayca yani Türkçe ve Moğolca yerine Korece ve Japonca ile ilişkili olması gerektiğini söylemektedir.
Kısaca bilim adamlarının kafa karışıklığı devam etmekte ve her halükarda Japonca, Korece, Mançuca, Tunguzca hatta Fince ve Macarca ne kadar kabul etmeseler de bir şekilde bizimle aynı dil ailesine dahil oluyor. Tıpkı bütün yolların Roma'ya çıkması gibi. Tabii bu ülkelerin neredeyse hepsinin Batılılarca işgal altında olması da eski teorinin çürütülmesine yol açıyor. Bugün Japonya halen ABD işgali altındadır. Japonya'nın ordusu yoktur sadece Öz Savunma Kuvveti denilen bizdeki jandarma gibi kısıtlı bir ordusu vardır. Ülkede pek çok büyük ABD askeri üssü vardır. Keza Kore de öyledir. Kore Savaşı sonrası ülkeye yerleşen ABD ordusu asla ayrılmamıştır. Kore'de ABD üslerinin kurulmasından sonra Hristiyanlığın en önemli din haline gelmesi manidardır. Mançurya zaten asırlardır Çin işgalindedir. Orta Asya-Altay-Ural-Sibirya bölgesindeki Türk ve Tunguz halkları ile Karelya hala Rus egemenliğindedir. 20 yıl öncesine kadar Estonya bağımsız değildi ve Macaristan bir Doğu Bloku ülkesi idi. Finlandiya ise asırlar boyu Rus işgali altında yaşamış, 2. Dünya Savaşı sonrası kurtulmuş olsa da 1980'lere kadar ülke neredeyse yarı Sosyalist bir biçimde yönetiliyordu. Kısaca Hint Avrupa Dili konuşan bilim adamlarının bu dillerin birbiriyle akraba olmadığını iddia etmeleri de normaldir. Ne büyük bir Türk dilcisi ne de bu ülkelerin kendine ait dünya çapında bir lingustik uzmanı vardır. Ural-Altay Dil Ailesi'nin üyelerinin dilleri hakkında teori ileri sürenler hep Hint Avrupa Dil Ailesi'nin üyeleri olmuştur.
Son olarak günümzeki bazı araştırmalar göstermiştir ki Korece ve Japonca Ural Altay Ailesi'nin üyeleridir. Fakat kimi bunların Altay kimi Ural üyesi olduğunu söylemektedir. Bir başka kısım bilim adamı ise Japonca'nın İzole Dil Ailesinden olduğunu kabul etmektedir. Şu bir gerçektir ki bir Türk Japonca bir kelimeyi daha ilk duyuşta telaffuz edebilir. Japonca ve Korece öğrenmek ve konuşmak biz Türkler için kolaydır. Tek sorun bu dillerin çok zor bir alfabe olan Çin alfabesini kullanmalarıdır. Yine Ural -Altay dil ailesinin bir şanssızlığı: Bu diller de bir başka büyük dil olan Çince'nin alfabesini kullanmakta ve kendi dillerine uygun milli bir alfabeden yoksun oldukları için Koreli ve Japon çocuklar okulda çok zorlanmaktadır. Japon ve Koreli öğrencilerin ortak dertleri çok ağır ders yüküdür. Bu ders yükünün temeli ise aslında kendi dillerine uygun olmayan bir alfabeyi öğrenmek için fazladan çok çaba sarfetmeleridir.
HÜSEYİN ÖZGÜR ARSLAN'IN SÜRÜKLEYİCİ YAZISININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ...
Altay Dil Ailesi'nin üyeleri ise Türkçe ve Moğolca ile Tunguzca ve Mançuca'dır. Mançuca, Çin'in doğusundaki Mançurya ülkesinde konuşulan bir dildir. Kubilay Han ve torunlarının hüküm sürdüğü Çin'deki Moğol hanedanı bir başka yarı göçebe ve çok iyi atlı okçu olan Mançular tarafından yıkılmıştır. Steven Spielberg'in muhteşem filmi Son İmparator'da izlediğimiz Mao'nun komünist devriminden önceki son Çin İmparatoru da bir Mançu idi. Tabii iyice Çinlileşmişti ama yine de saray muhafızları ve bazı bürokratlar Mançurya'daki köylerden seçilirdi. Bazı bilim adamları Tunguzca ve Mançucanın veya sadece Tunguzca'nın Altay değil de Ural ailesinden olduğunu savunmaktadır. Bazıları Mançurca'nın Tunguzca'nın bir kolu olduğunu ya da Tunguzca-Mançuca Dil Grubu denmesi gerektiğini hatta bu grubun Altayca yani Türkçe ve Moğolca yerine Korece ve Japonca ile ilişkili olması gerektiğini söylemektedir.
Kısaca bilim adamlarının kafa karışıklığı devam etmekte ve her halükarda Japonca, Korece, Mançuca, Tunguzca hatta Fince ve Macarca ne kadar kabul etmeseler de bir şekilde bizimle aynı dil ailesine dahil oluyor. Tıpkı bütün yolların Roma'ya çıkması gibi. Tabii bu ülkelerin neredeyse hepsinin Batılılarca işgal altında olması da eski teorinin çürütülmesine yol açıyor. Bugün Japonya halen ABD işgali altındadır. Japonya'nın ordusu yoktur sadece Öz Savunma Kuvveti denilen bizdeki jandarma gibi kısıtlı bir ordusu vardır. Ülkede pek çok büyük ABD askeri üssü vardır. Keza Kore de öyledir. Kore Savaşı sonrası ülkeye yerleşen ABD ordusu asla ayrılmamıştır. Kore'de ABD üslerinin kurulmasından sonra Hristiyanlığın en önemli din haline gelmesi manidardır. Mançurya zaten asırlardır Çin işgalindedir. Orta Asya-Altay-Ural-Sibirya bölgesindeki Türk ve Tunguz halkları ile Karelya hala Rus egemenliğindedir. 20 yıl öncesine kadar Estonya bağımsız değildi ve Macaristan bir Doğu Bloku ülkesi idi. Finlandiya ise asırlar boyu Rus işgali altında yaşamış, 2. Dünya Savaşı sonrası kurtulmuş olsa da 1980'lere kadar ülke neredeyse yarı Sosyalist bir biçimde yönetiliyordu. Kısaca Hint Avrupa Dili konuşan bilim adamlarının bu dillerin birbiriyle akraba olmadığını iddia etmeleri de normaldir. Ne büyük bir Türk dilcisi ne de bu ülkelerin kendine ait dünya çapında bir lingustik uzmanı vardır. Ural-Altay Dil Ailesi'nin üyelerinin dilleri hakkında teori ileri sürenler hep Hint Avrupa Dil Ailesi'nin üyeleri olmuştur.
Son olarak günümzeki bazı araştırmalar göstermiştir ki Korece ve Japonca Ural Altay Ailesi'nin üyeleridir. Fakat kimi bunların Altay kimi Ural üyesi olduğunu söylemektedir. Bir başka kısım bilim adamı ise Japonca'nın İzole Dil Ailesinden olduğunu kabul etmektedir. Şu bir gerçektir ki bir Türk Japonca bir kelimeyi daha ilk duyuşta telaffuz edebilir. Japonca ve Korece öğrenmek ve konuşmak biz Türkler için kolaydır. Tek sorun bu dillerin çok zor bir alfabe olan Çin alfabesini kullanmalarıdır. Yine Ural -Altay dil ailesinin bir şanssızlığı: Bu diller de bir başka büyük dil olan Çince'nin alfabesini kullanmakta ve kendi dillerine uygun milli bir alfabeden yoksun oldukları için Koreli ve Japon çocuklar okulda çok zorlanmaktadır. Japon ve Koreli öğrencilerin ortak dertleri çok ağır ders yüküdür. Bu ders yükünün temeli ise aslında kendi dillerine uygun olmayan bir alfabeyi öğrenmek için fazladan çok çaba sarfetmeleridir.
HÜSEYİN ÖZGÜR ARSLAN'IN SÜRÜKLEYİCİ YAZISININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ...