Kadının tarihte de adı yok..

Kadının tarihte de adı yok..

Mitolojiyle arkeolojinin uzlaşamadığı 'Amazonlar yaşadı mı?' sorusunun yanıtını ABD'li arkeolog Jeannine Davis Kimball veriyor. 'Evet yaşadılar ama efsanelerin söylediği gibi Samsun Terme'de değil, Kazakistan'da.' Kimball'ın yeni çıkan kitabında 'Altın Elbiseli Adam' hakkında da çarpıcı iddialar var.

Spottaki iddialar, İleri Yayınları'ndan çıkan 'Savaşçı Kadınlar Amazonlar' adlı kitaptan... ABD'li arkeolog Dr. Jeannine Davis-Kimball'ın yazdığı kitap, klasik bir arkeoloji kitabı değil. Hatta Türkiye'de tarihçi ve uzmanların itiraz edeceği farklı yorumları var. Bunlar bilimsel platformda tartışılacak şeyler; dolayısıyla biz haberimize Kimball'ın iddiaları, bulguları, anlatımı ve yazım biçimiyle bir bütün olarak kitabını konu edeceğiz...

1929 doğumlu Kimball, aslında geç karar vermiş arkeolog olmaya. Üç evlilik ve altı çocuktan sonra seçmiş hayatının mesleğini. Bu arada Kaliforniya'da hemşirelik, hastane yöneticiliği, Bolivya ve İspanya'da öğretmenlik ve Güney Amerika'da sığır çiftçiliği yapmış... Hayli renkli bir hayat. 49 yaşından sonra Kaliforniya Devlet Üniversitesi Tarih bölümüne girmiş. Antropoloji eğitimi almış ve Mezopotamya şehir devletleriyle ilgilenirken Avrasya konargöçerlerine ait parçalar gördüğünde çok şaşırmış.

'Merakım Mezopotamya krallıklarının katı hiyerarşileri ve bağnaz kralları yerine, özgürlüğü hayat tarzı edinmiş olan Doğu komşularına, karmaşık sanat eserleri yaratan konargöçerlere kaymıştı' diye anlatıyor durumunu...

Bozkır tarihi ve Sovyetler (ki o sıralarda henüz dağılmamışlardı) özel ilgi alanı olur. Bu konuda doktora yapar. İsrail'deki Tel Dor kazılarından sonra da alanda çalışmanın zevkini alır.
Ancak kazıların yorumlanma biçiminin kestirmeci olması biraz canını sıkar. Örneğin mezarda hançer bulunduğunda o mezar sahibinin erkek olduğuna tartışılmaksızın karar verilmesi gibi...

KADININ TARİHTE DE ADI YOK

'Tarihteki kadın varlığı üzerine çalışma yapan tarihçi ve arkeolog sayısının azlığı da beni hüsrana uğratmıştı...'
diyor.

Ve kararını verir, alanda çalışacaktır; üstelik bulguları onu kadınlara tarihin efsanevi kadın kahramanları Amazonlar'a ulaştırır.

1980'lerin sonunda mühendis ve gezgin eşi sayesinde iki kez Özbekistan seyahati yaparlar. O yıllarda bölgede turist olmak çok ama çok zordur. Kazakistan seyahati, içinde KGB'nin Komünist Parti Sekreterliği'nin adının geçtiği bir polisiye gibidir... Sonuçta zordur oralarda çalışmak. Kazak Enstitüsü ile ortak çalışma, kazı yapma daveti alır ama Kaliforniya Üniversitesi'ni yani kendi kurumunu ikna edemez. Sonuçta ABD'de Rus olmayan Sovyet halklarını tanıyan pek kimse yoktur...

SAVAŞÇI-SOYLU KADINLAR

1991'de bir Rus arkeologla birlikte Sarmatlar ve Sarmatyalılar ile ilgili çalışır. Sonra Ural Bozkırları'nın güneyinde Pokrovka'daki kazıları organize ederler. 
      
1994'te Kazakistan'da ilginç bir gerçekle karşılaşır. Buldukları kurganlardan çıkan iskeletlerin büyük çoğunluğu kadınlara aittir! Oklar, ok başları, çizmeler, küpeler, muskalar. Yüzlerce. Kemikler ve takılara bakılırsa mezarlar savaşçı kadınlara aittir. Savaşçı ve soylu. Bu, mezarlarının düzenlenmesinden net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Bu arada bölgeyi de uzun uzun gezer; Kazak konargöçerleri yakından inceler ve M.Ö. 4'üncü yüzyıldaki geleneklerin (kıyafetler, takılar vs gibi) yaşadığını tespit eder. Çevredeki kimi göçerlerin sarışınlığı dikkatini çeker, üstelik harika at binen kadınlardır bunlar. Buldukları korugandan çıkan kadın DNA'sı ile bölgedeki sarışın Kazaklar'dan küçük Meryemgül'ün DNA'ları yüzde 99,99 aynı çıkar. Yani 2 bin 400 yıl önce yaşamış o savaşçı kadınla Kazak kızı Meryemgül yakın akrabadır.

ALTIN ELBİSELİ HAYAT AĞACI

Kitapta, bölgedeki mağara resimlerinden mezarlara ve bugüne yaşayan geleneklere kadar kadın egemenliğinin izin süren ABD'li arkeolog başka bir efsaneyi de kökünden sarsıyor. Güney Kazakistan'da Issık Bölgesi'nde çıkan 'Altın Elbiseli Adam'ın adam olmadığını iddia ediyor.
Çünkü öncelikle bu iskelet bir erkek için fazla küçük. Başlığındaki Hayat Ağacı tasvirleri, kuşlar, güçlü kadınların kullandığı türden simgeler. Yüksek başlık doğurganlıktır. Yanında kadınların kullandığı küpeler ve kolyeler bulunmuştur. Tarihi feminist bir bakış açısıyla yorumlamak olarak da karşılanabilecek bu fikri bilimsel bir makale olarak yayınladığında beklediği gürültü kopmaz ama itiraz eden de olmaz.

Doktor Kimball, tarih boyunca kadınların etkinliklerinin nasıl yer değiştirdiğini, doğurganlık sembolü yüksek koni şapkaların ortaçağa doğru cadı külahına dönüşmesinin ve Keltlerden Moğollara iktidarı belirleyen kadınların peşinde İpek Yolu boyunca 330 sayfalık bir yolculuk yapıyor.

GÜLAY ALTAN /AKŞAM İNTERNET SİTESİ


Hakan Uzan’ın eski eşiyle ilgili şaşırtan gelişme Melis Sezen'in acil alışverişi Ahsen Eroğlu'ndan "Bana benziyor" diyen Farah Zeynep Abdullah'a yanıt Pınar Altuğ eleştirilere cevap verdi: "Haddimi bilmeye çalışmıştım" Uzun süredir setlerden uzak olan Eda Ece favori dizisini açıkladı Müjde Uzman'ı Kızılcık Şerbeti'nden vazgeçiren 'Aşk Evlilik Boşanma' veda ediyor