Kanser olmamak elimizde!..
Kanserin aslında bir kronik hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Berrin Pehlivan “Aslında kanseri değil, kanser olmamayı konuşmak gerek. Çünkü engellenebilir bir hastalık” dedi.
Sözcü Gazetesi'nden Hande Zeyrek'in haberine göre her yıl ülkemizde Ulusal Kanser Haftası olarak 1-7 Nisan tarihlerinde kanser ve kanserden korunma konusunda farkındalık etkinlikleri düzenleniyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Berrin Pehlivan, toplumda halen ‘amansız' hastalık olarak görülen ve korkulan kanserin aslında bir kronik hastalık olduğunu söyledi.
Pehlivan, son 20 yıldır dünyanın dört bir yanında kanser tedavi eden bir doktor olarak “Kanser olmayı engelleyebiliriz çünkü kanserlerin sadece yüzde 10-15'i kalıtsal. Geri kalanı bizim yaşam tarzımız, yanlış alışkanlıklarımızla ilgili bir durum” diyor. Peki hızla artan kanseri nasıl engelleyeceğiz? Korona döneminde kullanımı artan vitamin ve besin takviyeleri vücuda nasıl zarar veriyor? Korona döneminde kanser arttı mı? Tedaviler nasıl ilerliyor? Tüm bu sorulara yanıt veren Pehlivan şu çarpıcı bilgileri paylaştı:
GİDEREK ARTIYOR
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanser görülme sıklığı giderek artıyor. Ama artık kanser tedavi edebildiğimiz bir hastalık. Kanser görülme sıklığı artarken kanserden iyileşme oranları da yüzde 15 ila 35 oranında artıyor. Kanseri özellikle erken evrede yakaladığımızda büyük oranda tedavi edebiliyoruz. Ama artık önemli olan kanser olmamak. Bu işle uğraşan bir bilim insanı olarak hep söylediğim bir şey var ki o da ‘Kanser engellenebilir bir hastalıktır. Korkmayacağız ve kanseri kadermiş gibi almayacağız.'
YÜZDE 10-15'İ KALITSAL
Tüm bilimsel gelişmelere rağmen kansere yeniliyor olmamızın en büyük sebebi adını duyduğumuzdaki ruh halimiz, sorgusuz teslimiyet. Oysa kanser, zavallı ve mağlup edilebilir bir hastalıktır. Bunu bilimsel datalara ve tecrübeyle söylüyorum.
Kanser de şeker, kalp hastalığı gibi kronik bir hastalık. Hayatımızın ortasındaki bir hastalık. Öncesi ve sebepleri bir süreci var. Kanser olmayı engelleyebiliriz çünkü kanserlerin yüzde 10-15'i kalıtsal. Geri kalanı bizim yaşam tarzımız yanlış alışkanlıklarımız ile ilgili bir durum.
HER VİTAMİNİ SEPETE ATMAYIN!
Özellikle korona günlerinde artan vitamin ve besin takviyesi kullanımlarının tehlikesine de dikkat çeken Pehlivan ‘sanılanın aksine bize zarar veriyor' diyerek uyardı. Vitamin takviyelerini en iyi ihtimalle vücudun temizleme mekanizmalarını barındıran karaciğer ve böbreğe zarar verdiğini belirten Pehlivan, “Özellikle fazla alınanlar karaciğerde birikerek yan etkilere sebep olur” dedi. Eğer vücutta bir şeyler eksikse bunu yerine koyarken ağızdan alınan vitaminlerin değil uzman doktorların testleri sonucu vücuda damar yoluyla verilen vitaminlerin kullanılması gerektiğini söyleyen Pehlivan “Markette gördüğünüz her vitamini sepete atmayın” uyarısı yaptı.
SAĞLIKLI YAŞAMLA ENGELLİYORUZ
Kanserlerin yüzde 60 ila 80'inin yeterli ve dengeli beslenerek spor yaparak sigara ve alkolden uzak durarak ve kaliteli uyuyarak engellenebildiğini anlatan Prof. Dr. Berrin Pehlivan sözlerine şöyle devam etti: "Yeterli ve dengeli beslenme, uyku, spor, sigara ve alkolden uzak durma ve stresi yönetebilme sağlıklı yaşamın 5 ana maddesi. Stressiz bir hayat mümkün değil. Ancak stresi hayat şekli haline getirmek, kronikleştirmek birçok hastalığı tetiklediği gibi kanserin de hızla ortaya çıkmasına ya da nüksetmesine neden olabilir. 21. yüzyıl bilim ve teknolojisinde nasıl besleneceğimiz, nelere ihtiyaç duyduğumuz her şey kişiye özel olmalı. Nasıl ki özel hayatımızda kendimizi özel hissetmek istiyorsak sağlıklı kalmak ve sağlıklı yaşam reçeteleri de bize özel olmalı. Yapacağımız genetik testler ve kan testleri, alışkanlıklarımızı ve ihtiyaçlarımızın detaylı bir fiziki muayeneyle doktor tarafından değerlendirilmesiyle bize özel reçeteler çıkarılmalı. Buna göre hayatımız yönlendirilmeli."
TEDAVİ VE TEŞHİSLERİ ERTELEMEYİN
Amerika'da yapılan bir araştırmada pandemi döneminde kanser hastalarının tedavilerinin yüzde 63 geciktiğini hatırlatan Pehlivan “Bu dönemde kanser taramamalarının da azalması sebebiyle önümüzdeki yıldan itibaren kanserden ölümlerde artış kaydedilecek. Oysa Türkiye'deki hastane ve klinikler kronik hastalıkları tedavi edebilecek ve taramaları yaptırmamızı sağlayacak seviyede. Tedavilerimizi geciktirmemeli kontrollerimizi yaptırmalıyız. Pandeminin ne kadar süreceği bilinmiyor. Ayrıca yapılacak cerrahi operasyonlar için de pandeminin geçmesini beklemek yerine radyoterapiyle tedavi edilip edilmeyeceklerini ilgili hekimlere sormaları gerek. Çünkü radyoterapi cerrahi ve kemoterapinin aksine bağışıklık sistemini baskılamıyor, uyarıyor” dedi.