Modanın kral sınıfı..
Modanın kral sınıfı..
Geçtiğimiz ay Paris'te yüksek modanın ayak sesleri vardı. Haute Couture'u modanın içinden silmemeye çalışan birkaç moda devi, 2013 baharının 'Yüksek Moda' şovunu gerçekleştirdi.
Ben yıllarca haute couture kelimesini abiye ile aynı sanırdım. Ne zaman moda ile ilgim alakam ortaya çıktı, modayı öğrenmeye başladım, o zaman anladım ki ben yıllarca yanlış bilmişim yüksek modayı.
Meğer olay başkaymış. Yüksek moda dedikleri kavram, kişiye özel tasarım ile eş anlamlıymış.
Aslında Haute Couture Paris'te oluşan bir birlik. Kendi özel sendikası, atölyedeki işçi sayısından, dekorasyona hatta işçilerin saat ücretinin belirlenmesi kadar bir dizi kurallara bağlı olan bu oluşum, en kaliteli dikiş kumaşlar ve kişiye özel dikiş teknikleri ile yüksek moda denilen kavramı yaratmış.
Yılda iki kez 35-40 parçalık koleksiyon hazırlamakla yükümlü olan atölyeler, tamamen insan emeğine ve becerisine dayanır. Giysiler en kaliteli materyaller seçilerek, tek bir parça ve kişiye özel olarak hazırlanır. Tahmin edeceğiniz gibi maliyetleri de oldukça yüksektir.
ÜST TABAKA
Zamanla tasarımcılara ait moda atölyelerinin ekonomik kaygılar nedeniyle büyük şirketlerin egemenliğine girmesi, moda anlayışının değişmesi ve zaten az olan müşteri sayısının daha da azalması nedeniyle yüksek moda derinden etkilenmiştir.
Bazı modaevleri yüksek modayı 'stand by'a almışlar, Gaultier, Chanel, Valentino gibi bazıları da yüksek modaya devam kararı ile tasarım ve ilham dünyasında yollarına devam etmişlerdir.
Bu yüzden de belki Haute Couture şovları moda açısından kıymetlidir ama Karl Lagierfield'in de dediği gibi yüksek moda asla kırmızı halı elbisesi değildir.
Evet haute couture, modanın kral sınıfı. Açıkçası bünyemiz yüksek modayı kaldırabilir ama cebimizin kaldıramadığı bir gerçek. El emeği, göz nuru ile hazırlanan Haute Couture kıyafetlerin maliyetleri pek tabii ki herkese göre değil. Zaten modacılar da biz sıradan insanlar için yapmıyorlar, onların hedef kitlesi daha doğrusu alım kitlesi Hollywood yıldızları, jet sosyete. Biz ancak işin ilham ve vizyon kısmının bir parçasıyız. Elimizde sevdiğimiz Chanel'in Couture modeli ile tanıdık terzimize koşarız, ya da özel modaevlerinin kapısında benzer bir model ararız değil mi?
İLGİNÇ ORMAN
Gelelim, ünlü modacıların bahara özel sunumlarını gerçekleştirdiği haute couture koleksiyonlarına.... Her zamanki gibi ilk önceliğim yine Chanel defilesi. Goblinlerin. tröllerin, hatta sadece korkutucu yaratıkların değil iyilik perileri elflerin de yaşıdığı, büyülü bir orman ve Gothe gibi Alman edebiyatının kahramanlarının stilleri ile yorumlanmış bir koleksiyon vardı Chanel'de.
Düşük yakalar, omuzlardaki çerçeveler ve dizaltı etek boyları tüvit takımların ayrıntıda kalan yanlarıydı. Gündüz için düz silüetleri tercih eden Chanel, gece için romantizm derken, kat kat tüller, çiçekler ve tüylerle Gothe'nin yaşadığı yıllara götürdü moda sevenleri.
Çiçek, koleksiyonda en fazla göze çarpan detaydı.
Özellikle de üç boyutlu işlenmiş olanlar. Ağırlıkta beyaz, lacivert, mavi, siyah, pastel yeşili renklerin hakim olduğu Chanel koleksiyonu, ipek, dantel, saten, tuvit, tüy, payetler ve düz kesimleri ile konuşuldu.
EL İŞÇİLİĞİ
Raf Simmons, Dior'a geçtiğinden beri marka için doğru bir isim olduğunu bir kere daha gösterdi diyebiliriz. Dior'un kimliğinde ama kendi çizgisinden de ayrılmadan markayı daha yükseklere taşıyacağı da görülmekte. Tasarımcının romantik tarafı Dior arşivleri ile de birleşince ortaya, kabarık eteklerin, straplezlerin, A kesimlerin ve Simmons'a özgü heykelsi stilin güzel bir karışımı ortaya çıkıyor. Lacivert, kırmızı, mavi, beyaz, bej, pasteller ve bordonun etkisi altında kalan koleksiyon, ipek, tül, yün, dantel ve nakışlarla dişileşiyor. Pantolon ceket takımlar, asimetrik kesimler, volanlar ve kabartılarla oldukça başarılı bir Dior koleksiyonu vardı yüksek modada.
Benim için ise Valentino, Haute Couture olayında bir başkadır. Mükemmele yakın işçiliği ve kumaşları işleme biçimi ile hayranlığımı kazanmıştır.
2013'te de bu kural değişmedi. Giysilere bakıldığında hepsinin nadir bulunabilecek parçalar olduğu anlaşılmakta.
BAHARAT KOKUSU
Elbiselere bakmak bence giymekten daha bir keyifli. Çünkü üstünüzdeyken hayranlıkla seyretmek mümkün değil.
Ama Valentino, baştan aşağıya hayranlıkla izlenmeli bence. Hele bir siyah işlemeli pelerin var ki... Sadece iç çektim... Yuvarlak kesim diz altı etekler, nakış işlemeler, üç boyutlu formatlar, volanlar ile muhteşemdi Valentino.
Hindistan'a bir yolculuk yapmış Jean Paul Gaulter yüksek moda için. Aslında olayı Batı ve yerel halkın olamayacak birlikteliğine parmak basmak modacının. Çünkü koleksiyonda sadece Hindistan yok, Afrika'nın zengin dokusu ve renkleri de var.
Baharatın tadı ve renkleri Batının silüeti ile birleşince fırfırlar, gösterişli işlemeler, çizgiler ve tabii ki Gaultier'in simgesi bustiyerler ortaya çıkmış.
STİL DANIŞMANI ITIR GÜL ARAYICI / YENİ ASIR İNTERNET SİTESİ