Münevver Karabulut cinayetinde Cem Garipoğlu nasıl teslim olmak zorunda kaldı?

Münevver, Cem, Garipoğlu ailesi, polis, kayıp 700 bin euro, silinen kamera kayıtları, Patrikhane, Adli Tıp, reddedilen mezar açılması talebi, Yahudi “mayasız ayini” ve yıllar sonra bile gündemi meşgul eden o cinayetteki cevapsız kalan soru işaretleri...

Polis, şirket müdürlerini sorgulayınca Cem Garipoğlu teslim olmak zorunda kaldı

3 Mart 2009 akşam saatlerinde Beşiktaş Belediyesi temizlik işçileri tarafından Etiler’deki bir çöp konteynırındaki gitar kutusunun içinde bulunan parçalanmış kadın cesedi son dakika haberi olarak ülke gündemine bir anda düşmüştü.

Kısa bir süre sonra öldürülen kişinin lise öğrencisi 18 yaşındaki Münevver Karabulut olduğu ortaya çıktı. Erkek arkadaşı olduğu iddia edilen Cem Garipoğlu cinayet şüphelisi olarak aranıyordu.

GARİPLİKLER ZİNCİRİ

Polis gelmeden önce, olayın geçtiği Garipoğlu ailesine ait evde derin bir temizlik yapılmıştı. Münevver’e ait olan DNA örnekleri ancak bazı özel teknikler kullanılarak ele geçirilebilmişti. Sitenin cinayet saatine ait kamera kayıtları da silinmişti. Polis baskınında evde bulunan 700 bin euronun kaybolduğunun ortaya çıkması sonradan dava konusu olduğu gibi, soruşturmanın selameti açısından bazı tereddütleri de akla getirmişti. En önemlisi de şüpheli olan Cem sırra kadem basmıştı, ailesi bile nerede olduğunu bilmiyordu!

CEM’İN DİRENCİNİ KIRAN O HABER BÜLTENİ

İçinde birçok gizem ve dram barındıran bu cinayet bir anda kamuoyunun gündemine oturmuştu. Aralarında benim de bulunduğum birçok uzman tarafından hemen her gün medyada tartışılıyordu. Bir televizyon kanalının ana haber bültenindeki röportajımda firarda olan bir şahsın maddi destek olmadan hayatını sürdüremeyeceğini, polisin sadece ailesini değil şirket çalışanlarını da sorgulaması gerektiğini söyledim.

ŞİRKET MÜDÜRLERİ DETAYI

Çünkü ailesi her ne kadar onu korumak istese de şirket çalışanlarının böyle bir şüpheliye yardım ve yataklık suçundan yargılanmak istemeyeceğini ve konuşacağını biliyordum. TV yayınının ardından polisin Garipoğlu’na ait şirket çalışanlarını sorguya alması Cem için de yolun sonu olmuştu. Maddi kaynakları kesilen Cem cinayetten tam 197 gün sonra belirlenen bir buluşma noktasında polise teslim olmak zorunda kaldı.

PATRİKHANE’NİN ROLÜ

Münevver’in babası Süreyya Karabulut İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’nde çalışıyordu. O dönemde Patrikhane’nin nüfuzunu kullanarak bu cinayetin takipçisi olduğu konuşuluyordu. İsmi yeni yeni duyulan genç Avukat Rezan Epözdemir mağdur ailenin avukatlığını üstlenmişti. Medyanın öncülük ettiği toplumsal fikri takip her alanda sürüyordu.

CİNAYET FAİLİ MEÇHUL KALABİLİRDİ

Gerçekten de soruşturma esnasında yaşanan yukarıda da saydığımız birçok gariplikler ve Adli Tıp tarafından verilen skandal bir rapor bu cinayetin belki de faili meçhul kalmasına bile neden olabilirdi? Adli Tıp raporunda Münevver’in iç çamaşırında Garipoğlu ailesinin erkeklerine ait olmayan bir sperm kalıntısı bulunduğu yazılmıştı. Bu gelişme ile Cem Garipoğlu’nun ismi şüpheliler arasından çıkarılıyordu. Ama medya ve kamuoyu ikna olmamıştı. Zaten bir süre sonra Adli Tıp Kurumu da bir hata yapıldığını ve o raporun yanlışlıkla verildiğini açıkladı.

Görünen oydu ki, bir el Cem’i bu işten kurtarmak için sürekli mesai yapıyordu.

CEM ÖLDÜ MÜ?

Cem Garipoğlu’nun cezaevinde intihar ettiğinin duyulması, olayı yakından takip eden birçok kimsenin adeta içinin soğumasına neden olmuştu. Adaletin yerini bulduğuna inanılıyordu. Karabulut ailesi de avukatları aracılığıyla sürece dahil olmuş ve Cem’in öldüğüne kanaat getirmişti. Konu kapanmıştı.

Garipoğlu ailesi fertlerinin sosyal medya üzerinden bu cinayetin adeta kutsandığını çağrıştıran birtakım paylaşımlar yapması Karabulut ailesinin acısını depreştirdi ve onlar da bu kez Cem’in mezarının açılarak ölünün kimliğinin tesbitini istediler ama bu talep ilgililerce kabul görmedi. Münevver’in ailesi Cem’in kaçırıldığını ve yerine başkasının gömüldüğü şüphesini taşıyordu. Bense, hiçbir şeyin imkânsız olmadığı tezini yine de göz ardı etmeyerek, Cem’in öldüğünü düşünüyorum.

YAHUDİLERİN “MAYASIZ AYİNİ”

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir’in dün bir yayında mahkeme sürecinde cinayet sebepleri arasında Yahudilikte dini bir ritüel olan 18 yaşını aşmamış bakire bir kızın kurban edilmesi seçeneğinin de değerlendirildiğini beyan etmesi bu kez de başka bir tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu. 

Aralarında benim de bulunduğum birçok kişinin ilk kez duyduğu “mayasız ayini” iddiası antisemitizm iddialarını da gündeme getirdi. Yahudilerin kutladığı Hamursuz Bayramını çağrıştıran bu isim ve içinde sayılan ritüeller açıkçası uzun süre konuşulacak gibi görünüyor?

Cinayeti çok önceden planlamış olduğu ortaya çıkan ve sosyopat kişiliğe sahip Cem Garipoğlu’nun eylemlerinin bir topluluğa mal edilebilecek şekilde açıklanmak istenmesi tabii ki doğru olmamıştır. Zaten bugüne kadar, bu amaçla işlenmiş bir cinayet de istatistiklere yansımamıştır.

Semavi dinler öncesi çağlara ait bazı ritüellerin çağrıştırılması, umarım yeni bir Yahudi düşmanlığı ve kin ve nefret kusma seferberliğinin fitilini ateşlemez?

Feramuz Erdin / Patronlar Dünyası

Hadise ve Şenol Sönmez galada aşk görüntüleri sergiledi: Aşkları nasıl başladı? Seda Bakan'dan film galasında Tuba Büyüküstün'e gönderme Duvara bantlanmış muz 6,2 milyon dolara satıldı İnşaat devinin veliahtının boşanma sınavı Zeynep Bastık'tan 'En çekici kadın' eleştirilerine cevap Bestemsu Özdemir - Burak Deniz aşkı evliliğe mi gidiyor?