Neden öpüşüyoruz?

Neden öpüşüyoruz?

Gayri resmi bir kutlama ya da şiddetli romantik bir jest olarak kullanalım, öpüşmek açıklamalara meydan okuyan yerleşik insan davranışlarından birisidir. Pek çok maksadı – zarın üzerine kondurulan ve sonra üfleneni, toprakla kavuşma anında direk hasret gidereni, uzaktan havaya salınarak gönderileni ve Hollywood’un uzun yumuşak olanları – farklı anlamlar taşısa da doğada aynıdır. Peki öyleyse bu eylemi neden bu kadar seviyoruz?

Bir öpücük sadece bir öpücük değildir

Öpüşmeyi araştıran bilim adamları, insanların en başta niye birbirlerinin dudaklarına yöneldiklerinden tam olarak emin değiller. En olası teori, primat annelerin çiğnedikleri yiyecekleri yavrularının dişsiz ağızlarına vermelerine dayanıyor. Dudak dudağa temas evrim geçirmiş olabilir, sadece idamenin gereği zorunluluklar değil sosyal bağ kurma için ve aşkın ifadesi olarak da.

Ama o zamandan bu yana öpüşmede bariz bir devrim yaşandı. Artık öpüşmenin sadece yemek transferinden çok, kritik bilgi transferine yardımcı olduğuna inanılıyor. Romantik bir kur olarak öpüşmek iyi bir partner seçmeye, kimyasal sinyaller yollamaya ve uzun dönem ilişkilerine atılan ilk adıma yarıyor. Tüm bunlar evrimin ana hedefi için önemli; verimli üreme.

Öpüşmek, öpüştüğümüz kişinin kasten tasfiye etmediğimiz asli karakteristik özelliklerini değerlendirme fırsatı tanıyor. Bu bilgi alışverişi feromonlar (hayvanlar arasında mesajlar yollamalarına yardımcı olan kimyasallar) tarafından kolaylaştırılır. Feromonların insanlarda da işe yaradığına dair yapılan araştırmalar sürüyor.

Öpüşmek, daha fazla zaman ve efor harcamadan önce bir kadının karşısındaki eş adayının kendisi için iyi olup olmadığını değerlendirmesi için bir aşama olabilir. Yani kötü bir ilk öpücük kötü bir ilk randevudan daha kötüdür, çünkü birini telafi etme şansınız varken diğeri kimyasal uyumsuzluğun işaretidir.

Erkekler dikkatsiz, kadınlar seçicidir

Davranışsal araştırmalar bu biyolojik muhakemeyi destekliyor. 2007’de, Albany Üniversitesi’nde 1,041 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada, erkek ve kadınların öpüşmeyi farklı algıladıklarını gösterdi. Kur yapma aşaması ortak olmasına rağmen, kadınlar öpüşmeyi daha çok önemsiyor ve çoğu öpüşmeden önce seks yapmaya yanaşmıyor. Erkekler, diğer yandan, daha önce öpüşmedikleri bir kadınla cinsel ilişkide bulunabiliyor, hatta iyi öpüşmeyen bir kadınla da cinsel ilişkide bulunmaktan çekinmiyor. Kadınların eş seçiminde daha özenli oldukları düşünüldüğünde, öpüşme konusunda bu farklılıklar anlam kazanıyor.

Erkekler aynı zamanda Fransız öpücüğü için de daha hevesli oluyor, bunun sebebi de tükürüğün libidoyu yükseltebilecek testosteron içermesi. Uzmanlar ayrıca, bir kadının östrojen oranını tahmin edebiliyor, doğurganlığını düzenleyen.

Öpüşmek sadece eş seçmeye yardım etmez, aynı zamanda iyi de hissettirir. Bunun sebebi öpüşmenin kimi iyi-hissettiren kimyasalları serbest bırakması, stresten arınmayı ve sosyal bağ kurmayı yükselten kimyasalları.

Araştırmacı Wendy Hill ve Lafayette College öğrencileri çiftlerin bağlanması ve bir araya gelmesini sağlayan oksitosin ve stres hormonu olan kortizolün öpüştükten sonra ne gibi değişikliğe uğradığını inceledi. Bir grup uzun süreli ilişkisi olan çifti kullanarak, kortizol seviyesinin öpüştükten sonra düştüğünü buldular. İlişkiler ne kadar uzun süreliyse, kortizol seviyesi o kadar düşüyor. Kontrol grubunda, henüz ilk defa el ele tutuşmuş çiftlerde de kortizol seviyesinin düşmesi sosyal bağlılığın genel olarak stresi azalttığını gösteriyor, sadece öpüşmek değil.

Oksitosin seviyelerine bakıldığında ise, araştırmacılar her iki cinsiyette de artış beklediği halde sadece erkeklerde yükseldiğini keşfetmişlerdir. Bunun sebebi olarak kadınların bağlılık için öpüşmekten fazlasını deneyim etmeleri gerektiği ya da laboratuarın steril ortamının kadınların bağlılık hissetmesi için çok da uygun bir ortam olmadığı fikrini geliştirdi.

Öpüşmek, öyleyse, sadece eş seçiminde değil, bağlılıkta da rol oynuyor. Evrimci bir biyoloji uzmanı olan Helen Fischer, öpüşmenin 3 ana şekli olduğuna inanıyor: cinsel dürtü, testosteron tarafından kontrol edilen; romantik aşk, dopamin ve diğer iyi-hisset hormonları tarafından kontrol edilen ve sevgi-bağlılık, oksitosin gibi bağlılık kimyasalları içeren. Öpücük aslında hepsini de birbirine bağlıyor diyor uzman; romantik öpücüklerde salgılanan tükürüğün içinde testosteron var; romantizmi besleyen iyi-hisset kimyasalları öpüştüğümüzde paylaşılıyor ve öpüşmek aynı zamanda bağlılığı teşvik eden kimyasalları salıyor ki bunlar da ilişki süresinin uzamasına yardımcı oluyor, tüm bunlar ise elbette üremeyi destekliyor.

Koklamak, sarılmak ve sağa dönmek

İlginç olan kimi hayvan ve insanların öpüşmemesi. Bazı memeliler birbirlerinin yüzlerini yalayarak, koklayarak yakın temas kuruyor ve gerekli bilgiyi aktarıyor. Şempanzelerde anneler çocuklarını hala ağızdan beslese de kötü şöhretli rasgele cinsel ilişkide bulunan cüce şempanzeler gerçekten öpüşen tek primatlar.

Ve insanlar için öpüşmenin gereklilik olduğu düşünülürken hala %10’unun öpüşmediği biliniyor. Yani öpüşmeyi genetik ve uyumluluk bilgisi edinmek için kullansak da öpüşmeye olan düşkünlük aynı zamanda bizi sarmalayan kültürel inançlarla da ilgili.

Ne sebeple ve ne şekilde öpüşüyor olursak olalım, sabit bir şey var: öpüşürken insanların döndüğü taraf. Neredeyse her zaman sağ. Bu davranışsal asimetri bebeklik esnasında ve gebeliğin son haftalarında yapılan baş döndürme tercihinden kaynaklandığı düşünülüyor. 

Tüm bunlardan sonra, öpüşmekle ilgili aslında en güzel olanı, öpüşürken bunların hiçbirini düşünmek zorunda olmamanız. Sadece gözlerinizi kapatıp kendinizi doğanıza teslim etmeniz yeterli…


Cansu Dere - İbrahim Çelikkol buluşması gerçekleşti Lucas Torreira'dan 'Devrim Özkan' sorusuna sert yanıt Acemi çapkın Berke Özer: "Hayır aşkım, şu an olmaz" Barış Baktaş hangi iddialı diziye dahil olacak? 'Uzak Şehir'in setinden eğlenceli kareler Yılbaşı gecesi Ajda Pekkan'ı izlemek 100 bin TL